Başkanlık için İslami referans olur mu?
Malum yeni AK Parti dönemi, çok sıcak sistem tartışmalarını da beraberinde getirdi. Yaklaşık üç yıldır ısrarlı bir şekilde başkanlık sisteminin tartışılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son günlerde bu tartışmayı daha aktif bir şekilde gündemde tutmaya devam ediyor.
Evet, özellikle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte yolun bir yerinde bu tartışma mutlaka yapılacaktı, dolayısıyla biraz erken olmakla birlikte şimdi böyle bir gündemle karşı karşıyayız.
Bu çerçevede, son günlerde başkanlık sistemine İslami kaynaklardan referans arama gayretlerinin özellikle altının çizilmesi gerektiği kanaatindeyim. Mesela peygamberimizin vefatından sonra dört halifenin seçimi ve halkın onlara biatı, bugünkü anlamıyla başkanlık sistemine bir referans olabilir mi?
Bir başka deyişle, Kuran ve sünnette bir 'yönetim şekli' ve devlet modeline işaret edilmiş midir?
Bütün bir İslam tarihi boyunca İslami kaynaklardan ve alimlerden tevarüs eden bilgiler gösteriyor ki, İslam temel nas’ları vaz etmiş, bir sistem inşasını ve 'yönetim şekli'nin oluşumunu ise tamamen beşeri iradeye bırakmıştır. Yani bizzat Kuran’ın ve Peygamberin belirlediği bir yönetim biçimi yoktur.
Bu çerçevede Taha Akyol’un “Türkiye’nin Hukuk serüveni” adıyla kitaplaşmış çok kıymetli bir çalışması var, bu kitaptan referans alarak başkanlık sistemi bağlamında bazı noktaların altını çizmek istiyorum.
İslam'ın tarihi tecrübesinden çıkarak söylemek gerekirse, özellikle dört halifenin seçimi tamamen siyasi ve sosyolojik şartlar muvacehesinde gerçekleşmiştir. Yani halife seçimi ve yönetim modeli oluşumu Kuran'dan ve Peygamber'in sünnetinden hareketle yapılmamıştır.
Günümüzün değerli alimlerinden Prof. Mehmet Sait Hatiboğlu Hilafetin Kureyşiliği kitabında bu konuda şu önemli tespiti yapıyor: "Hz.Peygamberden sonra devletin başına kimin geçeceği meselesine Kur'an-ı Kerimde hiç temas edilmediği gibi, Peygamberin de bu mevzuda şahsen herhangi bir görüş beyanında bulunmadıkları, tarihi bir gerçektir."
Eğer Hz. Peygamber kendisinin siyasi ve idari halefi olacak kişinin seçilmesini dini bakımdan önemsemiş olsaydı, mutlaka bir işarette bulunurdu. Bu da gösteriyor ki yönetim şeklinin belirlenmesi dünyevi bakımdan önemlidir. Dolayısıyla dinen yönetim şekli belirlenmediği için bütün İslam tarihi boyunca siyasi yönetimler çağın şartlarına, geleneklere ve toplumsal koşullara göre belirlenmiştir.
Hal böyleyken, bugünlerde yaptığımız başkanlık sistemi tartışmalarına ya da başkanlık modeline illa da İslami kaynaklardan bir referans aramak durumunda olduğumuz kanaatinde değilim. Peygamber döneminde bile böyle bir örnek yok ama, diyelim ki biraz zorlamayla da olsa İslam’ı referans alarak bir başkanlık sistemi inşa ettik. Peki gelecekte İslam’la hiçbir ünsiyeti bulunmayan bir başkan seçildiğinde bu referansı nasıl izah edeceğiz?
Ayrıca insanlık alemi, İslam ve dünya tarihi boyunca bütün yönetim modellerini denemiş ve bugün hemen herkesin ittifak ettiği demokratik bir sistemi keşfetmiş bulunuyor. Dolayısıyla günümüzde yapacağımız bir sistem tartışmasını demokrasi içinde yapmak zorundayız.
Şimdi sistem tartışması bağlamında önümüzde iki yol var; ya mevcut yapıyı daha rafine hale getirerek doğru dürüst bir parlamenter sistem oluşturacağız, ya da hukuki çerçevesi sağlam çizilmiş, kuvvetler ayrılığı prensibine bağlı, denge ve denetlemenin sağlandığı modern bir başkanlık sistemini inşa edeceğiz.