Komplo teorilerinin başı sağolsun!

Sonu neredeyse bir felakete dönüşmek üzere olan Brexit kararı, İngiltere’nin anlı şanlı planlamacı, ustalıklı ve her senaryoyu ince ince düşünen imajının yerle bir olduğunu göstermiyorsa neyi gösteriyor?

Baksanıza şu dramatik Avrupa Birliği macerasına...

Bilindiği gibi İngiltere, Shengen vize sisteminin dıaşında ve ayrıca Euro düzeninden muaf ayrıcalıklı bir AB üyesiydi. Diğer üyelerin şikayet ettiği bu durumdan aksine İngilizler şikayetçi oldu ve bir referanduma giderek üyeliğe devam edip etmemeyi halka sordular. Sonradan daha iyi anlaşıldığı üzere tek taraflı ve epeyi bol komplo teorisi soslu bir kampanyayla “hayır” bloku kılpayı da olsa kazandı. Böylelikle bugüne kadar gelen belirsizlik ve kaos dönemi başladı. Referandum sabahı pişmanlık başladı ama iş işten geçmişti.

Sanılanın aksine Brüksel de bu karardan dolayı kedere gark olmadı ve Londra’ya lisan-ı hal ile “hemen terkedin gidin” dedi.

Sonra uzun bir tartışma dönemi ve art arda bakan istifalarının yaşandığı çaresizlik süreci başladı. Ne yapalım ne edelim derken Başbakan May, AB ile pazarlık yaptı ve önceki akşam Avam Kamarası’nda tarihi bir yenilgiyle reddedilen çıkış planına ulaştı. Özetleyecek olursak May, “Bizim için en iyi ayrılık senaryosu budur” dedi, kendi partisinden vekiller dahil bütün muhalefet de “Bu şartlarda ayrılmak aleyhimize” diyerek planı reddetti.

Karıştırmayalım… Avam Kamarası’ndaki red kararı Brexit’den geri dönüş değil, Brexit şartlarına itirazı içeriyor. Yani, İngiltere üç aşağı beş yukarı tıpkı üye olduğu dönemde sahip olduğu ayrıcalıkların üyelikten ayrıldıktan sonra da sürmesini istiyor. Ne var ki May’ın planı bunu karşılayamıyor. Zira, Avrupa Birliği “Ayrıcalıklı ilişkiyi rüyanızda görürsünüz” mealinde bir tavırda direniyor.

***

Şimdi, hükümet güven oylamasından hangi sonuç çıkarsa çıksın her durumda güveni kaybetmiş durumda. AB’nin 29 Mart’a kadar verdiği ayrılma süresi bitmek üzere. İngilizler yeni referandum ve anlaşmasız ayrılma seçenekleri arasında gidip gelmekte… Dahası, AB’den ayrılmanın yerine ikame edilecek destekleyici ekonomik unsurlar konusunda hiçbir fikirleri de bulunmuyor. Bir fikre ihtiyaçları var çünkü başlangıçta 40 milyar Sterlin boşanma bedeli, 10 yıl içinde de 100 milyar sterline kadar varacak bir maliyet hesaplanıyor…

Bakalım bu durumdan nasıl çıkacaklar veya daha ne kadar batacaklar!

Neticede, o meşhur “İngiliz aklı”nın en baştan “hayır”ın ne anlama geldiğini kavramadığı için bugünü planlamadığı; hayır çıktıktan sonra organize olup kendisini utandırmayacak bir plan hazırlayamadığı ve en nihayet oylamaya sunulan planın reddinden sonra da bir senaryoya sahip olmadığı anlaşıldı.

Bilhassa bizim gibi ülkeler dahil bize benzeyen toplumların hapsinde, dünyaya nizamat verdiği efsanesiyle yaptığı planların ustalıkla ve tıkır tıkır işlediği zannedilen İngiltere’nin kendi söküğünü dikemediğinin görülmesi Brexit oylamasının en hayırlı sonucu olmuştur. Bırakın dünyaya perde arkasından düzen vermeyi, kendisinin en önemli işinde bile herkesin gözü önünde battıkça batan bir ülkeden söz ediyoruz. Kraliçesiyle, parlamentosuyla, Downing Street 10 numarası, medyası, iş dünyası ve bütün istihbarat ve dahi derin devlet güçleriyle geldikleri nokta budur.

Komplo teorilerinin başı sağolsun… Dünyayı, siyaseti, toplumu, ekonomiyi, kültürü gerçeklere değil esrar perdelerine hamledenler dünyasına da geçmiş olsun. Meğer her ülkenin sadece gücü kadar etkisi varmış ve meğer işini adam gibi planlayıp sağlam yapmazsan hiçbir teori seni olduğundan büyük yapamazmış.

İngilizlerin bu saatten sonra ne yapacaklarından çok, sizce de kimseye laf söyletmeyen komplo teorisyenlerinin bundan sonra ne yapacakları daha çok merak konusu değil mi?

YORUMLAR (40)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
40 Yorum