TCMB inanmasa da bazı işler iyi gidiyor
Eylül ayında takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi, bir önceki aya göre %1,57 oranında düşerken yıllık bazda %8,9 yükseldi.
%8,9’luk artış, baz yılın düşüklüğünden değil, reel artıştan kaynaklandı. Çünkü 2020 yılının Eylül ayında da sanayi üretimi %8,1 oranında artmıştı.
Böylece iki yılın toplamında, sanayi üretimi 2019’un Eylül ayına göre de %17,72 oranında artmış oldu.
Sanayi üretimindeki artışlar sayesinde Türkiye, 2020 yılında %1,8 büyüyerek bütün tahminleri aşmıştı. 2021 yılında da Türkiye, %11’in üzerinde büyüyerek rekor kırabilir.
Üretimdeki bu artışların neredeyse tamamı, geçmiş yıllarda başlamış sanayi yatırımlarının devreye alınması ve salgın döneminde oluşan atıl kapasitelerin kullanılmasıyla gerçekleşti.
Piyasalardaki kuvvetli talebin tetiklediği yatırımlar, henüz, üretime tam yansımadığını söyleyebiliriz.
Gelecek aylarda, şu an yapımı devam eden yatırımların da devreye girmesiyle sanayi üretimindeki yüksek artış oranlarının en az altı ay daha devam edeceği öngörülüyor.
Toplam talebin büyük oranda ihracat kaynaklı olduğu kesin çünkü bu yıl, altın hariç ihracat, değer olarak en az elli milyar dolar artacaktır.
Fakat sanayi üretimindeki artışların tek sebebi ihracat değil, yurtiçi talep de çok güçlü kalmaya devam ediyor.
Bilhassa son 18 ayda telefon, bilgisayar, beyaz eşya ve mobilya, otomobil, gayrimenkul vs. gibi ürün alanların kârlı çıktığı apaçık ortada olunca, bu ürünlere olan talep de devam ediyor.
Sanayici ve tüccarlar, ithal ya da yerli farketmez, emtianın fiyatındaki %30 ile %200 arasında artıştan olağanüstü paralar kazandılar ve kazanmaya devam etmek istiyorlar. Bu da emtia talebini canlı tutuyor ve fiyatların düşmesini engelliyor.
Herkesin çok iyi bildiği bir ürün örneği vermek istiyorum: Buğday.
Gaziantep Ticaret Borsasında en kalitesiz nitelikteki “üçüncü sınıf ekmeklik buğday”ın tonu, 2020 Eylül ayında 1.960 TL’ken, geçen Cuma günü 3.330 TL’ye çıkmış. Yani %70 artmış.
Birinci sınıf buğday fiyatlarındaki artış oranı %67 ve fiyatı da 3.850 TL’ye çıkmış. Un fiyatlarındaki artış oranıysa daha yüksek: %70 ve üzeri.
Neredeyse bütün emtialar için durum böyleyken, tüccar, parasını bankalardaki vadeli hesaplara mı yatırır yoksa buğdaya mı?
Bunlar hep enflasyon yaratacak olgular ve TCMB duyarsız davranıyor.
Hafta içinde işsizlik rakamları açıklandı.
Son bir yılda 792 bini sanayi sektöründe olmak üzere 2.243.000 kişi istihdam edilmiş. 29.300.000 kişiye çıkmış olan çalışan sayısı, salgın öncesi rakamları da geçmiş oldu.
Özetleyelim: Sanayi üretimi yüksek oranlarda artıyor ve artmaya devam edecek. Yurtiçi ve yurtdışı talep çok canlı ve bir süre daha canlı kalmaya devam edecek. İstihdam artıyor ve artmaya devam edecek.
Böyle bir durumda kamuya düşen iş, olan biteni çok iyi izleyerek, olumlu gelişmeleri gözetmektir.
FAİZLER DÜŞÜRÜLECEKMİŞ, NİÇİN?
TCMB Başkanı Enflasyon Raporunu sunarken, mealen, “Faizleri düşürülmesiyle yükselen kurlar, ithalatı azaltıp ihracatı artıracak; böylece cari açık kapanacak ve ekonomi istikrara kavuşacaktır” dediği için, başta iktisatçılar olmak üzere herkesin diline düşüp acımasızca eleştirildi.
Derken, ekonomi yönetiminin lideri Lütfi Elvan, “Hükümetimizin ihracatı desteklemek amacıyla, yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil” deyip TCMB Başkanı’nı yalanladı.
Yetinmedi “enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor” diyerek faiz indirimlerine de karşı çıktı; hatta enflasyon insin diye 125 milyar TL kamu gelirini tahsil etmediklerini, bunun da, enflasyonu 5,3 puan düşürdüğünü söyleyerek TCMB’nin başarısızlığını, teyit etti.
Sonra da “yapısal cari açığı indirmek hükümetimizin görevidir” diyerek TCMB Başkanı’nın yetki aşımı yaptığını ifade etti; bir bakıma, haddini bildirdi.
TCMB Başkanına soralım: Tek göreviniz her geçen gün biraz daha yoksullaşan sabit gelirlileri enflasyondan korumak değil midir?
Yoksulluk ve işsizliği durduracak hatta bu süreci, tersine çevirebilecek derecede bazı işler iyi gidiyorken; ekonominin lideri de, faizlerin değil enflasyonun inmesini istiyorken, siz, faizleri indirecekmişsiniz, niçin?