AK Parti’de ders alma kriterleri

7 Haziran'dan bu yana AK Parti'nin seçmenin sandıkta yaptığı ikazı nasıl değerlendireceğini ve 1 Kasım seçiminde seçmenin karşısına nasıl 'ders' alarak çıkacağını tartışıyoruz. Zira 7 Haziran seçimlerinde seçmen AK Parti'yi gözden çıkarmamış, tam aksine "Tek umudum hala sensin ama kendine çeki düzen vermek kaydıyla..." mesajını vermişti.

İyi güzel de ders almak nasıl bir şeydir?

Yani AK Parti ne yapmalı, nasıl bir tavır sergilemeli ki seçmen, "Evet işte benim gerçekten özlediğim parti bu..." diyebilsin?

Aklın yolu bir, AK Parti'yi 2011'de zirveye taşıyan ruh neyse toplumun talepleriyle buluşan parti de o demektir. Galiba bunun için de 2001'de AK Parti'yi var eden 'ortak aklın' yeniden hakim bir güç haline gelmesi gerekiyor.

Biliyoruz ki AK Parti 2001'de toplumun bütün kesimlerini kucaklamayı, özgürlükler ve ekonomi dahil her alanda adil olmayı vaat eden, liderlik sultasını reddeden bir ruh ve vizyonla toplumun karşısına çıkmıştı. İşte bu yeni siyaset anlayışı toplum tarafından büyük kabul görmüş, her seçimde AK Parti'yi daha da yukarılara taşımıştı. Ancak 2011'den sonra bir şeyler oldu ve rüzgar tersine esmeye başladı.

Ve 7 Haziran'a geldiğimizde eski pırıltısını kaybetmiş, kendisiyle ilgili toplumda 'kibir' ve'yozlaşma' algısının çokça tartışılır hale geldiği bir AK Parti ile karşı karşıya kaldık. AK Parti'nin böyle bir algıyı gerçekten hak edip etmediği tartışılabilir. Ama sandık sonuçları üzerinden baktığımızda en azından bir bölüm seçmenin kafasında bu konuda bazı soru işaretlerinin olduğu da bir vakıa.

Hakkını teslim etmek gerekiyor ki, 7 Haziran seçim sonuçlarından ders çıkarma ve partisinin kendisine çeki düzen vermesi konusunda en arzulu lider kuşkusuz Başbakan Ahmet Davutoğlu'dur.

Parti içinde zaman zaman hiç de hoş olmayan açıklamalarıyla toplumu irrite eden vekilleri ve yöneticileri bir tarafa bırakırsak, başta başbakan Davutoğlu olmak üzere partinin 7 Haziran’daki ikazı doğru anladığı, kendisine çeki düzen vermek için ciddi adımlar attığı kesin.

Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta hem il başkanları toplantısında, hem de Haber Türk televizyonunda yaptığı değerlendirmelerde, “Bizim kurucu değerlerimizde kibir yoktur. Liderlik sultası değil, biz bir ortak akıl hareketiyiz” diyerek kelimenin tam anlamıyla ezber bozan bir çıkış yaptı.

Hem konvansiyonel hem de dijital medyada pek altı çizilmedi ama Davutoğlu aslında bu konuşmasında yeni dönemdeki AK Parti’nin istikameti ile ilgili şifreleri ve daha da önemlisi‘Davutoğlu kriterleri’ni açıkça topluma deklare etti.

Çok net ifadelerle diyor ki Başbakan: Kibirle, bir şatafatla, lüksle kısa dönemli hayat standardının değişmesiyle eğer malul hale gelirsek biz özümüzü kaybederiz. Bana bir emanet tevdi ettiniz. Benim hayat standartlarım bu işe çıkarken belli, şu anda belli. Eğer benim hayat standardımda öngörülenden farklı bir şey görürseniz benden hesabını sorun, eğer ben sizde görürsem bilin ki hesabını sorarım.”

Ayrıca Davutoğlu çok daha önemli bir şey söylüyor ve son yıllarda AK Parti’nin toplum nezdindeki görüntüsünü zaafa uğratan algının altını çiziyor: ” Kamunun sunduğu imkanlardan hareketle kendi gücünü pekiştirmek isteyenlerin AK Parti hareketinin içinde yeri yok.”

Galiba şimdi bu yeni kriterlerin, bizzat AK Parti tarafından hem söylem hem de davranışlarla tek tek insanların yüreğine dokunarak zihinlere nakşedilmesi gerekiyor.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum