Cuma son gün…

8 Aralık 1987’de Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Mikhail Gorbachev ile ABD Başkanı Ronald Reagan arasında imzalanan Orta Menzilli Nükleer Silahlar Antlaşması’nın (INF) 2 Ağustos Cuma son günü. Donald Trump’ın geçtiğimiz yıl 20 Ekim’de ülkesinin çekileceğini açıkladığı ve 1 Şubat itibarıyla da çekileceğini resmen bildirdiği antlaşmanın geçerlilik süresi iki gün sonra bitiyor. Cumartesi itibarıyla isterlerse taraflardan biri Avrupa’ya menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasında olan füzelerden yerleştirilebilir.

***

Şimdilik böyle bir talep yok. Almanya ve Fransa Rusya’nın kendilerini tehdit edecek inisiyatifler geliştirmeyeceğine inanıyor. NATO’nun Avrupa ortakları Rusya’nın ürettiği ve menzili 2000 kilometre olduğu iddia edilen SSC-8 seyir füzelerinden çok Amerika’nın antlaşmadan çekilmesinden rahatsız. Beklenti antlaşma olmadan bir moratoryum ilan edilmesi yönünde. Ama Carnegie için yazan Hamburg Üniversitesi’nden Ulrich Kuehn gibi uzmanlar bu kadar iyimser değil.

Kuehn, INF’in sona ermesini takiben olabilecekleri analiz ettiği yazısında AB liderlerine Rusya’yı ve Çin’i ikna etme çağrısında bulunuyor. Muhtemelen Atlantik dayanışması adına ülkesi Almanya’dan ve nükleer komşusu Fransa’dan Trump ile konuşmalarını, onu geri adım atmaya zorlamalarını istemiyor. ABD bu antlaşmadan Rusya yeni seyir füzeleri geliştirdiği gerekçesiyle çekildiğine göre Rusya’nın ikna edilmesi, eskisine taraf olmadığı için de Çin’in yeni yapılacak antlaşmaya katılmasının sağlanmasını istiyor.

Oysa sorun ABD. ABD teker teker bütün silahsızlanma antlaşmalarından, Soğuk Savaş sırasında nükleer terör dengesini korumak için imzalanmış tüm bağıtlardan çekiliyor. İran’la 2015 yılında varılan mutabakatta, Kudüs’ün uluslararası kabul gören statüsünün değiştirilmesinde olduğu gibi meşruiyeti tartışmalı, dünyayı gerecek tek taraflı adımlar atıyor. Ticaret savaşları çıkartıyor, gerilimi ve tırmandırmayı bariz bir şekilde siyaset yapmanın aracı olarak kullanıyor. INF’in sona erdirilmesi de sonuçta onun hegemonyasının pekişmesine yol açacak nitelikte.

Yakında Polonya ya da Romanya gibi ülkelerden birine yerleştireceği orta menzilli füzeler marifetiyle Rusya’nın karşı tedbir almasına, Uralların batısına orta menzilli füzeler kaydırmasına neden olabilir. NATO müttefiklerini ve AB’yi oldu-bittiyle kabule zorlayabilir. Avrupa ülkeleri ve belki Türkiye de yeni durumu kabullenmek, ABD nükleer şemsiyesine daha fazla sarılmakla içinde bulundukları ittifak arasında seçim yapmak zorunda kalabilir.

Kaldı ki Washington’un elindeki tek imkan bir ya da birkaç Avrupa ülkesini toprakları üstünde orta menzilli füze bulundurmaya teşvik etmek veya bu ülkelerden böylesi bir talep gelmesini sağlamak değil. İsterlerse B-52 ve B-2 bombardıman uçaklarını Avrupa semalarına gönderebilirler. Karadeniz’deki görev güçlerini denizden-karaya daha etkili silahlarla donatıp Rusya’yı tahrik edebilirler. Ayrıca ellerinin altında denizaltılar ve daha başka enstrümanlar da var.

***

Eğer başarırlarsa, Rusya’yı bu oyunu oynamaya, yani silahlanma yarışını başlatmaya ikna edebilirse (ki zor olsa da imkansız değil), ABD’nin Avrupa üstündeki ipoteği pekişerek sürecek, Avrupa’nın kendi başına hareket etmesi, komşularıyla ilişkilerini normalleştirebilmesi daha da zor olacak demektir. Doğal olarak Cuma günü itibarıyla pek bir şey değişmeyecek, daha doğrusu değişim fark edilmeyecek ama 2 Ağustos 2019 büyük bir olasılıkla dünya siyasetindeki önemli bir dönüşümün miladı olacak. Bu tarihi bir yere not etmekte yarar var…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.