Tarihin yanlış tarafında duran İslam ülkeleri…
İsrail’in kuralsızlığını ve hukuksuzluğunu anlamak içini delile gerek yok ama düşünün bir yandan 44 ülkeden aktivistlerin oluşturduğu Global Sumud Filosu yola çıkarken Katar’ı vurabiliyor. Katar’ı… Aynı anda Hamas’la kendileri arasındaki müzakerelere ev sahipliği ve arabuluculuk yapan ülkeyi… ABD’nin müttefiki olan bir ülkeyi…
İran, Lübnan, Suriye, Yemen’den sonra Katar’ı vuran bir ülke. Bunu, Gazze’de can kayıpları 65 bine yaklaşırken ve artık hergün başta çocuklar olmak üzere insanlar açlıktan ölürken yapabilen bir devlet. Yani, modern zamanların en büyük katliamı eşliğinde en şımarık saldırganlığını yapabilen bir rejim.
Olup bitenler İsrail’in gücünü değil ABD’nin artık kontrolden çıkan desteğini gösteriyor. ABD olmasa İsrail değil oraya buraya saldırmak işgal ettiği Filistin topraklarında bile kendini savunamayacak bir ülkedir. ABD desteği var diye kural tanımaz bir saldırganlık yapabiliyor olması da İsrail’i daha güvenli veya itibarlı hale getirmiyor. Bugün en nefret edilen rejim ve Batı dahil dünya toplumlarının defterden sildiği bir ülke.
Yine de bu nefretin Gazze’yi ölümden kurtarmaya faydası yok. ABD ve özellikle ABD’nin Filistin’e düşmanlığı Netanyahu’dan az olmayan başkanı Trump desteği kesmedikçe Gazze için bir şey değişmeyecek.
Tek başına ABD’nin İsrail’e desteği küresel düzeni alt üst etmeye yetiyor. Herkesi diken üstünde tutuyor ve dahası bütün toplumları çaresiz bırakarak onların gururunu kırıyor. İşinize gelirse dünyası…
Dün İran hedefteydi ve “nasıl olsa orası İran” olduğu için herkes bir şekilde İsrail’in ABD destekli saldırısını zihninde anlamlandırmıştı. İsrail’in böyle doğal bir hakkı varmış gibi zaten bekleniyordu!... Bugün ise Katar vuruldu ve 7 Ekim’den beri başını dahi çevirip Gazze’yle bakmayan Körfez ülkeleri hedefe girdi.
An itibariyle sahipsiz ve hatta çaresiz olan artık sadece Gazze değil bütün bölgedir. ABD ile müttefik olanlarla olmayanlar arasındaki güvenlik riski iyiden iyiye azalmıştır. Şu ana kadar ABD ve ABD başkanı Trump üzerindeki gücünü Gazze lehine kullanmayan, kullanmaya gerek görmeyen; Trump’ı kınamak şöyle dursun onunla dostluk kurmak fırsatı kovalayan bütün ülkeler cevabını almıştır.
Körfez ülkeleri, Mısır, Türkiye ve hatta Ürdün; öte yandan Malezya ve Endonezya bir arada veya teker teker ABD yönetimine baskı uygulasaydı Gazze’de savaş dururdu. En azından bugün insanlar açlıktan ölmezdi. Hiçbiri Trump’la böyle bir gündem için oturmadı, konuşmadı. Sayılan ülkeler arasında ikili veya üçlü bir Gazze Dayanışma Grubu kurulmadı. Gazze halkı adına kimse diplomasi yapmadı. İslam ülkelerinde sivil toplum bile hareket geçmedi. Cılız birkaç gösteri dışında protesto mitingi dahi yapılmadı. Birçok Avrupa ülkesi, halklarının de tepkisiyle de olsa Filistin’i tanıma kararı alırken buralarda yaprak kımıldamadı. Ticaret ya doğrudan ya da dolaylı olarak devam etti ve hiçbir ülke İsrail’e karşı 7 Ekim öncesi pozisyonunu değiştirmedi.
Gazze halkı ile en yakından ilgilenmesi gereken ülkeler, bırakın sınavı verememeyi sınava bile girmediler.
Katar’ı vurmaya varan pervasızlık boşuna değil... Adım adım gelindi bu noktaya. Kimse bir şey yapmadı, yapmak istemedi. Pek yakında Gazze halkını topyekün sürgüne zorlayan operasyon başlayacak ve şimdiden kimin ne yapmayacağını tahmin edebiliyoruz. Çünkü, Gazze için sadece üzülmek bir politika değildir. Politika, diplomatik ve siyasi çaba ister, gerisi boştur. ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeleri tarihini yanlış tarafında durmakla suçlamıştık. Doğruydu ama aradan iki yıl geçtikten sonra görülüyor ki liste bir hayli eksik. Tarihin yanlış tarafında duran ülkeler sadece onlar değil
