Başkanlık tartışmasısakıncalı mı?
Türkiye'nin, yıllarını çalan darbe anayasasından kurtularak acilen sivil bir anayasa yapma zarureti ile karşı karşıya olduğu kesin. Bu değişikliği yapanken de sistem meselesini kesinlikle bir çözüme kavuşturması gerekiyor. Zira darbe anayasasının adeta başkanlık yetkileriyle donattığı ama hiçbir sorumluluğu olmayan mevcut cumhurbaşkanlığı yapısını içinde barındıran bir sistemin adı modern anlamda parlamenter sistem olamaz.
İster parlamenter sistemi restore edelim, isterse başkanlık sistemini inşa... Yeter ki bu garabetten kurtulalım. Bu çerçevede, kuvvetler ayrılığını esas alan, denge-denetleme sistematiğine bağlı bir başkanlık sistemi de pekala olabilir.
Böyle bir sistem değişimine elbette ki bir itirazımız olamaz. Ancak son dönemde neredeyse demokratik normları hiç tartışmayan ama acilen sabahtan akşama başkanlık isteyen bir yaklaşım var ki, doğrusu bu beni endişelendiriyor.
Bir dakika, Nedir bu acele Allah aşkına...
Türkiye bir yere kaçmıyor, parlamento da orada duruyor. Gerek parlamentoda, gerekse bütün toplumsal platformlarda oturur tartışırız ve demokrasi içinde en mükemmelini bulmaya çalışırız. Ancak bazılarının gerçekten acelesi var, öyle ki başkanlık sisteminin evrensel esasları konusunda görüş beyan eden ve de konuyu ayrıntılarıyla tartışmaya çalışanları itibarsızlaştırmaya ve adeta hain ilan etmeye varan bir yaklaşım içindeler.
Neredeyse Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümünü başkanlık sistemine bağlayan ama sistem konusunda en küçük bir fikre bile sahip olmayan kesimlerin bu acul hali, ne yazık ki başkanlık işini toplum nezdinde itibarsızlaştırmaktadır.
Unutmayalım ki Türkiye şu günlerde hepimizi derin endişeler içinde bırakan zor günlerden geçiyor. Toplum PKK'nın Güneydoğu'daki hendek cinayetlerini, IŞİD'in şehirlerimize kurduğu şeytani tuzakları korkuyla izliyor. Hal böyleyken yangından mal kaçırır gibi "Ya başkanlık ya da felaket" tavrı doğrusu pek makul değil.
Eğer AK Parti doğru bir başkanlık sistemini getirmek niyetindeyse, yeni anayasa vizyonunu da zedelemeden meseleyi meşruiyet zemininde tartışmak zorundadır. Aksi taktirde 'başkanlık' etrafında toplumsal buluşma hayal olabilir...
Maalesef sırf cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaranmak için ortalıkta fazladan gürültü çıkaran amigo takımı, milletin başkanlıktan nefret etmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Mesela küresel ekonomik düzende bağımsız olması gereken Merkez Bankası gibi ekonomik kurumların başkanlık kırbacı ile hizaya getirilmesinden tutun da medyadaki farklı seslerin kısılmasına, hatta parlamentonun başkanın talimatlarına ayarlı hale gelmesine kadar pek çok konuda topluma başkanlık ayarı vermekten bile çekinmiyorlar.
Peki bu durumda başkanlığı nasıl tartışacağız?
Bir taraftan ‘başkanlık sistemini tartışmalıyız’ diye ortalığı ayağa kaldırıyoruz ama evrensel normlarda bir başkanlık olması için görüş beyan edenleri itibarsızlaştırıyoruz, susturuyoruz. Bu durumda neyi tartışacağız ya da illa amigoların istediği gibi mi tartışmak zorundayız? Yani kendi özgür irademizle başkanlığı tartışmak sakıncalı mıdır?
Açıkça ifade edelim, bu gidişat AK Parti’nin icraatlarına da, demokratikleşme perspektifine de, başkanlık hayallerine de zarar verir. Evet millet yüzde 52’lik muhteşem bir oy oranı ile cumhurbaşkanını seçerken de, 1 Kasım’da yüzde 49.5 gibi emsalsiz bir oyla iktidar yaparken de AK Parti’ye olan güvenini en net şekilde izhar etti. Ve milletin tek beklentisi de memleketin sorunlarının çözülmesidir. Zaten şu anda iktidarın yapmaya çalıştığı da budur.
Ancak bu arada zaman zaman AK Parti çevrelerinden yansıyan sıkıntılı bir görüntünün de altını çizmekte yarar var. Mesela terörün can yakmaya devam ettiği bir ortamda ‘başkanlık olsaydı aslında bunlar olmazdı’ şeklindeki mazeretler öylesine talihsiz ki... O zaman toplum demez mi: “Elini tutan mı var, cumhurbaşkanlığı sende, iktidar sende buyur önle...” Kaldı ki şu anda cumhurbaşkanı da, iktidar da başkanlıktan daha büyük yetkilere sahip.
Hal böyleyken başkanlık neden bu kadar acil bir durum arz ediyor, doğrusu anlamak mümkün değil.
Başkanlık olmazsa Türkiye büyük kalkınma hamlelerine imza atamaz mı mesela?
Başkanlığa geçmezsek yabancı yatırımcı gelmez mi?
Terörü önlemek ve barışı getirmek için illa başkanlık sistemine geçmemiz şart mıdır?
Hepimiz biliyoruz ki, AK Parti iktidarı hem parlamentodaki sayısal gücü, hem de millet nezdindeki itibarı bütün bu icraatları yapmaya muktedirdir ve önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla başkanlık mazereti üretmek gibi bir lüksü bulunmamaktadır.