Formula 1, geri geldi, hoş geldi

DERUHTE-İ MESULİYETLE TÜRKİYE’YE KAZANDIRILAN BİR YARIŞIN HİKAYESİ...

Türkiye’nin, dünyanın organizasyon merkezi olduğu 2003-2013 dönemindeki muhteşem 10 yılda vazgeçilmez yarışlarından biri şüphesiz ki; Formula 1’di.

2005- 2011 yılları arasında tam 7 yıl boyunca İstanbul Park’ta yapılan yarışları her yıl, bizzat tribünde 300 bin, ekran başında da ortalama 200 ülkede milyarlarca insan izledi, yüzbinlerce turisti misafir ettik, milyar dolara yakın gelir elde ettik.

Çoğu dışardan gelen otomobil sporu meraklıları, kaza geçirinceye kadar 7 kez şampiyon olan Alman Michael Schumacher’i izleme fırsatı buldu.

 Kimi Raikkonen, Felipe Massa, Jenson Button, Levis Hamilton, Sebastian Vettel gibi büyük pilotların İstanbul’da şampiyon olmasına alkış tuttu. İspanyol Fernando Alonso’yu izledi.

Motosıklet Dünya Şampiyonası’nda da italyan Valentino Rossi’leri misafir etmeye devam etti. İlk büyük motosıklet yıldızımız Kenan Sofuoğlu’nu, dünyaya sunduk.

İstanbul’un, saatlerce, günlerce dünya gündemine oturmasına, reklamının yapılmasına ve tanıtımının gerçekleşmesine şahitlik ettik.

***

Türkiye, 4-5 milyon turist sayısını, 10 yıl sonra 45 milyona çıkardıysa ve artık Fransa’yı, geçme ve daha fazlasını elde etme hedefine vardıysa bunda Formula 1’in, de Şampiyonlar Ligi finalinin de, Dünya Basketbol Şampiyonası, yaz ve kış Üniversiade’ın da, diğer büyük organizasyonların da aslan payı var.

Hiç bir ülke spor organizasyonu olmadan gerçek anlamda tanıtım yapamaz. Türkiye de, Merhum Turgut Özal’dan sonra turizme, özellikle de modern otelciliğe büyük yatırım yapmasına rağmen gerçek manada tanıtımını 2002 Süreci’nden sonra, Sn R.Tayyip Erdoğan’lı yıllarda, Sn Mehmet Ali Şahin’in Bakan ve bizim de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’müzde, sporun dümeninde olduğumuz dönemde yaptı.

***

Peki Formula 1, Türkiye’ye nasıl gelmişti, hikayesi, çok uzun ve ilginç.  Formula 1, ilk defa Özal’ın 80’li yıllardaki Başbakanlık döneminde teklif edilmiş, ufku geniş Özal, “Çok iyi olur, hemen kolları sıvayın” demiş ama mevzuat hazretleri engel olmuş.

Sonra 90’larda Mesut Yılmaz’ın,  Merhum Süleyman Demirel’in ve Merhum Bülent Ecevit’in  Başbakanlığı dönemlerinde de teklif yenilenmiş Özal’ın ve Demirel’in Cumhurbaşkanlığı devrinde de ısrar edilmiş ama bu kadar geniş arazi tahsisi, büyük yatırımlar, organizasyonu düzenleme cesareti ve mevzuata uydurulamayan harcamalar dolayısıyla bir türlü gerçekleştirilememiş...

Aslında o gün biz 1994-2000 döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak bunu da yapardık ama belediyenin Refah Partisi’nde bulunması ve Erdoğan’ın Başkan olması, başlıbaşına bir kıskançlık gerekçesiydi ve muhalif belediyelere ambargo uygulamak klasik Türk siyasetinin alışkanlık geleneğiydi. Ne yazık ki bu, sporda da böyleydi.

Avrasya Maratonu’nu, dünyayı sallayan bir yarış haline getirdiğimiz halde, merkezi hükumetler, burnumuzdan fitil fitil getirme alışkanlığından hiç vazgeçmedi.

Hatta bu ambargolar yüzünden o kadar canımız sıkıldı ki, “Bir gün biz iktidara gelirsek, bize yapılan yanlışları, asla muhalif belediyelere yapmayacağız” bile dedik.

Sonra bu sözümüze uyduk mu, uyduk, özellikle sporda birebir yardımlaştık ama nereye kadar, işte o tartışma konusu...

***

2002’de Sn Abdullah Gül Başbakan,Sn R.Tayyip Erdoğan Ak Parti Genel Başkanı,  Sn Mehmet Ali Şahin Başbakan Yardımcısı iken Formula 1 talebi, yeniden iletildi.

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım ve ekibi çok büyük bir hevesle geldi, Otomobil Sporları Federasyonu Başkanı Mümtaz Tahincioğlu önemli bir ayağı idi.

Karşı tarafta da Formula 1’in patronu Bernie Ecclestone vardı. Malı çok cazipti diye kendini ağırdan satan ve şımarıklığın alasını yapan Ecclestone’nin şartları ağırdı. 25 milyon dolar teminat mektubu ve 13.5 milyon dolar, yıllık aidat.

 Bizim Başbakan Başmüşaviri olarak atanmamızla beraber aldığımız bu taleple Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne atanır atanmaz kolları sıvadık.

Tam bir seferberlikl ve müthiş bir koordinasyonla işe koyulduk. Sabiha Gökçen Havalimanı’na komşu arazide karar kıldık. Arazi sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü idi ve M. Ali Şahin’e bağlıydı. Tahsisi yapıldı, inşaat başladı. İstanbul Ticaret Odası, projeyi üstlendi ve kısa zamanda bitirdi.

Tabii, asıl sorun ödemeler nasıl yapılacaktı, çünkü Türkiye’de organizasyon kaabiliyeti gelişmediği için mevzuatta da ödeme kalemleri yoktu.

Kanuni düzenleme yapılıncaya ve organizasyonlara duyarlı hale getirinceye kadar, sorumluluğu üzerine alacak bir kişi gerekiyordu. Maliye mektubu verdi ama imzayı da biz atacaktık.

Genel Müdür olarak ileride yargılanabilirsin tehditlerine rağmen “deruhte-i mesuliyet”le sorumluluğu yüklenip işlemleri başlattık.

Çok şükür, bu ve benzeri sayısız büyük organizasyonda, arazi tahsisinde, tesis yapımına, organizasyon giderlerine, yurtiçi ve dışı harcamalarına rağmen ne yargılandık, ne de ciddi bir soruşturma geçirdik.

Çünkü ülke menfaati vardı, milletimizin, gençliğimizin lehineydi ve başta bakanımız olmak üzere ben  ve arkadaşlarım,  hiç bir şaibeye karışmadan, alabildiğine şeffaf ve tertemiz bir sicille görev yaptık.

***

Dünyanın aynı anda, Türkiye’nin üç ayrı şehrinde 3 büyük organizasyonunu vızır vızır izlediği, gazetelerin manşetten, tv’lerin anahaberlerinde sürekli bahsettiği, iktidar muhalefet, stk’lar, herkesin büyük keyif aldığı günlerde Formula 1’in ödül töreninden sonra İstanbul Park’ın Vip Salonu’nda oturuyorduk.

CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Yardımcı’mız Mehmet Ali Şahin’e, “Ya Mehmet Ali Bey, sporda ne güzel işler yapıyorsunuz, diğer işlerizi de böyle yapsanıza...” deyiverdi.

Öyle bir bütünleşme yaşanıyordu ülkede. Tadı damakta kalan günler...

   ***

Bu kadar büyük yarışlara evsahipliği yapan İstanbul, nedense 2011’den sonra o günkü bakanların anlaşılmaz tutumuyla, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın adıyla ve  sporla asla bağdaşmayan, gençliğin hayrına olmayan bir anlayışıyla, organizasyonlardan kaçınıldı  başta İstanbul Park olmak üzere, ülkenin her yanındaki, dünyanın en modern tesisleri çürümeye terkedildi.

Bıraktığımız büyük projelerden vazgeçildi, ne hikmetse sadece müteahhitlik kısmı sürdürüldü.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum