Kendi bankasını yağmalayan patronlar

Geçen yazıda 25 özel bankanın battığı, kamu bankasının da batmaktan beter olduğu 2001 krizinde bizzat yaşadığım bazı tecrübelerimi paylaşmaya devam ediyorum. 2001 krizinde, en büyük aktife sahip Özel Finans Kurumu (ÖFK) İhlas Finans’tı ve o da batmıştı.

Soru: Peki, yaklaşık olarak beş ay para çekilişlerine maruz kalan diğer ÖFK’lar, nasıl dayanmış ve niçin batmamıştı?

Bu soruya sistemik cevaplar vermek gerektiğinin farkındayım fakat kişisel tecrübelerim eşliğinde, konuyu analiz etmeye çalışacağım.

Kâğıt üzerinde ve fiilen bddk.org.tr gerçekten de mükemmel bir düzenleme, gözetim ve denetim sistematiğine sahiptir.

Madem BDDK’nın bu kadar mükemmel işleyen bir gözetim ve denetleme sistemi var niçin 2001 krizinde hem 25 banka battı hem de “sistemik risk” oluştu?

Cevap veriyorum: Patron analizine yeterli önemi vermedikleri için.

Banka profesyonelleri, her zaman “değerlendirme hatası” yapabilir ve bu hatalar bankalarına zarar da verebilir.

Fakat bu “değerlendirme hatası zararları” tek başına, bir bankanın batmasına yetmez.

Fakat bir patron “kendi bankasını yağmalamaya niyetlenmişse” bütün banka yöneticilerini bir çete üyesi gibi yanına çeker ve onları patronun suç ortaklarını dönüştürür.

Böyle bir bankanın ayakta kalma imkân ve ihtimali olabilir mi?

BDDK Murakıpları her bankayı denetler ve hazırladıkları “mali sıhhat” raporlarını önce patronlara sunarlar, yani yağmalayanlara. Bu sayede yağmacı patronlara yapacakları soygunların zayıf noktaları anlatılır.

2001 krizinde batmış 25 özel bankanın tamamının sorumlusu patronlardır.

Elbette bu patronlar içinde yağmacı olmayanlar da vardır fakat onlar da taahhütlerini yerine getiremeyen “aciz”lerdi.

YAĞMACI OLMAYAN PATRON

2001 krizinde, çalıştığım Albaraka bana nispeten kolay bir görev vermişti: Kredi müşterileriyle görüşüp erken tahsilat yapmaya çalışmak ve likidite talep ettiğimiz, hissedarımız, İslam Kalkınma Bankası (isdb.org) ekibini ikna etmeye çalışmaktı.

İşim kolaydı çünkü kredi müşterilerimiz, 2001 krizinde, faizsizlik sisteminin ayakta kalabilmesi her türlü katkı için zaten gayret ediyorlardı.

Bankamızda incelemelerde bulunan IDB uzmanlarının, ziyaret amaçlarının, öncelikle bize nakit sağlamak olmadığını, tam tersine bize yatırdıkları fonlar ile hisselerinin tehlikede olup olmadığını anlamak olduğunu, kısa sürede anlamış ve raporlamıştım.

Haklıydılar.

Çünkü sektörün en büyüğü İhlas Finans’taki hem %10 hisseleri hem de İhlas Holding şirketlerine verdikleri krediler batmıştı.

IDB uzmanlarını ikna etmek için, müşterilerimize yaptığımız analizin aynısını defalarca sundum: “Yağmacı patron analizi”

İhlas Finans’ın ve diğer bankaların batma sebebinin bankacılık faaliyetleri değil, patronun, toplanan fonları kendi şirketlerine aktarması olduğunu iddia ediyordum.

Albaraka’nın, kendi hissedarlarına verilmiş bir kredisi yoktu.

Tam tersine, yerli ya da yabancı hissedarların tamamının bankamızda katılma hesapları olduğunu ve krizde bile bu tutarların arttığını, örneklerle anlatmıştım.

Sonuçta toplanan fonlar, Türkiye’nin en iyi müşterilerine kredi olarak verilmişti.

“İşte verilen bu kredileri, size, teminatlarıyla beraber devir ve temlik edelim siz de bize nakit sağlayın” demiştim.

Hayret ediyor ve inanmakta güçlük çekiyorlardı.

Çok sonraları, bu ekibin bize inandığını, kendi yönetim kurullarında çalışma modelimizi övdüklerini ve bize mutlaka likidite tahsis edilmesi gerektiğini ısrarla savunduklarını öğrendik.

Bu ekibin hazırladığı sunum sayesinde bankamıza, alacak senetleri ve diğer teminatların temliki karşılığında likidite gönderdiler.

MUTLU SON

Ertesi gün, ÖFK’lardaki katılım fonlarının sigorta kapsamına alınmasına dair hükümet nezdinde çalışma yapan arkadaşlarımız, bize, Sayın Abdullah Gül, Sayın Salih Kapusuz ve bilhassa Sayın Hüsamettin Özkan’ın yardımları sayesinde bir sigorta fonu kuruluşu müjdesini verdiler.

Kurtulmuştuk.

İşimizi doğru yapmanın ve sabretmenin ödülünü almıştık.

Bunu duyan müşterilerimizin önemli bir kısmı çektikleri parayı geri getirdiler.

23 gün sonra IDB’nin parasını, teşekkürlerimizle iade ettik; onlar da memnun oldu.

Soru: Kamu bankalarının patronu “yağmacı siyasiler” olursa ekonomiye ne olur?

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum