Ve millet böyle istedi

Gerek 14 Mayıs, gerekse 28 Mayıs öncesinde bugüne kadar hiç tanık olmadığımız bir seçim süreci yaşadık. Özellikle PKK üzerinden öylesine kirli bir siyaset dili kullanıldı, montaj kasetlerle öylesine ağır bir iftira kampanyası yürütüldü ki maalesef bu yapılanları önleyebilecek hiçbir yasal ve anayasal sınır bulunamadı.

Ama artık şunu biliyoruz ki burası Türkiye… Kabul etmesi zor olsa da burada demokrasi oyunu böyle oynanıyor. Esas itibariyle demokrasi kültürünün içselleştirilemediği toplumlarda, her şey demokrasiye göre işliyormuş gibi gözükse de işlerin normal bir demokrasiye göre işlemediği de bir vakıa.

Neyse ‘Türkiye kriterleri’nin geçerli olduğu bize has demokraside bir seçim dönemini bitirdik ve sandıkta son kararı millet verdi. Şimdi hepimize düşen, milletin verdiği bu karara saygı duymak ve Tayyip Erdoğan’ın başarısını tebrik etmektir.

Bunca ekonomik yıkıma rağmen, böyle bir başarının nasıl sağlandığı elbette önümüzdeki günlerde analiz edilecektir. Ama esas bakılması gereken Türkiye’nin sosyolojik gerçekliğidir. Bir kere bu ülkede oy verme davranışları, toplumdaki genel sosyolojik gerçekliklere ve özellikle de Türk siyasetine hakim olan kimliksel davranış kalıplarına göre şekillenmektedir.

Hal böyle olunca Türkiye’deki siyasal davranışları ve de oy tercihlerini normal demokratik dünya örnekleriyle karşılaştırmak, bizi her zaman doğru sonuçlara götürmeyebilir. Çünkü biliyoruz ki demokratik toplumlarda siyaset din üzerinden yapılmıyor, “Bu iktidar giderse PKK, LGBT gelir, beka tehlikesi ile karşı karşıyayız” gibi korkular üzerinden de yapılmıyor.

Dolayısıyla bu sonuçları sadece ‘başarı’ ve ‘başarısızlık’ üzerinden okursak, Türkiye’nin o ‘kendine has’ gerçekliğini ıskalamış oluruz. İşte tam da bu yüzden altını bir kez daha çizelim, burası Türkiye… Eğer muhalefet yeni bir siyaset stratejisi belirleyecekse bu gerçekliği dikkate almak zorundadır.

Ancak hemen belirtelim, böylesine adaletsiz bir yarışına rağmen Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında çok da büyük bir fark yok. Evet Erdoğan ipi göğüsleyip başarıya ulaşmıştır ama bu AK Parti’nin beklediği gibi ezici bir zafer değildir. Neredeyse memleketin yarısı Erdoğan’a oy vermemiştir. Bu sonuç, ülke açısından bir fırsat bile olabilir.

Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sonuçlardan sonra gerçekten bütün bir Türkiye’nin cumhurbaşkanı olmayı tercih ederse hem Türkiye hem de kendisi kazanır.

Bugünden itibaren nasıl bir politika izleyecek, bütün toplum kesimlerinin önüne nasıl bir Türkiye hayali koyacak bunu hep birlikte göreceğiz.

Ama bir gerçek var ki AK Parti iktidarı özellikle ekonomide kelimenin tam anlamıyla kendi yarattığı bir ‘enkaz’ devralmış bulunuyor. Aslında milletten beş yıllığına aldığı bu yeni kredi, ekonomik gerçekliklere dönmek için son fırsat… Umarız hem ekonomide, hem de hukuk ve adalette yeni bir başlangıç yaparak hepimize nefes aldırır…

YORUMLAR (335)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
335 Yorum