Sadece içinden geçtiğimiz parantezden ibaret değiliz

Türkiye’nin 15 Temmuz’a kadar birikmiş büyük sorunları vardı. Birçoğu tek parti yıllarından kalan birçoğu da çağın değişimi karşısında eski vesayet kurumlarının kapsadığı alanın taşınamazlığıyla biriken sorunlardı. Kürt meselesinden üretken üniversite sistemine, ekonomide bürokrasinin gereksiz kontrol mekanizmalarından ortak vatandaşlık duygusuna kadar bir dizi problemimiz vardı. Birçoğu özellikle AK Partili iktidar yıllarında yatıştırılmış ve yaşanabilir seviyeye çekilmiş olsa da bu problemlerin çözümü için yeni bir toplumsal sözleşme; yani anayasa kaçınılmazdır. Bizatihi yeni ve sivil bir anayasa yazmak bile toplumun önünde aşılması gereken bir hedef olarak durmaktadır.

15 Temmuz bu sorunlara yenilerini ekledi. Darbe girişiminin başlı başına bir travma yaratmış olmasına ilaveten sistem üzerinde işaret ettiği, gösterdiği arızalar, eksiklikler de şimdi masanın üzerindedir.

ASKERİ VESAYETE İNDİRİLEN DARBE GEÇİŞTİRİLMEMELİ

Bu arada belirtelim… 15 Temmuz’dan itibaren özellikle askerin sistem üzerindeki ağırlığını azaltan adımların değerli olduğu ve her birinin bir anayasal güç taşıdığı gerçeğini atlamayalım. Darbe girişimi konuşmaları üzerinden gittiği için meselenin bu yönü derinlemesine değerlendirilemedi. TSK’nın personel yapısının revizyonundan kuvvet komutanlıklarının yetki ve sorumluluklarının sınırlandırılmasına kadar atılan adımlar sistem üzerindeki vesayetin geriletilmesine fayda sağlayacaktır.

Ne var ki Türkiye’nin tek meselesi de vesayetin tek hareket alanı da burası değildir.

GEÇMİŞİN TECRÜBESİ, GELECEĞİN İHTİYAÇLARI

Dolayısıyla yeni bir anayasa yapmak kadar o anayasanın birikmiş sorunları ve zamanın ruhuna tabi olarak doğabilecek problemleri göğüslemesi zaruridir.

Temel zaruret Türkiye’nin gelişmekte olan bir ekonomi ve büyümekte olan dinamik bir nüfusa sahip olmasına bağlıdır. Anayasasının da bu gerçeği ıskalamayan, ülkenin dünyayla bağını güçlendirmek istikametinde yazılması; Türkiye’nin güvenlik ve refah ihtiyacını gözetmesi gerekir. Anayasayı sadece kendimize yazmayacağız. Dünyaya da geldiğimiz seviyenin bir belgesi olarak sunacağız.

Sunacağız ki; sermaye, işbirliği, ittifak ve ortak hareket talep edeceğiz.

Elbette anayasa bütün sorunları çözecek ve bir gecede herkesi bütün dertlerden azad edecek bir metin değildir. Ancak çözüm bekleyen alanlarda ayak bağlarından kurtulmamızı sağlayabilir. Herkesi eşit vatandaşlık duygusuna ulaştırabilecek bir metin mümkün veya sokaktaki insanın mal, can ve fikir özgürlüğü emniyetinin şartsız bir şekilde ortak bir kararla teminat altına alınması mümkündür.

Öfkemiz, kızgınlıklarımız, gerilimimiz, stresimiz var ama unutmayalım; Türkiye sadece içinden geçtiğimiz sürecin parantezinden ibaret değildir. Geride kalan büyük bir tecrübe, ileride bekleyen büyük hedefler vardır. O tecrübeyi heba etmeden büyük hedeflere yenilikçi, özgürlükçü, demokrat , şeffaf ve hukuka dayalı bir sözleşmeyle gidebileceğimiz gerçeğini bir potada eritmek zorundayız.

Daha çok güvenlik ve daha yüksek refah ihtiyacının temelinde sadece bu gerçek vardır.

Bunda mutabıksak gündemdeki bütün hararetli konuları tartışmak, karara bağlamak, soru işaretlerini ortadan kaldırmak kolay olacaktır.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum