Kılıçdaroğlu’nun araladığı kapı...

Neredeyse hergün konuştuğumuz, tartıştığımız konuların ve cümlelerin siyaset kaynaklı olması Türkiye’de siyaset yapıldığı gibi yanlış bir kanaate yol açmasın. Konuşuluyor ve ilgili ilgisiz her alana siyaset hükmediyor ama gerçekte siyaset yapılmıyor. Aksine, siyaset gerilemeye devam ediyor ve toplum nezdinde itibarını kaybediyor. Siyaset eliyle ve diliyle şekillenen birçok şey kalitesini yitiriyor. Siyasetsizlik siyasetin olağan haline dönüşmüş bulunuyor.

Bu çorak zeminde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme” başlığıyla açtığı yolun dikkat çekmesi boşuna değildir. Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve partisi için bir tür yol haritası sayılabilecek cesur ve gerekli çağrısı, uzun süredir siyasetsiz kalan siyaseti doğru yerden harekete geçirmiş bulunuyor. Yoğun bir şekilde tartışılması, eleştiri ve övgü alması da CHP Lideri’ne hamle üstünlüğü kazandırıyor.

Tabii ki mesele bir liderin rakiplerine karşı hamle üstünlüğü kazanıp kazanmaması değildir. Türkiye’nin gergin ve kızgın ruh haline iyi gelecek bir yaklaşımın ne kadar ve nasıl yol alabileceğine bakmak gerekir. Türkiye helalleşebilir mi? Temelde ikiye bölünmüş, bunun altında da sayısız gerilim alanı oluşturmuş bir toplum “yeter artık” diyerek el sıkışabilir mi? Empati kurabilir mi, stresini boşaltabilir mi?

Türkiye bunu mutlaka yapmalıdır ve CHP’siz helalleşme olamaz. CHP kararlı, dirençli ve sabırlı durursa; sadece merkezini değil tabanını da değişime zorlarsa pekala olabilir.

Kılıçdaroğlu öncelikle muhafazakar kesimle geçmişte CHP’nin de ısrarla taraf olduğu yanlış politikaları terk üzerinden ilişki kurmayı amaçlıyor. 28 Şubat’tan başörtüsü yasağına kadar bütün gerilim noktalarını terk edebilmesi bundandır. CHP artık o yasakların savunucusu olmaktan vazgeçiyor. Bir anlamda muhafazakar kesimin “kazanımlar” olarak tanımladığı mevcut duruma dair de ileriye dönük teminat veriyor. Bu değişimin hayırlı olmadığını kim söyleyebilir? Bunu söyleyenin, ilan edenin ve teminat verenin on yıllardır aksi bir pozisyonu tutan bir partinin lideri olmasından daha kıymetli ne olabilir? Helalleşmeyi başka kim söylese aynı tesiri yaratabilir? Netice alır veya alamaz ama bu hamle için olmazsa olmaz kişi CHP Genel Başkanı’dır. Dindar, muhafazakarları rencide eden yanlışlardan birer birer vazgeçişi duyurması değerli bir yürüyüştür. Helalleşme talebi de nihayet bir duyguyu oluşturmak ve itimat inşa etmek demektir. Kılıçdaroğlu bunu yapıyor. En önemlisi de bir karşılık beklemeden, “Ben bu adımı atıyorum, başkaları da şu adımı atsın” demeden, yola pazarlıksız koyulmasıdır. Sadece bu bile, seçim neticesi ne olursa olsun ülkenin kazanç hanesine yazılacak bir tavırdır. Zamanında ve doğru yerden bir kapı aralanmıştır.

27 Mayıs’ı, 28 Şubat’ı reddetmek, Kürt sorununu kabul etmek, dezavantajı kader haline gelmiş kesimleri kucaklamak, başörtüsü yasağında hata yapıldığını kabul etmek, iktidara gelecek olursa bakanlık dahil üst düzey görevlerde başörtülü isimlerle çalışmayı taahhüt etmek… Kim, hangi gerekçeyle bu zincire itiraz edebilir, olmasın, kalsın diyebilir? Kimliğine, fikrine bakmadan liyakat ve ehliyete sahip isimlerle birlikte çalışmak Türkiye’nin aradığı bir ortak hissiyat seviyesi, değilse nedir?

Bu değişime biraz hazırlıksız görünen AK Parti’nin ve aynı hazırlıksızlığı yansıtan Kemalist/laik kesimin seçim, sandık, oy, iktidar kaygısı ve kavgasından bağımsız olarak bu ortak duyguya el atması ve kolaylaştırıcı cevaplar üretmesi herkesin iyiliğine olacaktır. Türkiye’yi yoran, yıpratan ve raf ömrü tükenmiş olan gerilimden çıkabilmek sadece bir liderin değil, herkesin sorumluluğudur.

YORUMLAR (85)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
85 Yorum