Hem Masa’ya hem de değişime liderlik yapacak bir aday

Altılı Masa’nın son toplantısından çıkan bildiri bazı sorulara cevap vermekle kalmıyor gergin siyasi ortamda çok gerekli olan soğukkanlılığı da taşıyor. Bir yönüyle Masa’nın geri dönüşsüzlüğünü iyice kesinleştiriyor, bir yönüyle de iktidarın siyasi hamlelerine karşı reaksiyon birliğini anlatıyor. Ekrem İmamoğlu davası, başörtüsü için anayasa değişikliği ve erken seçim hesaplarına karşı ortak tutum belirlemek kolay bir şey değildi; altı lider her konuda bunu sağlamış görünüyor. Altı ayrı parti, tek parti gibi davranabiliyor ve bu kaabiliyet sürekli gelişiyor. Aşırı titizlik ve metin disiplini kamuoyu nezdinde sıkıcı görünüyordu ama bu tarzda ısrar etmek Altılı Masa’ya siyasi karizma kazandırmış bulunuyor.

***

Nasıl son aylardaki sınırsız popülist hamleler iktidara seçim kazanma garantisi vaadetmiyorsa buraya kadar olanlar altı partiye de hala bu garantiyi vermiyor. Ama siyasi problemler karşısında ortak tavır belirleyebilmesi Masa’ya yönelik güveni artırıyor. Oradan gelen sese kulak verilmesini sağlıyor.
Sesin siyasi güce dönüşmesi de bu saatten sonra sadece adayın kim olacağı sorusuyla ilgilidir. Altılı Masa’nın bugüne kadar sabırla taşıdığı ve artık kurumsallaştırdığı birlikteliğini seçim başarısına taşımak için güçlü bir adaya ihtiyacı vardır. Güçlü aday, hem Masa’nın birikimini taşıyacak hem de siyasi kimliğiyle bunun üzerine sermaye koyabilecek aday demektir. Herkesin zihnini meşgul eden “Aday kim?” sorusunun cazibesi de esasen bu beklentiden kaynaklanıyor. İyi bir aday mevcut dengeleri alt üst edebilir veya tersi olabilir.

Bununla birlikte Altılı Masa’nın iktidarda olmayan bir avantajını da hesaba katmak gerekir. O da zadece Cumhurbaşkanı adayıyla değil yardımcılarla da sahneye çıkacak olmaları… Yani seçmenin önüne hem Erdoğan’ın yerine bir isim önererek hem de o ismin iç kabinesini ilan ederek çıkacaklar. Bir anlamda, Cumhur İttifakı’nın protokolsüz koalisyonuna karşı hedefleri ve kimin ne yapacağı belli olan bir model sunma imkanları olacak. İlaveten, Meclis’te çoğunluk elde ederlerse başkanlık sistemini değiştirip parlamenter sisteme geçiş vaatlerini de sandıkta oylatacaklar. Elbette, bütün bu paket, iktidara karşı farklı bir pozisyon içeriyor ama bir toplumun seçimden umduğu ana faydanın insanların hayatını olumlu istikamette değiştirecek liderlik olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bu umut, başkanlık isteminde de böyledir parlamenter sistemde de, Türkiye’de de böyledir Avrupa’da da…

Ülkenin meseleleri ve o meselelerden topluma yansıyan olumsuzluklar bellidir. Yüksek enflasyon/düşük gelir sarmalı başta olmak üzere hukuksuzluk, yolsuzluk, liyakatsizlik gibi, belirsiz dış politika gibi, yetersiz eğitim gibi bir dizi meselemiz var. Bunların üstesinden gelecek bir sihirbaz aramıyoruz ama problemlerin aşılabilmesi için ülkedeki zeka ve beceriye liderlik edecek güçlü bir lideri evet, arıyoruz. Altılı Masa’yı koordine etmek de güçlü liderlik ister, muhtemel her türlü krizi savuşturup fırsata çevirme becerisi de…
Dolayısıyla, Altılı Masa’nın bir dizi zorluğu aşmış olması adayın kim olacağı sorusunu da önemsizleştirmiş olmuyor. Masa’nın vaatlerini ve Türkiye’nin mevcut ve muhtemel ihtiyaçlarını kimin karşılayacağı sorusu, bugüne kadar başarıyla sürdürülen disiplinli ve titiz çalışmaya rağmen ağırlığını koruyor. Hem Masa’nın birikimine hem de değişime liderlik yapabilecek aday, aynı zamanda “kazanacak aday” demektir.

Adayın kimliğinin muhalefet enerjisi ve oyları üzerindeki çarpan etkisi asla küçümsenmemeli… O yüzden, iktidarın devlet gücü kullanarak yüklendiği seçimde ibreyi muhalefet lehine çevirmenin anahtarı hala adayın kim olacağı sorusuna kilitlenmiş bekliyor.

YORUMLAR (130)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
130 Yorum