Şairler ölür, elimizde sadece şiirler ve dostluklar kalır

zel bir dostu ve şairi kaybettik, Enver Ercan Pazartesi günü Hakkın rahmetine kavuştu. Böyle zamanlarda insan ister istemez ‘Keşke şairler bu kadar erken ölmese’ diye mırıldanıyor içinden... Bunu söylerken aslında şairler için bir ayrıcalık istiyor filan değilim, ölümün çaresi yok, elbette vakti gelen gidecek. Ama insan bir şairin ve de Enver Ercan gibi bir dostun erken vedasına alışmakta zorlanıyor işte...

***

Enver Ercan’ın şiiri lirik bir şiirdir, kendine has bir sesi olan, espritüel imgelerle yüreğinizi sıkıca saran bir özelliğe sahiptir. Zorlama imgelere başvurmadan kendi ırmağında sessizce akmaya devam eder.

Kendine has karakteristik özelliğini çok güçlü şekilde ifade etmiş bir şiirdir bu. Enver Ercan’ın temel meselesi Türkçedir, yani doğrudan Türkçeyi özne edinmiş bir şiirdir...

Enver Ercan şairliğinin yanında, hayatını edebiyat dünyamıza vakfetmiş bir sanat-edebiyat emekçisidir aynı zamanda... Edebiyatın içinde geçen hayatının son kırk yılı dolu doludur. İyi bir dergi yöneticisidir, editördür, şiire gönül veren gençlerin hemen yanıbaşındadır.

‘Yasak Meyve’ dergisinde, Türkçe ve saf şiir sevdasıyla pek çok gence sonsuz bir şiir ufku kazandırmıştır. İşte o gençlerden birisi olan Karin Karakaşlı, Enver Ercan’ın ardından yazdığı yazıda şu içten ifadeleri kullanıyor: “Çok az kullanabildiğim bir ifade, “üzerimde hakkı olan” insan. O şükranı duyduğum şairdir Enver Ercan. Sevgili kadar şairlere, şairler kadar Türkçeye sevdalı Enver Ercan bitimsiz şiirleriyle gider gelir tekrar vurur kalbime. Kaybettirilmişsem, ki insana kendini kaybettirmek, adını dahi unutacak hale getirmek de bir çağ hastalığıdır, bana beni anımsatır.”

Günümüzde örneklerinin giderek azaldığı kültürel hoşgörü kavrayışına sahip, insanı esas alan bir zihni berraklığın güzel bir örneğidir. ‘Söz’ onun dünyasında gerçek anlamıyla sözdür. Gizli ajandası, kafasının arkasında farklı hesapları olan birisi değildir. Zihni de, yüreği de saf sanat ve edebiyata ayarlıdır.

1980’li yıllarda aynı mekanlarda şiiri konuştuk, şiiri tartıştık. Sonraki yıllarda aynı yoğunlukta görüşemesek de ara ara görüşüp, selamlaştık hep. En son iki yıl önce görüştüğümüzde, “Dostum şiirden ne haber, kitap bekliyorum, hazırsa Varlık’tan basalım” demişti. Ben de “Kitap aslında hazır, ancak bir kaç şiir daha eklemek istiyorum, tamamlayınca neden olmasın” demiştim. O gün bugündür hala götüreceğim, nasip değilmiş...

***

Her ne kadar küçük hesapların yapıldığı günümüz dünyasında kimse gerçek dostluklara ihtiyaç hissetmese de, sonunda elimizde sadece dostluklar kalacak... Tıpkı Enver Ercan’ın “Kirli Beyaz” şiirinde olduğu gibi:

/haylaz bir adamdan da başlanabilir sevmeye
Tertemiz kağıtlara mürekkep dağıtır da
sonra gelip yıkanır teninle

kara bir adamdan da başlanabilir sevmeye
upuzun yola düşse gece korkar da
sonra gelip sığınır gölgene

ucuz bir adamdan da başlanabilir sevmeye
tepeden tırnağa yağma durur da
hep ‘bir dostluk’ kalır geriye/

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum