Türkiye’nin sorunu PYD mi, Rusya/ABD mi?

Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerinden anlaşılan o ki Fırat Kalkanı Operasyonu daha ince bir hat izleyecek. ABD ve Rusya’nın kafa karışıklığı ve çıkar çatışması nedeniyle Rakka’ya giriş şu anda aktüel seçenek olmaktan çıkınca bizim için geriye Suriye’deki tek problem olan PYD’nin etkinliğini kırmak kalıyor. Hal böyle olunca da Münbiç’teki PYD varlığının Fırat’ın doğusuna çekilmesini sağlamak gerekiyor.

Münbiç şehri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ÖSO ile birlikte denetlediği bölgenin hemen altında ve Fırat Nehri’nin doğusunda bulunan geniş bir bölgenin adıdır. Yani Suriye sınırımızda PYD’nin kontrolü dışındaki 80 kilometrelik bölgenin güneyinde bulunuyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğu’nun dün yaptığı açıklamaya göre Türkiye YPG güçlerinin Münbiç’i ikiyi bölen karayolunun üstüne, yani kuzey bölgesine çıkmasına itiraz ediyor. Bakan, bu konuda Rusya’yla bir anlaşma yapıldığını da açıkladı.

Anlaşmanın bir sonucu mu bilinmez ama Erdoğan, Münbiç rotasını açıkladıktan hemen sonra PYD, bu şehirdeki güçlerini biraz daha içeriye çekip araya Esad birliklerinin girmesine yol verdi. Yani bir anlamda TSK ve ÖSO ile rejim güçlerinin karşı karşıya geleceği bir gelişme yaşandı. Bu hamlenin Rusya istemeden yapılabilmesi de tabiatı gereği mümkün değil. Böylelikle hem Türkiye’nin Münbiç operasyonu imkansız hale gelecek hem de görece PYD’ye yönelik reaksiyonu azaltılmış olacak.

***

Öyle mi acaba?

Fotoğrafı biraz daha büyütelim. Büyütünce de öyle olamayacağı görülecek.

Çünkü, Türkiye’nin Suriye dosyasında PYD gibi büyük bir sorunu var ama daha büyük sorunu Rusya ve ABD gibi görünüyor. İki süper güç birbiriyle yarışırcasına PYD’ye askeri ve diplomatik destek yarışına girişmiş bulunuyor. ABD’nin askeri yardım desteği artık bir sır değil. Rusya’nın ise hem askeri hem de politik desteği aşikardır. İki ülke ayrıca Suriye denkleminde PYD’siz çözüm düşünmediğini de gizlemiyor. Türkiye’ye biçtikleri rol ise IŞİD’le mücadeleden ibaret görünüyor. Nitekim, El Bab’ın bu örgütten temizlenmesinden sonra Ankara’dan gelen sayısız çağrıya rağmen ne Moskova ne Washington oralı bile olmadı. Bilakis Rusya PYD’nin Cenevre sürecine dahil edilmesin istedi, ABD de “PYD’nin Türkiye’ye karşı düşmanlığı yok” diyecek kadar rahat davranmaya devam etti.

Mesele sadece Münbiç de değil. Veya sadece Münbiç olsa mesele değil!

Bilindiği gibi batıda Afrin, doğuda Kobani kantonlarının da içinde bulunduğu 800 kilometrelik alan PYD denetimindedir. Ankara, bu geniş bölgenin sahipliğine ilişkin itirazlarını sürdürmektedir. Yani Türkiye, Suriye’de IŞİD’e karşı savaşırken PYD/YPG’ye karşı da diplomatik bir atak halindedir. Ancak daha bu bahis, yani asıl PYD dosyası açılmadan Münbiç’te durdurulmuş bulunuyoruz.

***

Bütün bu tablo bize ne gösteriyor?

Aslında sorunumuz Suriye’den daha derinlerdedir. ABD stratejik müttefikimiz ama bütün stratejilerimizin karşısında adımlar atıyor. Obama’ya pasif oluğu için kızıyorduk, Trump geldi ve daha ne yapacağına karar vermeden olmasını istemediğimiz her şey neredeyse statüko haline gelmek üzere…

Rusya ile inanılmaz yakınlaşmış durumdayız ama Putin de canımızı sıkan her şeyi umursamadan yapmaya devam ediyor.

İran’la yaşanan ve sesiz sedasız derinleşen gerilimi de bir kenara not edelim.

Hasılı… Türkiye’nin önemini ve gücünü anlatmanın yeni bir yolu bulunmalıdır. İlişki seviyesi PYD ve Suriye parantezinin üzerine çıkarılmalıdır. Şu anda sıkıştığımız parantez muhakkak ittifaklar ve ilişkilerle zenginleşmeli, genişlemelidir.

Bu da bizi yeniden “düşmanları azaltma, dostları artırma” prensibine mecbur kılmaktadır.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum