İki seçim arasında hala programsız bir ekonomi

Zamlar yağıyor; vergi artışları sökün ediyor ve tasarruf hariç kamu gelirlerini artırıcı bütün düzenlemeler birer birer raftan iniyor. Yine de bu tablo bütün beklentilere uygun sayılır. Neredeyse kimse aksinin olacağına ihtimal vermiyordu.

Ekonominin kötü performans sergilediği geçen beş yılın ardından yapılan seçimlerde birbiriyle yarışan iki liderden en azından birinin gerçekçi olup topluma sıkıntı olup biteni anlatması gerekirken ikisinin kıyasıya, “Kim ne veriyorsa ben en daha fazlasını veririm” yarışına girmesinin kaçınılmaz sonuçlarını yaşıyoruz.

Bu kadar hesapsız vaadin iki mutlak sonucu olacaktı.

Birincisi oy tercihlerinde… Seçmen, basit fayda-maliyet analizinin tabiatı gereği “Madem ikisi de daha fazlasını verecek. O zaman hazır işbaşındakiyle devam edeyim” dedi.

İkincisi de ekonomide... “Görülmemiş” ücret artışları ve devamında “görülmemiş” ama bazı uzmanlara göre daha tamamı da “görülmemiş” zamlarla.

Muhalif ve muvafık herkesin umut olarak gördüğü Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek, artık sadece geçen beş yılın kötü mirasını değil, koltuğa oturduğu günden beri o mirasa yaptığı ilaveleri de yönetmek zorunda. Üstelik hem bir süre zamlara ihtiyacı var, hem de yerel seçim atmosferine girildiğinde bu kez “yeniden ücret artışı ve popülizm ve ardından yine zam” gibi bir sarmalın içine girme riskiyle karşı karşıya. Aslında, Şimşek’ten acil, kapsamlı ve inandırıcı bir program beklenirken, şimdi böyle bir işe kalkışıp kredisini tüketeceğine yerel seçimlere kadar eski tas eski hamam devam mı etse, diye düşünülür hale geldi. Çünkü, bugünlerde hangi programı yazarsan boşuna, hangi sözü söylesen boşuna görünüyor. Türkiye’nin heba edilen yıllar ve kötü kullanılan sınırlı kaynaklardan sonra bugün sıkılmış kemere ve acı ilaçlara ihtiyacı var ama seçime sıkı kemerle ve masa üzerine dizilmiş acı ilaçlarla gidilmesinin imkanı yok. O zaman, seçim ekonomisine takılıp delik deşik olacağı belli bir programa da gerek yok!

Ekonominin seçimden sonraki hali; yani, “Bol keseden maaş/bol keseden zam” modeli Şimşek’in kafasındaki ekonomi olmasa gerekir. Zira bunu yapmak için ekonomist olmaya da gerek yoktur. Bir kesime bol bol verirken, o kesim dahil her kesimden zamla, vergiyle para toplamak gerektiğini herkes bilir. Zorda kalan herkes “Sonrası Allah kerim” deyip böyle yapar. Önce maaşları artırır, sonra arkadan toplamaya başlar. Şimşek’in ekonomi bilgisi ve tecrübesinden şüphe olmadığı için bundan daha iyisini yapacağından da şüphe duyulamaz.

Ama mesele de büyük…

Türk ekonomisinin kriz hali bir yandan günü yaşamayı zorlaştırıp, ücret ve harcama dengesi kurulmasına mani olurken, öte yandan kaybolan yıllar ve kaçırılan fırsatlar nedeniyle ileriye yönelik maliyet üretiyor. Milli gelir ve kişi başı gelir artmıyor, üretim ve ihracat kapasitesi genişlemiyor ve en önemlisi de ülke dünya pazarında herhangi bir sektörde rekabetçi olamıyor. Evet hayat bir şekilde sürüyor ama Türkiye hak ettiği refaha ve kalıcı, garantili ve geleceğe dair umut taşıyacak bir düzene geçemiyor. Son yıllara damgasını vuran KGF ve KKM benzeri pansuman tedbirler ekonomideki gerçekle yüzleşmeyi geciktiriyor. Bugün de hala öyle…

Kur ve yüksek enflasyon sürekli dalgalanma yaratıyor. Her dalgalanma da orta sınıfı biraz daha eriterek, Türkiye’yi asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği fakir bir ülkeye dönüştürüyor. Sadece gençler değil, orta yaş grubundan iyi eğitimli ve meslek sahibi insanların geleceklerini Avrupa’da aramaları bile tek başına ekonomideki açmazı özetlemeye yetiyor. Gidebilen gidiyor, sahip olduğu meslek ve kabiliyetle gittiği yerde iyi bir gelir elde edebiliyor.

O yüzden iki seçim arasına sıkışmış olmanın getirdiği riski küçümsemeyelim. Kaybedecek bir günü olmayan ülkenin yapılması gerekenleri geciktirip bir koca yılı da daha kaybetme yoluna girmesi iyiye alamet değildir. 1 yılın daha heba olması bir dert, yerel seçimin ardından tekrar 14/28 Mayıs sonrasına benzeyen bol ücretli/bol zamlı sarmala girilme ihtimali başka derttir. Kabul edelim ki mevcut durumda bu hiç zayıf bir ihtimal değildir.

YORUMLAR (109)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
109 Yorum