Havadan sudan

Havadan isminde ülke yok ama Sudan isminde var. Buna mukabil Abadan isimli bir şehir ve Hawaii isimli bir adalar eyaleti var; O bazan söylenen “Ana tarafından Anadolulu, baba tarafından Honolululuyum”un Honolulusu da Hawai’nin başşehri.

Yani?

Yani ne oldu da Amerika ile aramızda şak diye karşılıklı konulan, şimdi de şak diye kaldırılıverdi? Krize sebep olan ilgili şahısların muhakemesi mi bitti, Ortadoğuya gönderilen binlerce tırlık silah geri Amerika’ya mı çağrıldı, yoksa TIME amca vizenin kaldırılmasını kapak mı yaptı?

Ya peki Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın SİT alanı çıkışına ne demeli? Şöyle demiş Sayın Bakan: “Şu anda bıraksanız birinci dereceden SİT alanlarında inşaatlar başlayacak. Müracaatlar hep o yönde ilerliyor. Milyonlarca metre kareyi heba edecekler. Bıraksanız koyların içerisinde o güzelim koylarda devasa yapılar çıkacak.” Garip bir açıklama. Sayın Bakan zaten vazifesi olan alanda göstereceği kararlılıkla bu tür müracaatları şıp diye keseceği yerde sade vatandaş gibi sızlanırsa o niyet ve müracaatlar varlığını korumayı sürdürür.

İstanbul’da son günlerdeki hava sıcaklığı ilkbahar düzeyindeydi ama bitti galiba. Sıkı yağışlar geliyormuş. Buyursunlar.

‘Plastik yemekten bıktım’ dedi bir arkadaş, elindeki üçüncü ıslak hamburgeri ısırırken. ‘Ne yersen osun’ diye plastik plastik güldü ona başka bir arkadaş.

Bylock konusunda hepimizin gözü önünde bir ters iki düz işleyen süreçte ilginç gelişmeler var. Bir üstdüzey hukukçu dostum bylock tutuklamaları sırasında ‘bu sebeple yapılacak yargılamalar tutuksuz yapılsın’ önerisinde bulunduğunu ancak dikkate alınmadığını söylerken, başka bir arkadaş da şimdi gündeme gelecek göreve iade ve tazminat taleplerine işaret etti.

Tekrar belirtmek gerekirse hukuk usulü ve adalet duygusu birbirine yardımcı olmazsa ortaya çıkacak sonuç adalet bakımından zedelenmiş bir sonuç olabilir, bunun da kimseye bir yararı bulunmadığı açıktır.

Trafik lambasının dibinde kağıt mendil satan bir çocuk, üşüyen bir köpeği ısıtmaya çalışırken görüntülendi. Çok mu önemsiz? Peki.

2018 ÇAĞRISI ÇOCUK VAKFI'NDAN...

Doğmuş ve doğacak çocuklarımızın Dünya nimetlerinden eşit olarak yararlanacağı; her çocuğun kendini geliştireceği nitelikli bir eğitim sistemi için özgün çalışmalara başlanacağı; hiçbir ayırım gözetmeksizin yüzde yüz çocuk haklarının hayata geçeceği; çocuğa özgü adalet sisteminin kurulacağı; çocuğun bütün haklarıyla görünür olacağı, hukukun üstünlüğü, temel insan hakları ve katılımcı demokrasiye öncülük edecek yeni bir Anayasa’nın hazırlanacağı umudu ve; sağlık, iyilik, esenlik, kardeşlik ve barışın yaşanacağı bir yıl olması dileğiyle 2018 yılınızı kutlarız… Çocuk Vakfı

SANAT YAHU

Bu bir uyarı cümlesi mi? Değil, bir kitap adı. Şule Yayınları’ndan çıkalı çok olmadı. Yazıların bir çoğunu daha önce okudumsa da kitap olarak elime yeni aldım sayılır. ‘Aykırı’ bir ilahiyatçı, ya da ‘aykırı’ bir sanat tutkunu’ diyebileceğimiz İsmail Erdoğan’ın ilk kitabı. Kitaptaki bazı deneme başlıkları şöyle: Felsefesiz Sanatın Taaa…/ Sanat Neye Yarar? / Sanatta Ahlak-Ahlakta Sanat/ Sanat Silahtan Üstündür/ Biçimsel Devrim/ Süleymaniye Diye Bir Gerçek Vardır/ Dâhilikle Delilik Arasında Sanat/ Fikirsiz Zikir/ İslam Sanatı mı? O da Ne?/ Göz Terbiyesi/ Sanat İçin Savaş/ Kültürel Köylülük/ Sanatla Başladı Yabancılaşma; Gene Sanatla Atılacak Yurt Dışına…

Yıllardır dergi ve gazete sayfalarında yayınlanan denemelerin bir kitaba dönüşmesi elbette hoş. Lâkin daha hoş olan sanatı ve estetiği konuşurken arka plandaki düşünsel problematik alanlarla kurulmaya çalışılan bağlar ve yüksek sesle düşünme yöntemi.

Esere bir önsöz yazan Samet Karagöz ise şöyle diyor:

“(…) Batı dünyası fiziki olarak işgâl edemediği coğrafyaları bugüne kadar sanatla, kültrle işgâl etti. Türkiye de bundan münezzeh değil. Bir çok “geri kalmış” toplumda olduğu gibi Türkiye’de de mandacı zihniyet İstiklâl Harbi’nden sonra vardı. Aynı zümre bugün hâlâ varlığını sürdrüyor. Bazen sanat ve kültr alanında mandacılığı savunurken bazen ekonomi veya hukuk alanında kendilerini gösteriyorlar.

Peki bununla nasıl mücadele edeceğiz?

Bu kitabın, sanatla ilgili teorik problemlere çözüm üretme iddiası yok ama ateş yakmak gibi bir derdi var. Sorduğu sorularla başka soruların sorulmasına öncülük etmek gibi bir derdi var. (…)”

İsmail Erdoğan’ın derdi dâim, eserinin yolu açık olsun. Kutlarız.

ANONS

Gelecek yıl görüşünceye

kadar… Ah! Bu espriyi

yapmamalıydın Mayk!

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum