Başarılı olması şart bir plan
Orta Vadeli Program açıklandı… Uzun zamandır, belki birkaç yıldır ilk kez içinde komplo ve hamaset cümleleri geçmeyen, başarısızlığın suçunu karanlık güçlere yıkmayan bir sunum dinledik. Program hedeflerindeki tevazu da OVP’nin ayaklarının yere bastığına işaret ediyor. Kurallı oynanmaya devam edilirse büyüme, enflasyon ve işsizlik başka olmak üzere ülkenin önüne konan bütün hedefler -üç aşağı beş yukarı- tutturulabilir. Sunumda ayakları yere basmayan sözler yok… Bütün dünya bize hayran havası yok… Uçuyoruz kimse bizi tutamaz tafrası hiç yok… Türkiye Modeli faciasından bahis yok… Hasılı, seçim öncesi esen rüzgarlardan eser yok. Aksine, dünyayla ilişkilere verilen önem, Avrupa Birliği standartlarına referans ve piyasa gerçeklerine sadakat güçlü şekilde vurgulanıyor.
Öte yandan, yakın dönemde açıklanan büyüme hedeflerinin aşağı, enflasyonun ise yukarıya doğru revize edilmesi plana prestij kazandırıyor. Hiç olmazsa gerçekleri kabul eden bir belge olduğu duygusu veriyor. Ortak kanaat şu: Güçlü hedefler yok, bazı rakamlar birbiriyle çelişiyor ama elimizde uzun zaman üzerinde konuşulabilecek bir belge bulunuyor.
Bir anlamda Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz’ın göreve gelmesiyle esen rasyonel rüzgar Türkiye’nin gelecek üç yılını planlayan belgeye yansımış görünüyor. OVP’de yazılanlar normal şartlarda; yani Türkiye’nin geçmiş yıllarda yakaladığı ekonomik gelişme ivmesiyle kıyaslandığında heyecan verici değil ama mevcut şartlarda iddialı sayılacak hedeflerdir. Tutturulursa, hiç olmazsa kötü gidiş durdurulmuş olacaktır.
OVP’de yazılan rakamların çok daha iyileri içinde bulunduğumuz 2023 yılında zaten gerçekleşmeliydi. İşsizlik, enflasyon, kur, ihracat başta olmak üzere makro göstergeler tablosunun tamamı çok daha iyi olmalıydı. Türkiye beş yıldır bitmeyen müzmin krize mahkum olmamalıydı. Hayat pahalılığı, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliği bu boyutta olmamalıydı. Ülkenin uluslararası alandaki tatsız görüntüsü ve mesela swap peşinde koşturma hali hiç yaşanmamalıydı. Ama, başta kötü yönetim ile buna eşlik eden slogan ve hamaset, elbette ehliyet-liyakat eksikliği ülkeye kıymeti ölçülemez seneler kaybettirdi. Bırakın uçmayı kaçmayı, ekonominin basit gerçekleri uygulanmış olsa, sabah 9 akşam 5 mesai yapılsa bile Türkiye’nin GSMH’si yerinde saymayacak ve iki katına yakın büyümüş olacaktı. Kişi başı gelir de 12 bin 500 Dolar’dan 9 binlere inmemiş, muhtemelen 17 bin Dolar seviyesini yakalayacaktı. Kötü yönetimin faturasının anlamak için, 2013’te 12 bin 500 Dolar olarak gerçekleşen kişi başı gelirin 2026 için 14 bin 855 Dolar olarak hedeflendiğini, 2023 hedeflerinde ise bu rakamın 25 bin Dolar olduğunu hatırlatalım.
Bazı iktisatçılar OVP hedeflerini iyimser buluyor, yakın dönem tecrübesine bakıldığında muhtemelen haklılar da. Türkiye uzun yıllardan beri ekonomide hiçbir hedefini tutturamayan bir ülke ve planlara olumlu yaklaşmak bu yüzden kolay değil. Ancak, ekonomik tablo o kadar bozuldu ve kaybımız o kadar büyük ki dün açıklanan OVP gibi nispeten mütevazı hedefleri olan bir planın, en azından ayakta kalması temennisini herkes paylaşıyor. Yakın dönemin kötü tecrübeleri beklentilerimizi bir hayli düşürdü…
Dolayısıyla, OVP’nin öncekiler gibi yazılıp kenara bırakılan ve artık kimsenin sahiplenmediği bir belge haline dönüşmesi düşük beklentilerin bile kaldıramayacağı bir sonuç olur. Yani, ekonomi yönetimi yıllar önce gerçekleşmesi gereken hedeflerin hiç olmazsa bir kısmını olsun önümüzdeki üç yılda tutturmak, başarılı olmak zorundadır. İçinde bulunduğumuz ağrı şartlar, hedeflerin tutturulması dışında bir seçeneği kabul etmiyor.
Umarız ekonomi yönetimi başarılı olur… Belki böylelikle bu zemin üzerine güçlü ve büyük hedefleri olan bir ekonomik kalkınma planı oturtulabilir.