Şöyle bir 2019 hayali kurmak sakıncalı mıdır?
Bazıları tarafından biraz abartılı, hatta fantezi olarak değerlendirileceğini bile bile 2019 yılının bu ilk günlerinde, içinde özgürlük olan, hukuk olan, hakkaniyet ve merhamet olan hayaller kurmak istiyorum. Umuyorum ki hayallerimizi sınırlayan, ihanet olarak değerlendiren ve de suç olarak gören bir yasa yoktur.
Bu hayalleri kurarken ayağımı sağlam bir zemine basmak için de AK Parti’nin 2002 yılında bir demokrasi manifestosu niteliği taşıyan ilkelerinden kopya çekeceğim.
AK Parti yola çıkarken, “İ̇nsanlar doğuştan, devredilemez ve vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere sahiptir insanlığın ortak değeri olan temel hak ve özgürlükler, devlet idaresi altında onurlu bir hayat sürebilmenin on şartıdır” demişti, ben de işte böyle bir Türkiye hayali kuruyorum.
***
AK Parti ilkelerini belirlerken, “Demokratik rejimlerde, siyası iktidarların ve bürokratik yapıların temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına müdahale edemeyeceğini, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin eksiksiz olarak hayata geçirilmesini savunuyoruz” demişti, ben de evrensel standartlardaki bu ilkeleri savunuyorum ve AK Parti’nin bugün de aynı ilkeleri savunabileceğini hayal ediyorum.
AK Parti demokrasi manifestosu niteliği taşıyan kuruluş ilkelerinde “Avrupa ile bütünleşmemize karşı çıkan çevrelerin, milli egemenlik, milli güvenlik, milli çıkar, milli ve yerel kültür konularındaki ideolojik yaklaşımları, Kopenhag Kriterlerinin hayata geçirilmesini geciktirmektedir. Bürokratik devletçi yönetim anlayışını sürdürmeyi amaçlayan bu kavramların, bireyin hukukunu gözeten, halkın katılımını esas alan demokratik, sivil ve çoğulcu bir anlayışla yeniden ele alınmalıdır” demişti, ben de AK Parti’nin bu taahhütlerine geri dönmesini bekliyorum.
AK Parti 16 yıl önce “Temel hak ve özgürlüklerin kağıt üzerinde kalmaması için sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirecek, bu süreçte ortaya çıkacak kaynakların toplumun tüm kesimlerine daha adil dağıtılması sağlanacaktır” taahhüdünde bulunmuştu, ben de bugün bu taahhütlerin kağıt üzerinde kalmamasını hayal ediyorum.
AK Parti tam on altı yıl önce son derece ahlaki ve hakkaniyetçi bir yaklaşımla “Devlet ve toplum hayatını tahrip eden rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük ve partizanlık gibi yozlaşmaların yaygınlaşması, siyasetin kurum olarak itibar kaybetmesine ve halkın siyaset kurumuna olan güveninin sarsılmasına sebep olmuştur. AB kriterlerinin ekonomik ve siyası hükümlerinin hayata geçirilmesi, devlet ve toplum olarak birlikte çağdaşlaşmamız yönünde atılacak önemli bir adımdır” diyerek çağdaş bir vizyon ortaya koymuştu, ben bugün de aynı vizyonla herkesin kendini iyi hissedeceği bir Türkiye’nin kurulabileceğini hayal ediyorum.
***
AK Parti ortak akılla belirlediği ilkelerinde “Mevzuatımızdaki yasakçı hükümler nedeniyle, ülkemiz hukuk devletinden çok kanun devleti görüntüsü vermektedir Türkiye, kanunlarını hukuka, hukukunu evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırarak ve temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını sınırlayan yasakçı hukuk sistemini değiştirerek gerçek anlamda hukuk devleti olacak ve uluslararası camiada saygın bir yer kazanacaktır” demişti, ben bugün de AK Parti’nin evrensel hukuk normlarıyla Türkiye’yi dünyada yeniden saygın bir yere taşıyabileceğini hayal etmek istiyorum.
Ve AK Parti o gün son derece isabetli bir tespitle “Demokratik bir hukuk devleti anlayışını hayata geçiremeyen ve adalete güveni tesis edemeyen ülkelerin, ekonomik yönden kalkınması da mümkün değildir” demişti, ben bugün de ancak bu tespitlerin hayata geçirilmesiyle huzurlu, istikrarlı ve demokratik bir Türkiye’nin inşa edilebileceğine inanıyorum.