Nükleer savaş çıkar mı?

ABD yönetiminin Orta Menzilli Füzeler Antlaşması’ndan çekilmeye karar vermesi, Rusya ile yapılan görüşmelerden sonra 2 Şubat itibarıyla çekildiğini resmen açıklaması dünya dengelerini yerinde tutan bir çivinin daha çıkmasına neden oldu. 1987’de imzalanıp fiili sonucunu 1 Haziran 1991’de hissettiren INF sayesinde menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasında olan yaklaşık 2 bin 700 füze sökülmüş, kısa uyarı süreleri yüzünden doğan güvensizlik ortamının dağılmasına, bir ölçüde de Soğuk Savaş’ın sonlanmasına katkıda bulunmuştu.

Bir süredir hükümlerinin ihlal edildiği, Rusya’nın ürettiği bazı füze sistemlerinin (mesela SS-25 ve RS-26) yasaklı menzil sınırları içinde kaldığını iddia eden Amerika sonunda Çin’in taraf olmamasını ve bu durumun haksız rekabete yol açmasını gerekçe göstererek antlaşmadan çekildi. Hatta çekilmeden önce antlaşmanın yasaklamış olduğu 1000 kilometre menzilli bir seyir füzesi modelini test etti. Rusya da Amerika’nın restini görerek geçtiğimiz günlerde INF’in artık kendisi için de bağlayıcı olmadığını ilan etti.

***

Bu karşılıklı restleşmenin sonucu muhtemelen 1980’li yıllarda kaldığını düşündüğümüz nükleer silahlanma yarışının yeniden başlaması, silahlanmanın balistik savunma sistemlerine ve stratejik denen nükleer silah taşıma vasıtalarına yansıması olur. Nükleer savaş kolay kolay çıkmaz ama yanlış hesaplama gibi nedenlerden dolayı çıkma olasılığı artar.

Ancak nükleer restleşmenin asıl sonucu AB-ABD ilişkilerinde ve AB içindeki siyasi gerginliğin artmasında görüleceğe benzer. Unutmayalım ki INF Avrupa’daki ve Avrupa’ya yönelik olan karada konuşlu nükleer silahların yok edilmesini öngören bir antlaşmaydı. Var olduğuna inanılan Sovyet/Rus tehdidine karşı Amerika’nın Avrupa’ya yerleştirdiği orta menzilli Persing1a, Persing2 ve BMG-109G seyir füzelerini kapsıyordu.

Sovyetler taktik amaçlı kullanılabilecek orta menzilli (çoğu çok başlıklı SS 20’ler olmak üzere) füzelerinden fedakârlık yaparak ABD’nin Avrupa üstündeki nükleer ipoteğini zayıflattı, bilerek ya da bilmeyerek NATO’nun Avrupalı ortaklarının ABD nükleer caydırıcılığına daha az bağımlı olmalarını sağladı. Şimdi Amerika hamle yaparak eski dengeleri yeniden kurmak, belli ki Avrupa’yı kendisine daha bağımlı hale getirmek istiyor.

Eğer Rusya Avrupa’ya yerleştirilen ve açıklanan amacı İran ve Kuzey Kore’den gelecek füzeleri vurmak olan savunma sistemlerinin aslında saldırgan amaç taşıdığı ısrarını sürdürürse, kendisini korumak için yeni geliştirdiği seyir füzelerini ya da başka benzeri bir silah sistemini NATO sınırlarına doğru sürerse, Avrupa’nın belli başlı ülkelerinin önünde tek seçenek kalır. Alternatifi her anlamda maliyetli olacağı için ABD’nin nükleer korumasına sığınırlar.

Yok eğer Ruslar sorunu zamana yaymayı, Avrupalı muhataplarına güvenlikleri konusunda tercihte bulunma fırsatı yaratmayı seçerlerse, Almanya-Fransa aksında zaten bağımsız bir silahlı güç kurmayı düşünen ve planlayan Avrupa Amerika’dan büyük olasılıkla uzaklaşır. ABD’nin tek taraflı tercihleriyle zorladığı işbirliği zeminini gözden geçirmeyi seçebilir. İran’la 2015 yılında varılan nükleer mutabakattan çekilmenin yarattığı sarsıntı yeni bir boyuta taşınabilir.

***

Fakat dünya siyaseti ne yazık ki doğrusal değil. Öyle olsaydı geleceğin tahmini çok kolay olurdu. Tek bir değişkene bakarak siyasetin en azından ne yöne akacağını kestirebilirdik. Bu yüzden de tek değişkenli analizlerden uzak durmak gerek. Çünkü bu tür analizler bizi hatalı tahmin ve onun doğurabileceği tatsız sonuçlardan komplo teorisine varan seçeneklerle karşı karşıya bırakabiliyor. Yine de şu sıralarda Suriye’ye ve galiba biraz da Venezuela’ya kilitlenmiş stratejik odak noktamızı Avrupa’ya kaydırmakta yarar olabilir.

Ne de olsa ABD’nin INF kararı ciddi bir siyasi sismik sarsıntı yaratabilme, nükleer savaş değilse bile nükleer silahlanma yarışını tetikleyebilme potansiyelini içinde barındırıyor. Türkiye için NATO’nun bir kavram ve caydırıcılık unsuru olarak çökmesi de önemli, Avrupa’nın istikrarsızlaşması da, nükleer silahlanma yarışının başlaması da. Hepsi ayrı ayrı riskler, hazırlık olduğumuz takdirde de fırsatlar yaratabilir..

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum