Halep, dünyanın göz yumduğu trajedi

Rusya, İran ve Esad acımasızca saldırıyor; koskosa bir tarih, yeryüzünün gözbebeği bir şehir insanlığın gözleri önünde ölüyor. Belki de öldü haberimiz yok!. Gazze’deki trajediyi bile aratacak bir vahşetle Halep’te taş üstünde taş bırakılmıyor, sokaklarda insan yaşamıyor. Bir tarih, tarihin gözleri önünde tarih oluyor.

Halep, Suriye savaşının en değerli toprağı, ülkede yaşanan bütün mücadelenin en stratejik hattıdır. Bugün o şehirde Rusya var, İran var, Esad var; karşılarında ise bir avuç muhalif şehrin son nefesini vermesini geciktirmeye çalışıyor.

Rusya’nın Halep semalarında işi nedir? İran askerleri o şehirde hangi hakla bulunuyor? Bu sorular artık anlamını yitirmiş durumda çünkü şehrin kaderini değiştirebilecek aktörler oyunun dışına çıkmış haldedir.

Türkiye’nin pozisyonu belli ve o pozisyonun sınırları Ankara’nın adım atmasını imkansızlaştırıyor. ABD baştan beri izlediği Suriye politikasıyla hem Halep’i feda ediyor hem de Türkiye’yi sonuçta YPG’ye muhatap eden, büyük resimden tamamen uzaklaştıran bir kısırlıktan başka sonuç üretmiyor. Beyaz Saray’daki eşyalarını toplamakla meşgul olan Obama ve ABD yönetimi bütün siyasetini IŞİD’le mücadele gibi nisbeten daha emniyetli bir alanla sınırlamış görünüyor. Türkiye’ye de bu tema içerisinde kaçınılmaz olarak Kuzey Suriye’de mücadele etmek gibi kısıtlı bir rol kalıyor. Avrupa Birliği’nin ise bu bahiste cılız insani tepkiden öte bir etkisi görünmüyor. Yani siyasi paylaşımda Halep tamamen Rusya-İran-Esad koalisyonuna terkedilmiş durumdadır.

Bu paylaşım kabul de görmüş olmalı ki ne Türkiye dahil dünya kamuoyunda duyarlılık gözleniyor ne de diplomatik olarak rutin kınama mesajlarının ötesine geçilebiliyor. BM Güvenlik Konseyi’ndeki Halep toplantısında ABD ve İngiliz delegasyonunun yapabildiği şey, Suriye temsilcisi konuşmaya başladığında salonu terketmek oldu.

***

Oysa şehirde öyle kuralsız bir vahşet yaşanıyor ki hastaneler bile kolaylıkla vuruluyor ve insani yardımların yerine ulaşması mevzubahis bile olamıyor. Sadece son bir haftada 500 civarında sivil hayatını kaybetti. Yine bir haftada 600’e yakın sivil yaralandı ve durumu kritik olanların bölgeden tahliyesine ve hastanelere ulaşmasına izin verilmiyor.

Şu anda tek umut paradoksal bir şekilde Rusya’nın sonuna kadar gitmeme ihtimalidir. Moskova bir yerde durup Halep’in parçalı kalması gibi bir siyaset izlemeye karar verirse ne ala... Ama yüksek ihtimal bu değil ve Rusya’nın şehrin tamamını muhaliflerden geri alıp Esad’a teslim etme gücü bulunuyor.

Nitekim son haftalarda yaşananlar bu gücün sahaya yansımasıdır. Karadan ilerleyen Esad güçleri ve İran destekli grupları bombardımanlarla destekleyen Rusya o kadar pervasız ki her adımı savaş suçu olan hamlelerini umursamadan genişletiyor. Bir yıldır bulunduğu Suriye’de daha önce kullanmadığı sığınakları delen yeni bir bombayı bile Halep’te deniyor. Sivillerin son sığınma noktaları da böylelikle güvenilir olmaktan çıkıyor.

Halep, Rusya-İran-Esad üçlüsüne kalmamalı. Bugüne kadar hayatını kaybeden 370 bini aşkın insan ve yerlerinden olan 8 milyona yakın göçmenin hatırası için kalmamalı… Olup bitenlere göz yumulursa uzun yıllar bitmeyecek yeni bir Gazze dramına da yol verilmiş olacaktır.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum