Gelin artık adaleti “VAR” edelim...

Türkiye’de çok tartışılıyor Video Hakemlik Sistemi (VAR). Dünya’da da yankıları büyük oldu. Belki hayata geçirilmesi için çok tereddüt de edildi ancak uygulamaya konulduktan sonra gittikçe irtifa kaybetti. 

Tabii ilk uygulaması 2.5 yıl önce yapıldı. Hem de 2018 Dünya Kupası finallerinde...  

Öncesi de var ama böylesine önemli bir turnuvada uygulanması, başka bir anlamlıydı. 

Karşı olduğunu söyleyenler, VAR’ın futbolun doğasına aykırı olduğunu ileri sürüyor ve şiddetle itiraz ediyordu. 

Ancak futbol cinayetlerinin işlendiği, maçların bir takımdan alınıp başka bir takıma verildiği, şampiyonluğun hakem takdiri ile el değiştirdiği, güçlünün korunduğu nice müsabakalara şahit olduğumuz için biz hep adaletten yana olduk. 

*** 

Varsın futbolun alışılagelmiş düzeninin dışına çıkılsın, isterse oyuna birkaç saniye veya dakika ara verilsin hiç önemli değil...  

Daha önemlisi, en önemlisi, olmazsa olmazı adalettir ve bunu sağlamak da en önemli vazifedir.  

Bu tarafıyla Rusya’daki Dünya Kupası’nı çok sevdik ve tarihe en adil yönetimlerin yapıldığı bir şampiyona olarak geçti. Penaltı veya gol kararının haksız olduğuna inanan her takım, bütün dünyanın gözü önünde itirazını yapıyor, müsabaka hakemi anında değerlendirmeye alıyor, VAR odasıyla temas kuruyor ve eğer yanlışsa kararını değiştiriyor.  

Doğruysa da emin olarak devam diyor. Bütün bunlar da şeffaf bir ortamda ve aynı güvenle, herkesin ikna olmasına vesile oluyor.  

Ne yenenin kafasında şüphe kalmıştı,  ne de yenilen takımın  itirazı...  

Hatalar, büyük ölçüde gideriliyor ve  en aza inebiliyordu. 

Bu da takımların FIFA, UEFA veya yerel federasyonlara kaybolan güveni geri getiriyordu.  

*** 

Bir spor adamı olarak, dünya sporu ve ülkemiz adına çok ümitlenmiştik, 

Türkiye’deki uygulamasını sabırsızlıkla beklemeye başlamıştık. 

Hatta  bir kaç hafta ağır aksak ilerleyişini mazur görmüş, hoşgörüyle bakmıştık. 

İlerleyen haftalarda teknolojinin nimetlerinin nasıl da, adaletsizliklere  ve masabaşı oyunlara alet edilmeye başladığına şahit olduk ki, güvendiğimiz dağlar, kar almaya başladı... 

  

Aslında  bizim ta baştan beri tereddütlerimiz vardı. 

VAR yeni bir sistemdi  ama icracıları yine, sahada adaletsizliklerin mümessili olan  insanlardı...  

Yani kenarda hakem hocaları, içeride de hakemin ta kendisi... Eyyam yapmak isterseniz, büyüklere yaranmak, seyirciye gülücükler saçmak hedefindeyseniz, zulmü VAR ile var edebilir, vasıta kılıp daha da derinleştirebilir, hatta kangrene dönüştürebilirsiniz.. 

*** 

Üstelik sahada verdiğiniz gayrimeşru kararları da, kalıcılığa çevirebilir, iyice meşrulaştırabilirsiniz...  

Bu sebeple de biz, insan unsurunun zafiyetlerinin en acımasızca sergilendiği ülkemiz futbolunda VAR’a hep kuşku ile bakmıştık...  

Dünya Kupası örneğinden hareketle,insan ve arkadaş olarak çok sevdiğimiz, yeteneklerinden hiç kuşku duymadığımız, ancak çarpık sistemin yanlışlarına alet veya kurban olduklarına inandığımız Türk hakemliğinin, bu vesileyle çok iyi bir sınav verme fırsatı yakalayacağını düşünüyorduk ki... 

*** 

Türk Milli Takımı’nın olmadığı Dünya Kupası’nda da, takımlarımızın Beşiktaş’ın 3 yıl öncesi büyük başarısı hariç  kolay elendiği Şampiyonlar Ligi’nde de  ve bir iki münferit başarı hariç tel tel döküldüğümüz UEFA ligi ve elemelerinde de zaman zaman tesellimiz hakemlerimiz oldu. 

Özellikle Cüneyt Çakır’ın dışardaki çok başarılı yönetimleri, diğer hakemlerimizle birlikte ülkemizi çok iyi temsil etmeleri,gurur vericiydi. Ancak bu başarı, Türkiye’mize pek uğramadı, hep dışarda kaldı. 

Gönül ister ki, dışarıda itibarı tavan yapan Cüneyt Çakır ve arkadaşlarının, artık Türkiye’de de güven duyulan bir konuma gelmesi.  

*** 

Bazı kulüp yönetimlerimizin haksız beklentilere meşruiyet addettirmesi, basınımızın bir kısmının, belli kulüplerin yayın organı gibi davranması, hatta içlerinde bazılarının  üniforma giymiş “tetikçi”ye dönüşmesi, hastalığın tedavisizliğe dönüştürüyor, bitkisel hayata mahküm ediyor.  

Bunun için de bir türlü beklenen adalete kavuşamıyor, huzuru bulamıyor, bir kaç kulübü zirvede tutma uğruna kulüplerimizin çoğunun canını yakıyor, figüran muamelesi yapıyoruz. 

*** 

Futbolumuzun gelişmesi, kalıcı başarılara kavuşabilmesi, istkrarın sağlanabilmesi, güvenin yeniden tesis edilebilmesi için adalet adalet, ille de adalet gerekiyor. 

Bunun için devletimize, hükumetimize, TFT yönetimine, hakemlik müessesemize, kulüplerimize, taraftarımıza ve tabii ki de medyamıza büyük görevler düşüyor. 

Adaleti yıkarsak hepimiz altında kalıyoruz. Biz bu enkazdan ancak hukuku tesis ederek kurtulabiliriz... 

Sistem olarak teknolojinin büyük bir nimeti olan  “VAR” la hukuku tesis edip adaleti “var”edebiliriz. E artık zahmet olmazsa da başaralım, olmaz mı? 

 

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum