Sizin yeni anayasa yapma hakkınız yok ki…

Malum Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hayata geçtiği ilk günden bu yana, ülke sorunlarına çözüm üretmekte aciz kaldıkları her aşamada yeni bir anayasa vaadinde bulunuyorlar. Memleketi uçuracağı vaadiyle pazarlayıp ülkeyi mahkum ettikleri “Türk tipi” rejimin sağladığı imkanlar bile yetmez hale gelmiş olmalı ki, ittifak ortakları şu günlerde yeni bir anayasa hazırlama hevesine kapılmış bulunuyorlar.

İttifak ortaklarının kapalı kapılar ardında ne tür bir pazarlık içinde olduklarını elbette bilemeyiz ama, memleketin hayrına olacak bir anayasa hazırlamadıkları kesin. Bilindiği gibi hem AK Parti’nin, hem de MHP’nin ayrı ayrı hazırladığı yeni bir anayasa çalışması var. AK Parti’nin yaptığı çalışmanın ipuçları henüz ortaya çıkmış değil ama, MHP’nin yaptığı çalışmanın halen yürürlükteki anayasada var olan demokratik hakları biraz daha budayarak kelimenin tam anlamıyla Türk’e yakışan(!) milli bir anayasa olacağı anlaşılıyor. Gerçi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz aylarda yeni anayasanın “Milli” olacağının altını çizmiş ve şöyle demişti: “Bu milletin anayasası dediğiniz zaman bunun milli ve yerli bir boyutunun olması şart.”

Oysa Türkiye için gerçekçi olan bir anayasa, evrensel hukuk normları ekseninde Türkiye’nin birikimi ve demokratik dünyadaki gelişmeler ışığında bugünün ve gelecek nesillerin birlikte yaşamalarını temin edecek bir barış projesi olarak tasarlanmalıdır.

Bir kere hemen belirtelim, Cumhur İttifakı’nın yeni bir anayasa hazırlamaya hakkı yoktur, ayrıca meşruiyeti de bulunmamaktadır. Çünkü 2017 anayasa referandumunda, yeni sistemle birlikte parlamenter sistemden kurtulup memleketin şahlanacağı ve uçuşa geçeceği vaat edilmişti. O günlerin propaganda videosunu hatırlayalım, Fatih Sultan Mehmet denizde at koşturuyor, yanında bozkurtlar ona eşlik ediyor, fonda mehter cenk havalarıyla nasıl uçuşa geçeceğimiz anlatılıyordu.

Peki ne oldu da yeni bir anayasa ihtiyacı doğdu?

Acaba uçuş sıkıntısı mı var, yoksa Fatih’in atlarıyla Bozkurtlar mı yoruldu?

Öyle anlaşılıyor ki daha beş yıl bile dolmadan “Türk tipi” rejim iflas bayrağını çekmiş bulunuyor.

Nitekim Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de bu sistemden umudunu kesmiş olmalı ki yeni bir anayasanın şart olduğunu söylüyor: "12 Eylül zihniyetinin sinmiş olduğu bu anayasadan tamamıyla kurtulmamız lazım. Bunun için de siviller oturup, bu anayasayı, kendi anayasasını kendi yapabilir. Hala darbe sonrası bir anayasanın yürürlükte olması kabul edilebilir bir şey değil. Milletimiz ile beraber tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ile beraber yeni sivil anayasayı yapma çabamız devam ediyor. Umarız bunda başarılı oluruz.”

İyi güzel de 2017’de yeni sistem hazırlığı yaparken anayasayı ’12 Eylül zihniyeti’nden temizlemeyi neden düşünmediniz, o gün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla uzlaşmanızı engelleyen güçler mi vardı?

Elbette yoktu, çünkü o gün iktidar ortaklarının tek hedefinin her şeyin tek elde toplandığı “Kuvvetler birliği” esasına dayalı bir anayasa hazırlamaktı. Her ne kadar referandumda nasıl ‘evet’ çıktığı yönündeki tereddütler hala hafızalarda tazeliğini koruyor olsa da, sonunda rejim değişti ve bugün yönetilemeyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ilgili anayasa çalışmalarının yapıldığı günlerde ülkenin önemli anayasacıları, siyasetçiler ve sivil toplum insanları Türkiye’nin bu ucube sistemle yönetilmesinin mümkün olmayacağını haykırmışlar ama seslerini kimseye duyuramamışlardı. Hatırlayalım, o günlerde Türkiye’nin değerli anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler “Elveda Kuvvetler Ayrılığı, Elveda Anayasa” başlığı ile yazdığı yazıda yeni sistemin ‘hukuk devleti’ni yok edeceğini belirtmiş ve şöyle demişti: “Bir kuvvetler ayrılığı sistemi olan başkanlık sistemini kurmak için yola çıkanların, yasama ve yürütme kuvvetlerinin Cumhurbaşkanında birleşmesi esasına dayalı bir kuvvetler birliği hükûmet sistemine ulaşmış olmaları şaşırtıcıdır. Kurulması teklif edilen sisteme, ister “Amerikan tipi”, “ister Türk tipi” olsun, asla ve kat’a “başkanlık sistemi” ismi verilemez; zira başkanlık sistemi sert bir kuvvetler ayrılığı sistemidir. Teklif edilen sistem ise özünde “kuvvetlerin Cumhurbaşkanında birleşmesi esasına dayalı bir kuvvetler birliği hükûmet sistemi”nden başka bir şey değildir.”

Cumhur İttifakı 2017’de yeni anayasa yapma hakkını kullandı ve memleketi mahkum ettikleri manzara ortada. Bu zihniyetin gayretleri sonucunda Türkiye bugün ekonomide, eğitimde, sağlıkta, dış politikada ve en önemlisi de hukuk devleti anlayışında diplerde sürünüyor. Dolayısıyla bu zihniyetin şimdi çıkıp, ülkenin olağanüstü hal şartları taşıyan kanun hükmünde kararnameler (KHK) yoluyla yönetildiği bir ortamda yeni anayasa şarkıları söylemesinin hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.

YORUMLAR (70)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
70 Yorum