‘Sanatkarın hür kanatları’

Şu günlerde Beşir Ayvazoğlu’nun Peyami Safa’nın hayatı, sanatı, felsefesi ve dramını anlattığı roman tadındaki biyografik eseri ‘Peyami’yi okuyorum. Hemen belirtmeliyim, Beşir Bey’in çalışkanlığına hayranım, ne yalan söyleyeyim biraz da kıskanıyorum... Hemen bütün çalışmaları büyük bir gayretin, ince bir titizliğin ve sanatsal dikkatin eseri.

Ama Peyami çok daha kapsamlı bir çalışma. Bir kere yazmaya başlamadan önce Beşir Ayvazoğlu Peyami Safa’nın 1899-1961 yılları arasındaki hayatıyla ilgili bir kronoloji ve bibliyografya hazırlamış. Peyami Safa’nın ismini taşıyan bütün eserleri okumaya başlamış. Hakkında yazılmış bütün kitapları, makaleleri, hatıratları gözden geçiriyor, tasnif ederek kronolojideki yerlerine yerleştiriyor. Gerçekten de bu biyografik eserin nasıl zahmetli bir çalışmanın ürünü olduğu Ayvazoğlu’nun şu ifadelerinde de açıkça görülüyor: “Bir süre sonra nasıl çetin bir işe soyunduğumun farkına vararak korkuya kapıldığımı itiraf ederim. Çünkü çocuk denecek yaşta kaleme sarılan Peyami Safa, o kadar çok gazete ve dergide yazmıştı ki, içinden çıkmak neredeyse imkansızdı.”

***

Kitabı okuyunca görüyoruz ki, Beşir Bey yüzünün akıyla bu zahmetli işin altından kalkmayı başarmış. Ben bugün kitapla ilgili bir inceleme yazısı yazmayacağım elbette, ayrıca bir köşe yazısının hacmi de buna teknik olarak müsait değil zaten. Beşir Ayvazoğlu’nun da belirttiği gibi Peyami Safa, “Aynı zamanda Server Bedii imzasıyla sayısız aşk ve cinayet romanları, Peyami Safa imzasıyla da edebi romanlar yazmış, üstelik roman tekniğine ciddi yenilikler getirmiş bir yazar, resimden ve müzikten de çok iyi anlayan bir estet/eleştirmen, ciddi tezleri bulunan bir fikir ve dava adamı, üstelik davası için kalemini zaman zaman kılıç gibi kullanan usta bir polemikçiydi.”

Peyami Safa aynı zamanda küçük yaşlardan itibaren felsefeye ilgi duyuyor ve bu alanda da ciddiye alınan çalışmalar yapıyor. Öyle ki Türk Felsefe Cemiyeti’nin 1931’deki ikinci kuruluşunda bizzat hareketin içinde de yer alıyor. Hatta cemiyetin tartışmalı konferanslarından birinde “Felsefe ve diyalektik” konulu bir tebliğ sunuyor.

Beşir Ayvazoğlu’nun kitabındaki bu tebliğle ilgili bölümdeki Peyami Safa’nın ‘sanatkarın hür kanatları’ ifadesinin fikri anlamda beni kışkırttığını söylemek durumundayım. Biliyoruz ki tarih içinde tecrübi ilimlerle felsefe, felsefe ile sanat dünyası arasında farklı fikri tartışmalar yapılmış ve genellikle taraflar kendi alanlarını koruma altına almaya özen göstermişlerdir. Elbette bütün fikri ve bilimsel disiplinlerin insanlık aleminin tekamülü açısından önemli katkıları vardır. Ancak sanat ve edebiyatın medeniyetlerin inşasında, insanların zihnen ve kalben tekamülünde çok daha deruni bir katkısının olduğu muhakkak.

Çünkü Theodore Adorno’nun ifadesiyle modern sanat ve sanatçılar, her şeyin yerle bir olduğu bir dünyada iktidara meydan okuyarak tarihin hakikatini dile getiren ve daha iyi bir dünya hayalini canlı tutan put kırıcılardır. Adorno’ya göre, Charles Baudelaire’nin şiiri, Samuel Beckett’ın oyunları, Franz Kafka ve James Joyce’un romanları, Pablo Picasso’nun resimleri gibi eserlerin her biri birbirinden farklı olsa da, hepsinin ortak yanı put kırıcı niteliğe sahip olmalarıdır.

***

İşte Peyami Safa da ‘Felsefe ve diyalektik’ tebliğinde ‘Sanatın hür kanatları’na sığınarak sanata farklı ayrıcalık tanır. Beşir Ayvazoğlu, Peyami Safa’nın tebliğinde şu sonuca vardığını aktarıyor: ”Eğer ihsasların delaletine ihtiyaç duyulmadan deruni alemimize açılan gizli bir tünelden başka bir kainat veya varlığın cevherine ulaşmak mümkünse, bu ulvi seyahat, diyalektik bir fasit dairede binlerce yıldır dolap beygiri gibi dönen felsefeyle değil, edebiyatla yapılabilir. Bununla beraber felsefeyi edebiyata mal etmek niyetinde olmadığını, bilakis, ikisinin birlikteliğinden yeni bir varlık doğabileceğini, esasen Bergson, Heidegger ve onlar gibi düşünen birçok mütefekkirden sonra felsefenin edebiyata dostane bakmaya başladığını ifade eden Peyami, edebiyatın da felsefeye gülümsemeye başladığını söyler. Hülasa, Eflatun gibi filozoflarla Valery gibi şairlerin anladığı manada ideeler alemine varabilmek için ‘sanatkarın hür kanatları’na ihtiyaç vardır.”

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum