AK Parti bu mesajı nasıl okumalı?
Başbakan Binali Yıldırım önceki gün genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, referandum sonuçlarıyla ilgili son derece önemli tespitlerde bulundu. Sandığın sesine kulak verdiklerini söyleyen Yıldırım, “Oylamadan bütün partilerin alması gereken mesajlar var, biz de payımıza düşeni aldık. Vatandaş, ‘şu konuda dikkatli olun’ notunu düştü, bunlara dikkat edeceğiz” dedi. Gerçekten de bu ifadeler önemli ve bir yere not edilmesi gerekiyor.
Hemen söyleyelim, matematiksel olarak sandıktan ‘evet’ çıktı, milletin iradesini tartışmanın, görmezden gelmenin ya da itibarsızlaştırmanın kimseye faydası yok. Ama ortaya çıkan sonuçların özellikle AK Parti açısından tartışılmasına da ihtiyaç var. Çünkü sandığın sonuçlarına yakından bakıldığında, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere üreten, eğitimli, kültürel olarak belli bir yere gelmiş insanların oy kullandığı büyükşehirlerde AK Parti’nin oyunun giderek azaldığı görülüyor. Yani, anayasa değişikliğinin ne getirip ne getirmediğini görebilen ve bu konuda ikna olmamış seçmenler ‘hayır’ oyu kullanmış.
Bu durum, AK Parti’nin gelecek projeksiyonu açısından ciddi bir uyarı niteliği taşımaktadır. Hürriyet’ten Murat Yetkin iki gün önce köşesinde İPSOS’un referandum sonrası yaptığı anketin ayrıntılı sonuçlarını yayınladı.
Anket sonuçlarına göre, il ve ilçe merkezlerinde ‘hayır’ oranı yüzde 51’e ulaşıyor; ‘Evet’ yüzde 48’de kalıyor. Buna karşın belde ve köylerde ‘Evet’ oranı yüzde 62, ‘Hayır’ ise yüzde 38.
***
Hiç kuşkusuz anketin ortaya koyduğu en çarpıcı sonuçlardan birisi de ilkokul mezunu ya da eğitimsiz seçmen arasında ‘Evet’ oranının yüzde 70’lerde olması. Bu dilimde eğitim düzeyi yükseldikçe, ‘Evet’lerin oranı da kademeli olarak düşüyor.
Mesela, ilkokul düzeyinde yüzde 70 olan ‘Evet’ oranı ortaokul düzeyinde yüzde 57’ye, lise düzeyinde yüzde 42’ye, üniversite düzeyinde ise yüzde 39’a kadar düşüyor. Bana göre AK Parti açısından alarm niteliği taşıyan en önemli göstergelerden birisi de bu referandumda ilk kez oy kullanan gençler... Zira IPSOS’un çalışması ilk kez oy veren seçmenlerin yüzde 58’inin ‘Hayır’ oyu verdiğini gösteriyor.
Kesin olarak tespiti mümkün müdür bilemiyorum ama, bu referandumda öteden beri oyunu AK Parti’ye veren yüzde 10 civarında bir seçmen ‘Hayır’ oyu kullanmış gibi görünüyor.
Şimdi bu sonuçlardan sonra AK Parti’nin nasıl bir muhasebe yapacağı ve kuruluş felsefesini de dikkate alarak nasıl bir gelecek projeksiyonu yapacağı daha da önem kazanmış bulunuyor.
***
Unutmayalım, AK Parti köylerden merkeze doğru genişleyerek değil, kentlerden taşraya doğru yeni bir siyaset iklimi oluşturarak bu başarı hikayelerini yazmıştır. Hepimiz biliyoruz ki, AK Parti’ye giden yol 1994 yılında Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olmasıyla başlamıştır. Zaten tarih boyunca gerçekleşen bütün toplumsal ve siyasal değişimlerin ana eksenini kentli, eğitimli kesimler oluşturmuştur.
Dolayısıyla değişimin sosyolojik hafızası tersine işlemeyeceğine göre, AK Parti de referandum sandığından çıkan değişim mesajını dikkatle okuyarak yeni stratejiler geliştirmek durumundadır. Bu konuda elbette farklı analizler yapılabilir. Ama öncelikle parti içindeki sosyolojik katmanlarla kucaklaşmayı sağlayarak, sonrasında tıpkı 2011’e kadar olduğu gibi AK Parti’nin demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye’yi hedeflediğini bütün toplumsal kesimlere hissettirmesi elzem hale gelmiş bulunuyor.
Maalesef bu partide epey bir süredir başat hale gelmiş bulunan keskin siyaset söylemi, toplumun daha sakin Türkiye beklentisiyle pek uyuşmuyor, bunun en önemli göstergesi referandum sonuçlarıdır. Mesela AK Parti’nin ana çekirdeğini oluşturan eğitimli dindar-muhafazakar kesimin yeni duruma ilişkin memnuniyet ya da memnuniyetsizlik algısını ölçecek bir anket yapılabilse, eminim ki bu bile AK Parti açısından son derece ufuk açıcı olacaktır.