‘Biz ve onlar’ın kader sınavı

Ortada kimlikler ve on yılların biriktirdiği keskin kutuplaşmalar olmasa, aidiyetler ve siyasi pozisyonlar kutsallık katında tutulmasa 14 Mayıs tablosu, şimdiki gibi nefes nefese olmayacaktı. Bir iktidarın başarısı ölçüsü belli olduğu için ekonomiye, hukuka, sosyal barış ortamına bakılır karar verilirdi. Nereden nereye geldik veya gelemedik, insanlar kendilerini ne kadar güvende hissediyor, ne kadar özgür ve gelecek umudu taşıyorlar, gibi. İşlerin iyi ya da kötü olmasında iktidarın ve liderin rolü nedir; bunu da anlamak ve dolayısıyla oylamak pek kolaydır.

Türkiye’nin, son beş yılda yaşadığı gerileme sıra dışı boyuttadır. Hayat pahalılığı, fakirleşme, yanlış ve usulsüz kaynak kullanımı ile bunların yol açtığı yüksek maliyetli popülizm ve yozlaşma yaygındır. Kimileri böyle düşünürken kimilerine göre de işler ya kötü gitmiyor ya da kötü gidiyorsa bile başta küresele şartlar ve Türkiye’yi hedef alan karanlık güçler nedeniyle bundan daha iyisi yapılamazdı. Hatta iktidar ülkeyi bu zor şartlara rağmen gayet iyi idare ediyor.

Ülkenin kötüye gittiği ve geleceğin de umut verici olmadığı konusunda neredeyse ortak bir kanat var ama toplum bundan iktidarı yahut Erdoğan’ı sorumlu tutmak konusunda ikiye ayrılacak kadar farklı uçlarda düşünüyor. Buna yol açan ise ideoloji, kimlik ve aidiyetlerdir. Sayısız gerekçeye bağlı olarak seçmen, partisine toz kondurmaz, algıda ve vakada seçici olmaktan vazgeçmez. AK Parti ve Erdoğan bu aidiyetin en bariz ve en güçlü örneğidir. Öyle olduğu için de yakın tarihin en kötü ekonomi yönetimine rağmen, 14 Mayıs iddiası hala güçlü olabilmektedir. Çünkü seçmeni için AK Parti, sadece bir başkasının asla ondan daha iyi yönetemeyeceği parti değil yönetse bile vazgeçemeyeceği partidir. Yüksek enflasyon, yüksek kur, yüksek faiz, yüksek işsizlik gibi rakamlar ya da Türkiye’nin hukuk, fikir özgürlüğü, kara para, şeffaflık gibi bütün uluslararası listelerde en kötü yerlere demir atması bu açıdan anlam ifade etmez. Tabandaki sadık kitle için, işler kötü olmak zorunda olduğu için kötüdür ve bir başkası olsa zaten daha kötü olacaktır.

“Seccade” meselesine bakışlar da bilindiği ve görüldüğü gibi bu kamplaşmanın eseridir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun tabii ki sehven yaptığı ve bırakın Kılıçdaroğlu’nu hiçbir siyasetçinin kasten yapmayacağı bir işi neredeyse bütün dini, mukaddesatçı ve muhafazakar değer setlerini seferber ederek kampanyaya dönüştürmek “biz ve onlar modeli”nin kaçınılmaz neticesidir. “Biz”i güçlü, anlamlı ve gerekli kılan “onlar”ın seccadeye ayakkabıya basmasıdır. CHP’nin bir süredir başörtüsüyle, dinle, imanla barışma çabası bu yüzden hoş görülmez; samimi veya gayrı samimi olmasına bakılmadan arzu edilmez.

Muhalefet, iktidar tabanındaki bu sıkı bağlılığı kendisine ve ülkeye karşı bir haksızlık olarak görebilir ama aynı kimlik bağımlılığı orada da var. Hatta, seviyesi ve keskinliği değişebilir ama kimlik eksenli siyasi davranış bütün ülkelerde geçerlidir. Din, ideoloji ve bunlara bağlı bütün fikir üniteleri seçmeni şekillendirir. Güçlü bir kimliğin zıddı siyasi tercihlerde bulunması nadiren ve kısıtlı görülen bir davranış biçimidir. Dolayısıyla, enflasyonun bu kadar yüksek olduğu ve birçok alanda yozlaşmanın ileri düzeye ulaştığı bir ortamda iktidarın hala oylarını koruyacak kadar iddialı olması anlaşılmaz bir şey değildir. Yine de 1 Kasım 2015 seçimlerinden bugüne AK Parti’nin MHP dahil başka ittifaklar sayesinde iktidarı koruyabilmesi kötü yönetime verilmiş bir ceza olarak görülmelidir. Kaybettiği oylar yine aynı siyasal kimlik dairesi içinde olan kalmasına rağmen…

Siyasal kimliklerin belirleyiciliğini “kısıtlı” da olsa tehdit eden tek istisna ise 2019 yerel seçimleri olmuştur. 14 Mayıs’ta da bir şey olacaksa kısıtlı olacak ama kimin lehine olursa olsun bu çok değerli bir geçiş olacak. En nihayet Türkiye’nin geleceği birkaç puanlık bir küçük harekete bağlıdır. Faydalı da olur… Umulur ki böylelikle uzun süredir her şeye hükmeden “biz ve onlar”cılığın otoritesi de sarsılır.

YORUMLAR (154)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
154 Yorum