‘AK Parti demokrasinin teminatıdır’
998 gün sonra dün Ankara Arena’da vuslat gerçekleşti ve son nokta konuldu. 16 Nisan referandumuyla gerçekleşen sistem değişikliğinden sonra ‘aşkı ve sevdası’ olarak tarif ettiği partisine dönen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan resmen AK Parti Genel Başkanı oldu. Bu aynı zamanda parlamenter sisteme fiili olarak konulan ilk nokta... 2019 seçimleriyle de artık son nokta konulmuş olacak.
Bugün itibariyle sistemin adını nasıl tarif edersek edelim, her açıdan farklı bir Türkiye’ye adım atıyoruz. Gerek sistemsel tasarım, gerekse uygulama anlamında dünyada benzer bir örneği olmayan Türkiye’ye özgü bir sistemle yönetileceğiz artık. Bugüne kadar ‘Türk tipi’ başkanlıkla ilgili sayısız eleştiri ve analiz yapıldı. Şu andan itibaren yeni sistemle ilgili bütün rezervlerimizi bir tarafa bırakarak uygulamalara odaklanmak durumundayız. Çünkü AK Parti bugüne kadar gerçekleştirdiği ekonomi ve demokratikleşme hamlelerini, demokratik değerlere olan sadakati sayesinde başardı.
Sistemin adı ne olursa olsun, AK Parti bu değerleri bir tarafa bırakarak asla ‘üçüncü dünyacı’ bir yaklaşım içinde olmayacaktır. Dolayısıyla “uygulamalara bakmalıyız” derken esas amacımız yeni sistemin işleyişinin demokratik manada nasıl bir fotoğrafı ortaya çıkaracağına dikkat çekmektir.
Nitekim AK Parti’nin dün gerçekleşen 3. Olağanüstü Kongresinin sloganı da “Demokrasi, Değişim, Reform” olarak belirlenmiştir.
Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda artık AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan 3. Olağanüstü Büyük Kongre’de yaptığı konuşmada, yeni sistemin yol haritası niteliğinde olan önemli mesajlar verdi. Ama aynı zamanda dikkat çekici bir takım uyarılarda da bulundu.
Bir kere, bundan sonraki süreçte AK Parti’nin rotasının hangi istikamette olacağı konusunda zihnimizde bir netlik oluşması için Cumhurbaşkanı’nın adeta millete bir teminat olarak sunduğu şu ifadelerinin altını kalın çizgilerle çizmek gerekiyor: “AK Parti demokrasinin teminatıdır. AK Parti değişimin teminatıdır. AK Parti reformun adresidir.”
İşte AK Parti’yi var eden ve 15 yıldır milletin teveccühüne mazhar kılan formülün üç temel dinamiği: Demokrasi, değişim, reform...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece genel bir demokrasi söylemini dillendirmiyor, çok daha radikal bir adım atarak bundan sonraki iktidar uygulamaları konusunda somut hedefler ortaya koyuyor: “Bu ülkede bir daha kimsenin farklılıkları yüzünden horlanmasına, ötekileştirilmesine, cezalandırılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Özellikle gençlerimizin özgürlüğü konusunda en küçük bir tereddütleri olmasın. Kendilerinden önceki nesillerin maruz kaldıklarını yaşamayacaklar.
Hiç kimse kendisini ötekileştirmiş hissetmesin, kimse özgürlük alanın tehdit altında görmesin, kimse geleceğinden endişe duymasın. Bu ülkede tüm bireyler birinci sınıf vatandaştır. Demokrasi lafla değil icraatla olur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasi ve değişim hedeflerini kararlılıkla ortaya koyarken, “Yarın milletimizin karşısında boynumuz bükük durmaktansa bugün içerideki ve dışarıdaki alçakların karşısına dimdik dikilir kaderimizdeki neyse onu yaşarız” ifadeleriyle de 15 Temmuz ihaneti konusundaki kararlılığını da bütün dünyaya bir kez daha ilan ediyor. Ve hemen arkasından belki de bu kongrenin can alıcı cümlesini söylüyor: “Milletime sesleniyorum, bu kardeşiniz Tayyip Erdoğan’ın milletinin hayrına olmayan bir icraatını görürseniz gerekeni yapın.”
Son dönemde yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen Erdoğan AB konusunda da son derece net mesajlar verdi: “Bizim tercihimiz her şeye rağmen yolumuza AB ile devam etmektir. Burada kararı verecek olan AB’dir.”