Belki bugünlerde ABBA şarkıları kalbimize iyi gelir…
Müzik dinlemenin belli zamanlarının, mevsimlerinin olduğuna inanıyorum. Kuşkusuz bu son derece kişisel bir bakış açısı… Muhtemelen bu durum insanların ruh dünyaları ve hayata bakış açılarıyla yakından alakalıdır.
Mesela baharın en coşkulu günlerinde hüzünlü şarkılar dinlemeyi pek tercih etmeyiz. Çünkü saçlarımızın bahar rüzgarıyla savrulduğu bir mevsimde fıkır fıkır şarkıların kalbimize iyi geleceğini düşünürüz.
Ama kalbimizin atıp atmadığından bile endişe ettiğimiz bunalımlı anlarımızda, tıpkı Usta şair Edip Cansever’in bir dizesinde olduğu gibi “Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün” der ve bizi uçurumların kenarında dolaştıran bir caz parçasına teslim oluruz.
Yıllar önce ünlü Japon romancı Haruki Murakami’nin “İmkansızın Şarkısı” adlı romanında geçen “Cazın sakin devrimcisi” Bill Evans’ın “Waltz For Debby” şarkısını ilk dinlediğimde, sanki kalbimin yerinde söküldüğünü hissetmiştim. Geceler boyu uykuya ihanet edip aynı şarkıyı o kadar çok dinlemiştim ki gökyüzüne bakmayı bile unutmuştum… Her seferinde şarkının şu sözleri piyanonun dilinden dökülürken bitmeyen bir senfoniye eşlik ediyor gibiydim…
/Onlar güle güle fısıldamak gibi
Onu özleyecekler biliyorum
ama sonra ben de öleceğim./
Şimdi Mayıs’ın son günlerindeyiz ve baharı kıskandıracak şarkılar dinlemeliyiz. Bu yüzden gençlik yıllarımıza dönüp ABBA’nın baharı ateşleyen şarkılarını dinliyoruz…
Dünya müzik listelerinde yıllarca birinciliği sürdürmüş, İngilizce şarkılarıyla tüm dünyaya ulaşmış İsveçli bir grup ABBA… Dünyayı şarkılarıyla fetheden Agnetha Faltskog, Björn Ulvaeus, Benny Andersson ve Anni-Frid Lingstad’ın (Frida) isimlerinin baş harflerinden adını alan ABBA, dünya pop müzik tarihinin açık ara en başarılı gruplarından biri. Şarkılarıyla dünyayı sarsan, İsveç’ten dünyaya yayılan ABBA, 1974’te İsveç’e ilk Eurovision birinciliğini de kazandıran isim. İnanıyorum ki “Mamma Mia”, “Chiquitita”, “Dancing Queen”, “Gimme! Gimme! Gimme!” gibi hit şarkılarıyla akıllardan sonsuza dek silinmeyecekler. Bugün ABBA’nın adını hatırlamakta zorlanan pek çok insan olabilir belki ama “Money Money” şarkısı zihinlerde mutlaka bir iz bırakmıştır. 70’lerin pop kültürünü yansıtan bu şarkıların 2000’lerde hala aynı keyifle dinleniyor olması ve uzun yıllar boyunca da dinlenecek olması ABBA’nın müzik tarihinin ikonik isimlerinden biri olduğu gerçeğini kanıtlamaktadır.
1979’da UNICEF yararına düzenlenecek konser için bir şarkı yapmaları gerekiyordu ve bu şarkının plak gelirlerinin yarısı UNICEF’e gidecekti.
Projenin öncüsü The Bee Gees grubu olmuştu ve ABBA dışında Andy Gibb, Olivia Newton-John, John Denver, Donna Summer, Rita Coolidge, Kris Kristofferson, Rod Stewart ve Earth Wind and Fire projeye katılmışlardı. 4 Aralık günü Björn UNICEF konseri için yeni bir şarkı hazırladı. Şarkının “Tüy Kuşları” olarak tercüme edilebilecek “Kalsupare” gibi komik bir ismi vardı ve grubun bu şarkıya içi ısınmadı. Daha sonra adını “Three Wise Guys” olarak değiştirdiler. Lasse Wellander tarafından çalınan gitar introsu bu versiyonda biraz daha uzatıldı ama şarkı hala istedikleri gibi olmamıştı.
En kritik değişiklik şarkıya Latin Amerika havası vermeye karar verdiklerinde oldu ve Simon & Garfunkel’ın “El Condor Pasa”sını referans aldılar. Benny şarkının sonuna tamamen yeni bir piyano partisyonu ilave etti. Yeni kayıt kesinlikle daha yumuşak olmuştu ve ritim gerçekten de El Condor Pasa’nın ritmiye büyük benzerlik gösteriyordu.
Björn bu yeni versiyona yeni sözler yazdı ve şarkının adını önce “Chiquitita Angelina” sonra da “Chiquitita” olarak değiştirdi. Agnetha ilk kıtayı tek başına söylerken Frida ona ikinci kıtadan itibaren katılıyordu. Sözler kalp acısı çeken arkadaşını teselli eden ve ona daha iyi günlerin geleceğini vaat eden bir dostun mesajına dönüşmüştü.
İşte “Chiquitita”nın, “Kalsupare” olarak başlayan ve ”In The Arms of Rosalita” olarak devam eden uzun yolculuğu “El Condor Pasa” esintilerinin sihirli dokunuşları sayesinde artık son mükemmel haline kavuşmuştu. Bu parçanın İspanyolca versiyonu çok kısa bir sürede sadece Arjantin’de yarım milyon kopya satarak Güney Amerika’da son 25 yılın en büyük hiti olmayı başarmıştır.