Yeni anayasa neden heyecan doğurmadı?

Bir kez daha değişmesi hatta tümden yenilenmesi iktidar tarafından gündeme getirilen 12 Eylül mahsulü anayasası şimdiye kadar 19 kez değiştirildi. Başkanlık Sistemi’nin getirildiği son değişiklikle hedefi ve fonksiyonları ortadan kaldırıldı. Adına hala, 12 Eylül Anayasası denilebilir ama gerçekte yerinde yeller esiyor. Sadece, 12 Eylül dünyasının temel hak ve özgürlükler ruhu değişmekle kalmadı, parlamenter sistem yönetimi çatısı tarih oldu.

Bugüne kadar yapılan bütün anayasa değişiklikleri hem sahici tartışmaya yol açmış hem de demokratikleşme yolunda heyecan yaratmıştı. Şimdi ise o heyecan da tartıma enerjisi de yok.

Yeniden anayasa bahsi açılabilir mi, evet. Anayasa hem içerik hem de metin tutarlılığı sağlamak için yeniden yazılabilir mi, evet. Kimsede eski iştah kalmadı ama içeriği büyük ölçüde değişen 12 Eylül Anayasası’nın adı da tarihe gömülebilir. Zararı yok, faydası var.

Gelin görün ki yakın tarihte hiç olmadığı kadar umutsuz, ilgisiz ve hedefsiz bir zeminde bulunuyoruz. Siyasal, toplumsal, kültürel ve derin fikir ayrılıklarıyla ilgili meselelerimiz bir anayasa mesaisi hedefinde buluşma duygusuna izin vermeyecek boyuta ulaştı. Siyasal tablonun da gösterdiği gibi; yarıya yarıya bölünerek kemikleşmiş bir kutuplaşma yaşıyoruz. Toplumun yarıya yakını yenilmiş, yarıdan biraz fazlası ise muzaffer haldeyken; üstelik bir seçimin dumanı üzerinde tüterken ve yenisi kapıdayken insanlar bir anayasa duygusuna ortak edilebilir mi?

14/28 Mayıs, sadece Erdoğan’a bir dönem daha iktidar vermedi, Başkanlık Sistemi tartışmalarını da fiilen bitirdi. Çünkü, başta ekonomi olmak üzere birçok sahada başarısız beş yıl geçiren Erdoğan, 28 Mayıs’ı, kariyerinin en başarılı günlerini aratmayan bir sonuçla -yüzde 52- tamamlamayı başardı. Bu durumda yeni anayasayla bırakın parlamenter sisteme dönmeyi, Cumhurbaşkanı’nın sınırsız yetkilerini dengelemeyi önermek bile zeminsiz kaldı. Böyle söyleyince kulağa iyi gelmiyor ama toplum Cumhurbaşkanı’na -ve bizzat Erdoğan’a- sahip olduğu yetkilerle, o yetkileri kullanma biçimiyle ve icraat karnesini öncelikli kriter saymadan onay verdi. Böyle bir yönetici istediğini sandıktaki tercihiyle tescilledi. Yetkileri ve yetki kullanım yöntemleri onaylanmış bir liderdir. Bu şartlarda, yeni anayasa için masaya oturulduğunda kim Erdoğan’dan yetkilerini azaltmasını isteyebilir ve Erdoğan bu bahsi açmadığında da kim ona haksız olduğunu söyleyebilir.

Sistem üzerinde değişikliğin siyasi dayanağı kalmayınca, sıfırdan yeni anayasa yazmanın anlamı da kalmıyor. Hal böyleyken iktidar, anayasanın rahatsız olduğu maddelerini elbette gündeme getirebilir. Belki bu heyecan yaratır!

İktidarın/Erdoğan’ın hangi maddelerden rahatsız olduğunu bilmiyoruz ama Anayasa’nın birçok yerinde hala temel hak ve özgürlükler için problem olan bölgeler vardır. Ne var ki Türkiye’nin iktidar ortağı partilerin teşvikiyle de son dönemde içine gerdiği aşırı milliyetçi rüzgar, beka temalı siyaset ve dünyayla açılan mesafenin doğurduğu içe kapanma hali, anayasanın problemli maddelerine hiç dokunmamanın daha hayırlı olacağını gösteriyor. Mevcut durumdan daha da geri gidebiliriz.

İktidar mevcut durumdan; yani, kendisine seçim kazandıran icraat ve dile mütenasip bir anayasa talebinden geri durmayacağına göre günün sonunda daha özgürlükçü bir anayasa sahip olacağımızı düşünmek iyimserlik olacaktır. Başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunun kapatılma tehdidi altında olduğu bir zeminde yaşadığımızı unutmayalım. Yargının aşırı siyasallaştığı bir dönemden geçtiğimizi de…

Yeni anayasa mesaisinden için önce bir yol temizliği gerekiyor. Türkiye’yi hukuk, yargı, şeffaflık, yolsuzluk, kara para gibi listelerin en kötü sıralarından kurtaracak hamleler şarttır. Toplumdaki kutuplaşmayı azaltacak samimi bir girişim mutlaka gereklidir. Burada saymakla bitmez; birçok alanda el atılmayı bekleyen zor işler vardır. Bütün bu kurumsal ve zihinsel problemler yokmuş gibi, mevcut durumu ideal kabul edip bunu taçlandırmak için de tek eksik yeni anayasaymış gibi davranmak gerçekçi değildir. Eksik hali bu yolla norm haline getirmek de problemleri derinleştirmekten başka netice doğurmaz. Yeni anayasa neden heyecan doğurmadı?

YORUMLAR (102)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
102 Yorum