Yeni yıla şiirle başlamak belki hepimize iyi gelir
Biliyorum, yeni yıl kutlamaları İslam toplumlarında pek hoş karşılanan bir durum değil. Hatta kimi çevreler bu olayı dini bir çerçeveye yerleştirerek adeta putperestlik adeti olarak değerlendirmektedirler.
Kuşkusuz eski zamanlarda, Müslüman toplumlarda böyle adetler yoktu. Ancak kabul etmek gerekiyor ki, yaşadığımız modern zamanlar insanların hayata bakışlarını, kutlama ve eğlence biçimlerini de değiştirmiş bulunuyor. Elbette insan fıtratına uymayan ve hakikat algısını perdeleyen bir takım yaşama biçimlerine teslim olmak zorunda değiliz.
Ama yeni bir yıla başlarken, hayatımıza ‘yaşama sevinci’ katmasını umduğumuz yeni umutlara yelken açmanın hayat tarzlarımızı tehdit eden bir yanı olduğunu düşünmek de sanırım biraz abartılı bir yaklaşım olur.
***
Ayrıca bir gerçeğin altını dikkatle çizmek gerekiyor ki, yeni yılın Hıristiyanlıkla bir ilgisi yoktur. Hıristiyanlık adeti olan Noel’dir. Türkiye’de farklı dinlere mensup kesimler hariç, Noel kutlaması yapan toplum kesimleri bulunmamaktadır.
Ancak biliyoruz ki eski zamanlarda olmamasına rağmen, bugün Türk toplumunda doğum ve evlilik yıldönümleri de kutlanmaktadır. Bunlar insanların sevinçlerini, mutluluklarını paylaştığı güzel anlardır. Dolayısıyla insanların güzel anlarını paylaştığı bu yeni adetleri, İslam kültüründen zoraki yollarla elde edilen kutsal metinlerle yasakçı bir iklim oluşturmak ne dinin ruhuyla, ne de çağın ruhuyla izah edilebilecek bir durum değildir.
Maalesef bizim toplumumuzda zamanla dini algılamada oluşan taassup, sanki İslam’ın gelenekleri, adetleri reddeden bir din olduğu şeklinde bir anlayış hakim olmuştur. Oysa İslam bir rahmet dinidir, en bariz özelliği de hayatı yasaklarla değil, müjdelerle tarif etmesidir.
Ayrıca unutmayalım ki İslam’ın ruhunu, yaşadığımız dünyanın diline tercüme etmeden modern zamanlarda dindarlık bilincini yaşatmak ve hayata hakim kılmak mümkün değildir. Dolayısıyla, gelenekleri, görenekleri reddeden, İslam’ı adeta yasaklar manzumesi olarak takdim eden “Ham softa-kaba yobaz” tiplerin diliyle yeni nesillere İslam’ı anlatmak hiç mümkün değildir.
Unutmayalım, güzel bakan güzel görür. Yaşadığımız dünyayı cehenneme çeviren zalimlere, diktatörlere, dünyayı ateşe vermeye çalışan bunamış ihtiyarlara rağmen, yeni yıla pozitif duygularla ve umutlarla merhaba demek istiyoruz. Daha güzel yarınlar adına, yeni yıl hepimize güzellikler getirsin...
***
Eminim ki üstat Sezai Karakoç’un ‘İnci dakikaları’ şiiriyle 2018’ karşılamak hepimize iyi gelecek.
/Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkekliğime
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar/