Nasıl da gurur duyuyoruz engellerimizle

Doğrusu 2004 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü görevimiz esnasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ankara’daki Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret etmiştik…

Güneydoğu’da sınır operasyonlarında veya mayın patlamasında yaralanan ve bir uzvunu kaybeden kahraman gençlerimizin tedavi gördüğü ve rehabilitasyon sürecini geçirdiği merkezde bir matem havası asla yoktu…

Gözleri ışıl ışıl parlayan ve daha 20’li yaşlardaki bu gençler, “Bizim yapacak daha çok işimiz var, bize fırsat verin” diyordu…

***

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ve gazilerimizden gelen talebi de göz önünde bulundurarak hemen kolları sıvadık…

Merkez Danışma Kurulu kararıyla kurduğumuz Ampute branşının bu kadar kısa zamanda, inanılmaz başarılar yaşatabileceğini kimse hesaba katmamıştı…

2 Avrupa Şampiyonluğu, 1 Dünya Kupası Şampiyonluğu, mükemmel bir başarı Türkiye için…

***

Bizden çok önce başlayan ülkeleri hezimete uğratıp 3 defa Dünya ve Avrupa kürsüsüne çıkmak olağanüstü başarı…

Bunu da ancak Türk Milli Ampute Takımı oyuncuları başarabilirdi, nitekim de başardılar…

Ampute Milli Takımı’mızın, İstanbul’da düzenlenen Dünya Kupası’nda rakiplerini eze eze ipi göğüsleyip Dünya Şampiyonluğu apoleti takması, bütün yurdu sevince boğdu…

***

Hem Milli Takım futbolcuları, hem de tribünlerdeki taraftarlar ve de ekran başındaki milyonlar bu coşkuyu doyasıya yaşadı…

Kupaya giden yolu aydınlatmada yaşanan zorlukların, zafere dönüşürken sevince dönüşmesi, özellikle engellilerce bir başka kutlanıyor…

Spor ve sporcu dostu Sayın Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan’ın da izlediği maç sonrası kupayı Ampute Milli Takımı’mıza vermesi ve sevinci onlarla paylaşması görülmeye değerdi…

CEPHENİN KAHRAMANLARI, SAHALARIN ŞAMPİYONLARI

Meğer, cephede kaybettiğimizi zannettiğimiz kahramanlarımızı, sahalarda kazanıyor ve ayrı bir alanda hizmet ettirmeye devam ediyoruz…

Ampute Futbol Milli Takımı’nın gazileri teknik direktör Osman Çakmak ile kaleci Bülent Çetin, şampiyonalarda Türk bayrağını dalgalandırmak için takım arkadaşlarıyla büyük mücadele ortaya koydu…

Tabii, değişik kazalarda kolunu bacağını kaybeden ve kadroya katılan diğer gençlerimiz de…

Cephade kahramanca savaşanların, spor alanlarında da futbol sahalarında da fedakarca mücadele edenlerin adıdır gazilik…

Çok net bir kuraldır, “Herkes bir engelli adayıdır”... Bu hepimiz için geçerli…

Ne zaman, nasıl, nerde, kimin kazaya uğrayacağı belli değil...

Tekerlekli sandalyeye mahkum mu, yatalak mı olacağı kestirilemiyor...

Etrafınıza bakın ve ibret alın... Ama asla engellileri görüp acımayın, yalandan gözyaşı dökmeyin. Bu engel tanımaz engellilerin kahramanlıklarını keşfedin...

***

Göreceksiniz ki; her biri en az sizin kadar becerikli, maharetli, akıllı, zeki...

Proje üretmek, işi takip etmek, yöneticiliğin destanını yazmak, problem değil direkt ‘çözüm’ üreten birer birey olduklarını göreceksiniz...

İster bedensel engelli olsun; ister görme, ister işitme engelli... Her biri keşfedilmemiş birer kabiliyet...

***

Devlette görev ver, alasını yapar... Özel sektörde çalıştır, mahcup etmez... Spora kazandır, her biri birer şampiyon...

Koşuşturma görevi ver, aslanlar gibi öne atlar... Bunları birebir yaşadığımız, her türlü meziyetlerine bizzat şahit olduğumuz için söylüyoruz...

Bu ülkede 10 milyona yakın engelli var. Siz onları evlere tıkayıp ‘unutulmuşluğa’ mahkum ederseniz, hep avuçlarınızı ovuşturursunuz...

HALA SORUNLARI ÇÖZÜLMEDİ

Halbuki, meydanları teslim ederseniz, gücünüze güç katarsınız... Tüketen değil, katma değer üreten, hem de her alanda sizi gururlandıran yıldızlar kazanırsınız...

Engelli rampalarının unutulduğu mekanlar ve araç gereçler de artık bir an önce tamamlansın... Yeni ne yapılıyorsa artık engellilere ‘duyarlı kaygısıyla’’ gerçekleştirilmeli...

Ülkemizde engellilerle ilgili çok şeyler yapıldı, önemli adımlar atıldı... Hayata kazandırmak için yapılan eğitim faaliyetlerinden istihdama ve sosyal alandaki aktivitelere kadar.

***

Tabii ki bunları inkar edemeyiz. Emeği geçen herkese teşekkürler... Ama alacağımız, almamız gereken çok mesafe var...

Hala kamuda ve özel sektörde çıkarılan yasaların yıllardır uygulanmadığını biliyor, duyuyoruz… Bir an önce bunlar uygulanmalı, eksikler giderilmeli…

O zaman düşünün engelliler her alanda ülkeye ne kadar çok katkı sağlayacaklar…

***

Hala toplumda bir direnç, kurum ve kuruluşlarda ‘savsaklama’ olmasına, ‘beyinsel engelliler’in engeline rağmen engel tanımazlarımızın önlenemeyen yükselişiyle gurur duyuyoruz...

Dünya Şampiyonu Ampute Milli Takımı’mızı bir kere daha alkışlıyoruz… Elinize, ayağınıza, emeğinize sağlık…

Türkiye sizinle gurur duyuyor…

PARİS 24’E ÇEYREK VAR

Bizim vazgeçilmez kuralımızdı?… Bir Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları bitti mi, yurda döner dönmez, 4 yıl sonraki Olimpiyatlar ve Paralimpik Oyunları’nın hazırlıkları başlar…

Ancak bir bakan göreve geldi mi, ne kadar kalacağını kestiremediği ve önünü göremediği için “Benden sonraki düşünsün modundaydı…

Tabii, Müsteşer, Genel Müdür, daire başkanları da genelde siyasi kadrolara göre şekillendiği için aynı havada olurdu…

***

2002 sürecinin başlarındaki istikrarlı dönemden sonra fazlaca bakan değişimi ve onunla gelip giden kadrolar da bu moda kolay ayak uydurdu…

Bu sebeple de 20 yıllık sürede arzuladığımız sıçramayı yapamadık.

Atina’daki 21. sırayı muhafaza edemeyip Londra, Rio ve Tokyo’da 35. sıraya gerileyen bir Türkiye’ye şahit olduk…

***

2024 Paris Olimpiyatları’na artık çeyrek var… Geri sayım başladı… 655 gün var… Doğru dürüst çalışacağımız sağlam 1.5 yılımız var… Aslında çok kısa bir süre..

Artık son sürat çalışmalı ve sporcuları, Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na hazırlamalı.

Gece gündüz, sabah akşam, saat saat hayatlarını programlamalı... Kan testlerinden, ergojenik yardıma kadar her türlü desteği verelim...

Hocalarına takviye yapıp, psikolog, doktor, diyetisyen, beslenme uzmanı, fizyoterapiste kadar hiçbir şeyi eksik bırakmadan bu süreyi mükemmele yakın değerlendirelim...

Uzayda kamp yapmak gerekirse de, en pahalı uluslararası turnuvalara katılmak zorunluysa da esirgemeyelim... Bir ABD’li veya Batı’lı sporcu nasıl hazırlanıyorsa en az onun kadar imkanları zorlayalım...

***

Eğer iyi değerlendirebilirsek 1.5 yıl uzun bir süre aynı zamanda... Banko branşımız güreşe yapılacak destek bol madalya olarak bize döner...

Halter artık yeniden çıkışa geçmeli... Atletizmden yine sürpriz isimleri vizyona koymalı...

Tekvandoya her zaman güvendik, madalya getirmeye devam eder...

TÜRKİYE’YE YAKIŞAN EN AZ İLK 10

Tokyo’nun kraliçelerinin branşı boks ve judo madalya aldığımız ve her zaman bekleyeceğimiz branşlar olarak devam etmeli...

Bizi olimpiyatlarda yıllarca güreş taşıdı... Atletizmde 1948’de bronz, 2004 ve 2008’de gümüş madalya almıştık... 2012’de ise altınla tanışmıştık...

1984 Los Angeles boksun, 1988 Seul halterin devreye girdiği, 2000 Sydney judonun ‘’altın’’a ulaştığı, Atina 2004 ve Pekin 2008 tekvandonun gümüşe, Londra 2012 de altına dönüştüğü olimpiyatlar oldu...

***

Boks ve okçuluk ile jimnastik mükemmel geçmişti Tokyo’da. Karate 4 madalyayla şahlanmıştı. Ancak Paris’te yok. Boşluğunu dolduracak yeni branşlar devreye sokulmalı…

33 olimpiyat branşında, katılım sayımız artık 250’yi geçmeli, 300’ü bulmalı. Madalya aldığımız branş sayısı da 2024’te, 10’u geçmeli, 15 branşa tırmanmalı. Ülke olarak madalya sıralamasında en az ilk 10’a yerleşmeli...

Bu da 7 altın, 7 gümüş, 7 bronz toplam 21 madalyayı almak demek...

***

Olimpiyatlara ev sahipliği yaptığımız organizasyondan sonra da ilk 5 arasına girebilmeliyiz...

15 altın, 15 gümüş, 15 bronz toplam 40-50 madalya bandı kesin hedef olmalı...

Bu da ABD, Çin, Rusya, Almanya, Avustralya, İtalya, İngiltere, Fransa ile aynı kategoriye yükselmek demek...

Olimpiyatlar’da ilk 5’te yer almak demek…

Bu büyük spor ekonomisine ve böylesine dinamik gençliğe de bu yakışır... Bizden hatırlatması…

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum