Geçen ve gelecek beş yılın en önemli günü

Serbest seçimle, sandık güvenliğiyle, siyasi partilerle, propagandalarla, polemik ve eleştirilerle demokrasi hepimiz için; hatta demokrasiye inanmayanlar için bile güçlü bir zemindir. Yarın da bu zeminden yürüyüp ülkenin kaderi için oy kullanacağız.

Demokrasimizin daha iyi günleri olmuştu… Kuşatma ve baskının daha az yaşandığı zamanlarımız vardı…İfade özgürlüğünün gerçekten bir özgürlük duygusu verdiği dönemler olmuştu… Bugün bünyeyi habis bir hastalık gibi kuşatan seviyesiz dil, kalitesiz siyaset ile gerilim ve kutuplaşmanın daha az olduğu günler yaşamıştık. Bu ülkenin geçmişinde atmosferin daha temiz olduğunu görmüşlüğümüz de çoktu…

Eksiğiyle, yarasıyla, beresiyle, kavgasıyla, gürültüsüyle demokrasi herkesin ortak barınağı ve meşruiyet kaynağı. 21 yıldır iktidarda süren Erdoğan’ın da 21 yıl sonra onu koltuktan indirme enerjisi yakalayan muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu’nun da tek dayanağı sandıktır. Sözler, iddialar, vaatler, hayaller sandıktan onay almadıkça tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gitmeye mahkumdur. Sandık siyasetin kaderini, siyaset de ülkenin kadirini tayinde sınırsız güce sahiptir.

***

Sandığın gücü sınırsızdır, derken herkesin aklına gelen soruya da kayıtsız kalmak elbette mümkün değildir. İktidarın sonucu kabul etmeyeceği, gerilim çıkacağı veya İstanbul seçiminde olduğu gibi mağlubiyet halinde seçimin tekrarlanacağı gibi bir demokraside akla dahi gelmemesi gereken iddiaların siyasetin gündelik dilinde gezindiği malum… Malum olmak şöyle dursun, en çok konuşulan şeyin bu endişe etrafında dolanan komplolar olduğu da açıktır.

Böyle sözlerin, iddiaların ortalıkta dolaşması bir yanlış, iktidarın hepsine itiraz edip kendisine böyle şeyin atfedilmesine isyan etmemesi başka yanlıştır. Daha büyük yanlış ise, son ana kadar bu tür akıl almaz senaryoları besleyecek bir siyaset dilinde ısrar etmektir. “Sandık darbesi, işgal, küffar, savaş, vesaire…” Dahası da var ama boşverelim…

Demokrasinin otoritesine saygı durmak ve biraz da korkmak, millet iradesinden çekinmek ve en nihayet sandığın gücünden ürkmek siyaset sınıfı için faydalıdır. Hukuk devleti zayıfladığında bazı şeylerin arkasından dolanıp kurtarabilirsin ama milletin hakemliğinden asla. Çünkü, toplum siyasetçinin görmediği şeyleri de görüyor, görmese de hissediyor. Böyle olduğu için sandık iradesine direnmek veya onu yok saymak çıkışı olmayan bir yoldur. Yapana da fayda sağlamaz, millete de, ülkeye de. Bir siyasetçinin “Seçim darbedir” veya “14 Mayıs’ta işgal güçleriyle savaşacağız” gibi sözlerle adını millet iradesine karşı bir tavra yazdırması nasıl bir felaketse, sandığa direnmek de bir parti için kadar büyük felakettir. Başka söze gerek yok.

Yarın kurulacak sandık, bu ülkenin demokrasiden azına rıza göstermeyeceğine, ekonomiden dış politikaya kadar büyük problemlerin ancak bu yolla çözülebileceğine, insanların eğilen başının bu yolla kalkacağına, kırılan kalbinin böyle onarılacağına dair umudun adresidir. Tek adresidir hem de. Beş yılda bir gelir ve beş yıl boyunca hükmünü sürer.

Yarın, geçen beş yılın karne notu verilecek, gelecek beş yılın de onayı…

***

Beş yıl boyunca ne kadar refah, ne kadar gelir, ne kadar hukuk, ne kadar güvenlik, ne kadar eğitim, ne kadar itibar, ne kadar kalite, ne kadar ehliyet, ne kadar liyakat, şeffaflık, ne kadar dürüstlük olacaksa veya olmayacaksa; bunu kim yapacaksa veya yapamayacaksa yarın sandıkta verilen oylarla belirlenecek. Seçmen bir tarafa iktidar görevi verirken bir tarafı da muhalefet koltuğuna oturtacak. Ne seçmenin iktidar ol dediğine mani vardır, ne de muhalefet dediğine fazlasını vermek imkanı…

Çünkü demokrasi budur ve böyle olmayan rejime de demokrasi denmez.

14 Mayıs seçimleri hayırlı olsun.

YORUMLAR (68)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
68 Yorum