Casusluk faaliyeti suçtur ama...
Son dönemde Can Dündar’ın yapmaya çalıştığı gazetecilik anlayışını hiçbir şekilde paylaşmam mümkün değildir. Açıkçası bu tarzın evrensel anlamda bir gazetecilikten çok taşeronluk olduğu kanaatindeyim.
Zaten Can Dündar da gizlemeye bile gerek duymadan açıkça paralel örgütün taşeronluğunu yapmayı bir gazetecilik faaliyeti olarak görmektedir. MİT tırları ile ilgili yaptıkları haber de bir bakıma bunun bir parçası gibi görünmektedir. Yani belgeleri paralel örgüt vermiş Cumhuriyet de yayınlamıştır.
Bilindiği gibi Türkmenlere insani yardım götüren MİT TIR’larına paralel örgüt kendi savcı ve polisleriyle baskın yapmış ve silah taşıdığı iddiasıyla Türkiye’ye ve siyasi iktidara pusu kurmuştu.
O gün kelimenin tam anlamıyla bir casusluk faaliyeti yürüten örgüt mensupları bugün cezaevindedirler.
TIR'ların içinde ne vardı onu bilemem. Ama bildiğim bir şey var, bir ülkenin istihbarat örgütünün faaliyetleri anayasa ve yasalarla belirlenmiştir. Dolayısıyla yasaların, gizlilik içinde yürütülmesini emrettiği bir takım işlerin gizli bilgilerini sızdıran, bunları başka istihbarat örgütlerine servis ederek ülkenin güvenliğini tehlikeye atan bir eylem yasalar önünde bir casusluk faaliyetidir.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde casusluk faaliyetleri masum bir eylem olarak görülemez. Ayrıca da hiçbir yasada, casusluk suçunu işleyenler masumdur gibi bir maddenin olduğunu da hatırlamıyorum.
Hal böyleyken Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün “siyasi ve askeri casusluk; gizli belgeleri açıklamak; terör örgütüne (üye olmasa veya bilerek yapmasa da) yardım” etmekten tutuklanmalarını nasıl değerlendirmeli?
Öncelikle hukuka itibar etmek durumundayız. Muhtemelen yargı da suç isnadını belgeleyecek bir takım kanıtlara dayanarak böyle bir karar vermiştir. Dolayısıyla yargının kararlarına eğer bir itirazımız varsa, bunu yine yargı yoluyla yapmak durumundayız. Bundan sonra da yargısal süreç devam edecektir. Ancak sıkıntılı olan durum şudur; MİT TIR’ları olayında casusluk faaliyetinde bulunan, devletin sırlarını ifşa eden yani suçu işleyen paralel örgüttür. Can Dündar ve Erdem Gül nasıl bir casusluk faaliyetinde bulunmuş olabilirler ki?
Yine de eğer bu gazetecilerin yasalara göre suç teşkil eden bir durumu varsa elbette yargılanabilirler. Yani yargısal sürece mani bir durum yok. Ancak bir buçuk yıl önce gerçekleşen bir casusluk faaliyeti ile ilgili haber yaptıkları gerekçesiyle böyle bir tutuklama kararının verilmiş olması doğrusu biraz kafa karıştırıcı...
Eğer kaçma ihtimalleri yoksa, ki olduğunu sanmıyorum pekala tutuksuz olarak yargılanmaları sağlanabilirdi. Delil karartma da söz konusu olmadığına göre... Ayrıca neyi karartacaklar ki, haber zaten yayınlanmış.
Nitekim Başbakan Ahmet Davutoğlu da konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Bu tür durumlarda tutuklu yargılama istisnai bir durumdur. Normalde kamuoyunca malum insanlar tutuksuz da yargılanabilirler. Tutuksuz yargılamanın esas itibarıyla daha doğru olabileceği düşünülebilir” ifadeleriyle konunun özgürlükler açısından önemine dikkat çekti.
Kuşkusuz paralel örgütle mücadele Türkiye için hayati bir öneme sahiptir. Bu konuda kimsenin taviz niteliği taşıyacak bir tavır içinde olma lüksü olamaz. Ancak yargının demokratik vizyonumuzda zaaf görüntüsü oluşturabilecek kararları, korkarım paralelle mücadelede güç kaybına yol açacaktır.