Şampiyon olmak zor zanaattır

Birileri geliyor bir şeyleri yoluna koyuyor, tren rayına giriyor, ayrılıyor…

Sonra başkaları geliyor iyi gidişata çomak sokuyor, bütün düzeni bozuyor, büyük tahribat vererek ayrılıyor…

Kurumlar da aslına rücu ediyor, statüko yeniden geri geliyor…

Tabii bu arada da olan spora, sporcuya, spora hizmet ateşiyle yanıp tutuşan insanlara oluyor…

En çok mağdur olanlar da şampiyonlar oluyor?

Hedef haline getirmemek için isim vermiyoruz… Ancak spor camiası, ne kadar karmaşık gözükse de küçük bir aile… Herkes herkesi tanıyor…

***

Ne Gençlik ve Spor Bakanlığı, ne federasyonlar, ne kulüpler, ne belediyeler ne de STK’lar, spor hizmetlerinde asla spor kökenli isimlerden yararlanmaz…

Şampiyonlar hep dışlanır, yıldız oyuncular asla içeri sokulmaz… Dışardan kimseye kapı açılmadığı gibi, içerde olan da dışlanır, ilk fırsatta da tasfiye edilir…

Çok az istisna dışında bu hep böyleydi, muhtemelen bundan sonra da böyle olacak…

Liyakatsiz isimler köşe başlarını tuttuğu ve karar verici olduğu sürece kimse farklı bir ley beklemesin…

Boşuna zaman kaybı yapmış olur…

***

Biz, bunun için sporda bir türlü ayarları tutturamıyoruz… Günlük galibiyetlerin dışında başarıyı yakalayamıyoruz…

Çünkü spor bizde torpilli cahillerin elinde bir oyuncak, kifayetsiz muhterislerin elinde bir tatmin aracı…

Sırf onları eğlendirebilmek için yıllarımızı heba ediyoruz, zamanımızı israf ediyoruz…

Yetişmiş onca adamımızı da, en verimli çağlarında feda ediyoruz…

***

Belki spor kökenliler, emeklilik hayatı yaşama fırsatı bulduğu için hallerinden memnundur ama şefkatli bir el uzatılmasını bekleyen ve gelecekte Türkiye’mize büyük başarılar yaşatacak gençleri heba ediyoruz…

Gençlik ve Spor teşkilatında da, federasyonlarımızda da, kulüplerimizde de, yönetim kademesinde ve profesyonel kadrolarda görev yapan insanların profillerine bakın, spordan, spor kültüründen, bilgi birikiminden çok uzak isimler…

Hatta spor ve sporcu düşmanlarının oranı hiç de azımsanmayacak bir sayıda…

***

Peki ya üniversitelerde durum ne?

Mesela BESYO’larda, spor bilimleri fakültelerinde, öğretim üyeleri kadrolarının kaçta kaçı sporcu…

Antrenörlük, beden eğitimi öğretmeni, rehabilitasyon, en önemlisi de spor yöneticiliği kadrolarında kaç tane şampiyon var…

***

Peşinen söyleyelim, çok fazla yok, hatta çok az… Olanlar da her gün stres yaşıyor…

Kadro alışlarından asistanlığa ve profesörlüğe kadar giden yolda her aşamada en büyük engeller onlara çıkarılıyor…

Sağ olsun istendiğinde YÖK, sporcular için kadro tahsisi yapıyor… Ancak üniversite rektörleri ve fakülte dekanları bu konuda gerekli yardımı gösteriyor mu, emin değiliz…

***

Çünkü Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın spor dışı torpillileri de üniversitelerin sıradan hocaları da popüler sporcuları kıskanıyor…

Şampiyon sporcuların altında eziklik hissettiği ve şöhretlerin yanında silik kaldığı için hep önyargılı davranıyor…

Halbuki “bizim genel müdür veya daire başkanlarımızdan şunlar şunlar eski şampiyonlar, futbolcu, voleybolcu veya basketbolcular… Yüzücüler, atletler, güreşçiler, karateciler, jimnastikçiler” diye övünebilmesi, diğer kurumlara örnek gösterebilmesi, havasını da atabilmesi lazım…

***

Biraz dikkat etseler, üniversitelerde, fakültelerde de dersleri şampiyon sporcular, sahaların eski popüler yıldızları anlattığında, öğrenciler üzerinde çok daha verimli ve etkili olacağını göreceklerdir…

Bir de yurt dışında, özellikle de uluslararası federasyonlarda görev alabilecek başkanlık, yöneticilik yapabilecek isimler yetiştirmek lazım…

Organizasyon, hakem, sağlık, sponsorluk, eğitim, disiplin, tahkim kurullarında görev alabilmelerini sağlayacak bir donanıma kavuşturmak lazım…

***

Kıskanmadan, faul yapmadan destekleyerek ve de omuz vererek Türkiye’ye hizmet edecek, dünya sporuna katkı sunacak yöneticilerimizin sayısını çoğaltmak gerek…

Bunun için de önce kendi kurum ve kuruluşlarımızın anlayışlarını değiştirmesi gerek…

Egoları bir yana bırakarak kıskançlıklarımızı da yenerek gerçeğe dönmek varlıklarımızla gurur duymak gerek…

Şampiyonluk zor zanaattır, bu ülkede ama gene de pes etmemek gerek…

FRANKFURT, TRABZON GİBİ EĞLENDİ

UEFA, Avrupa Ligi’nde şampiyonluğu elde eden Eintracht Frankfurt’un kutlaması, Trabzonspor’u aratmadı…

Alman takımının, Rangers’ı penaltılarla 6-5 mağlup etmesinden sonra Frankfurt’taki kendi stadında büyük coşku yaşadı…

Tribünleri ve saha içini dolduran taraftarlar, 42 yıl sonra gelen kupayla büyük şov yaptılar…

***

E.Frankfurt, namağlup kupayı kazanırken, grupta elediği F.Bahçe’yi de 2 maçta da yenememişti.

Sarı Lacıvertli ekip Alman ekibine mağlup olmayan tek takım…

F.Bahçe ve grubunu lider bitiren G.Saray’ın hayıflanacağı bir UEFA serüveni yaşandı…

Çünkü final oynayan takımlar, çok güçlü takımlar değildi…

Türk takımlarına bir kere daha yazık oldu…

E Grubu’nda Lazio, Marsilya ve Lokomotiv Moskova ile mücadele eden Galatasaray grubunu lider bitirse de son 16’da Barcelona’ya elenmişti...

BAŞARI VARSA PARA DA VAR

Başarı varsa para da kazanıyorsunuz. İşte en taze örnek…

Alman ekibi UEFA Avrupa Ligi’nde toplam 32.81 milyon euro kazandı.

Rangers’ı yenerek 42 yıl sonra Avrupa’da kupa kazanan Frankfurt, Süper Kupa oynamaya hak kazandı ve Süper Kupa bonusu olarak 3.5 milyon euroyu kasasına koydu. Ayrıca yayın geliri olarak 8 milyon Euro kazandı. Frankfurt ayrıca Şampiyonlar Ligi’ne gideceği için de katılım payı olarak 15.64 milyon euro kazandı.

Kırmızı-Beyazlılar ayrıca 1.14 milyon euroluk da ek para alacak.

Alman ligini 11. sırada bitirmesine rağmen Frankfurt bu sezon toplamda 53 milyon euro gelir elde ederek kasasını doldurdu.

Finali kaybeden İskoç takımı Rangers UEFA Avrupa Ligi’nde bu sezon 22 milyon euro gelir elde etti.

YUNUS-KEREM BİRLİKTE OYNARSA

Türkiye’de gerek Süper Lig ve gerekse alt liglerde içimizi ısıtan çok sayıda yıldızın parlayışına şahit olduk…

Bu gençler, hem Milli Takım, hem de takımlarımız için gelecek adına umut vadediyor… Bunlardan ikisi G.Saray’ın oyuncusu…

G.Saray ve Milli Takım’da çok başarılı bir sezon geçiren Kerem Aktürkoğlu, şu anda transferin yıldızlarından biri… Eğer gönderilmez ve G.Saray’da kalırsa çok daha büyük bir yıldız olabilir… Belki G.Saray, bir kaç yıl sonra çok daha büyük paralarla satma fırsatı bulabilir…

Sarı-Kırmızılı ekibin bir diğer büyük yıldız adayı da Yunus Akgün… Adanademirspor’a kiralık verilen ve Güney ekibin başarısında büyük payı olan Yunus’un G.Saray’ın en flaş oyuncularından olabilme potansiyeli var…

Kerem-Yunus ikilisi, birlikte hem G.Saray’ı başarıya taşıyabilir, hem de kariyerlerinde dönüm noktasını yaşayabilir…

Yunus Akgün, Adanademirspor’da bu sezon 33 maçta 8 gol, 8 asistle yıldızlaştı…

Kerem Aktürkoğlu ise hem lig, hem de dış maçlarda göz doldurdu.

Kerem, Avrupa kupaları kariyerinde ilk golünü L. Moskova’ya attı…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum