Gravürlerdeki en güzel Eyüpsultan şiiri…

Şehirlerin kültürel ve tarihi dokusu, mimari zenginliği aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Dünyanın hemen bütün öncü şehirleri beslendikleri kadim medeniyet kültürlerinin, tarihsel birikimlerinin bize yansıyan yüzleridir. Kısacası şehirleri şehir yapan medeniyet hafızalarıdır.

Bu açıdan bakıldığında başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin hemen bütün şehirleri sadece İslam ve Türk değil, bu topraklarda hayat bulmuş farklı medeniyetlerden tevarüs eden geniş bir kültürel zenginliğin varisi durumundadırlar.

Modern zamanlarda kimi toplumlar yeni şehirleşme modellerini kültürel miraslarına paralel bir çizgide sürdürmeye, en azından kendi mimari birikimlerini koruyarak yeni şehirler inşa etmeye çalışırken ne yazık ki bazı toplumlar kültürel hafızalarını korumayı başaramıyorlar.

Türkiye’nin özellikle şehirleşme konusunda şanslı olduğunu söylemek maalesef pek mümkün değil. Çünkü bizde şehirleşme tarihsel mimariyi dikkate alan bir çizgide değil, daha çok rant esasına göre yürütülmektedir.

Bu açıdan bakıldığında belediyelerin en azından mimari hafızayı yeniden toplum gündemine taşımaları son derece önemli. Perşembe günü Eyüpsultan Belediyesi’nin “Günümüz Fotoğraflarıyla Gravürlerde Eyüpsultan” sergisini Başkan Deniz Köken’le birlikte gezdik. Belediye ayrıca sergide yer alan gravürleri ve günümüz fotoğraflarını kitaplaştırmış.

Albümün takdim yazısında yer alan başkan Deniz Köken’in şu cümlesiyle Eyüpsultan’ı büyük bir şiirin dizelerinde gezinir gibi okuyorum: “Tanpınar’ın ‘Eski İstanbul mahallelerinde dolaşıp da bu zamanı duymamak, onun tılsımlı kuyusuna düşmemek imkansızdı’ dediği yerleri tam olarak Eyüpsultan’da bulmak mümkün.”

Sergide Hançerli Mezar Taşı, Eyüpsultan Camii ve Mezarlıklar, Esma Sultan Sarayı, Eyüp sahilinden bir görünüm, II. Mahmud Cuma Selamlığı, Mihrişah Sultan Türbesi, Sebili ve Çeşmesi, Şah Sultan Türbesi ve Tarihi Konaklar, Zal Mahmud Paşa Külliyesi Civarı, Eyüpsultan Tepelerinden İstanbul Panoraması, Eyüp Kabristanından Haliç, Pera’dan Kasımpaşa, Fatih ve Eyüpsultan, Eyüpsultan Tepelerinden İstanbul, Eyüpsultan’da Bir Cenaze Merasimi, Mavlova Kemeri, Kovuk (Kırık) Kemer, Saltanat Kayıkları, Sultan II. Abdülhamid’in kılıç kuşanma merasimi, II. Abdülhamid’in Hz. Ömer’in Kılıcı ile Eyüpsultan Camii avlusunda yürüyüşü gibi gravürler yer alıyor.

Kitapta ayrıca Beşir Ayvazoğlu ve Ali Özcan’ın yazıları yer alıyor. Ayvazoğlu yazısında Batılı ressamların, gezginlerin, yazarların İstanbul ve Eyüp konusundaki ilgilerinden söz ederken şöyle bir tespitte bulunuyor: “Eyüpsultan’ın uhrevi atmosferini Pierre Loti’den önce güçlü bir biçimde hisseden Batılı yazarın Edmondo de Amicis ve onun İstanbul 1874 isimli muhteşem eserini zarif resimleriyle bezeyen Bieso olduğu söylenebilir. Amicis, uhrevi atmosferi ve pitoreskiyle şair, yazar ve ressamları, belli bir tarihten sonra da fotoğrafçıları büyüleyen Eyüpsultan’ın olağanüstü cazibesini ‘uhrevi bir hüzünle beraber dünyevi bir hürmet hissini ilham eden bembeyaz, gölgeli ve şahane bir güzelliğe sahip bir mezar şehridir’ diye tarif etmişti.”

Eyüp Belediyesi’nin Eyüpsultan’ın geçmişini belgeleyen gravürleri bir araya getirmesi ve gravürlerde yer alan mekanları aynı açılardan fotoğraflaması, tarihsel ve kültürel hafızamızı bugüne taşıması açısından güzel bir çalışma olmuş. Başta belediye başkanı Deniz Köken, kitabın genel yönetimini üstlenen Dr. İsmail Uysal, proje koordinatörü Elif Şen ve yayın yönetmeni İrfan Çalışan olmak üzere bu çalışmaya katkı veren herkesi kutlamak gerekiyor.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum