Amerika’da seçim ve Türkiye

Son haftalarda ABD’de polis şiddeti karşıtı gösteriler sürüyor. Yer yer vandalizme varan, heykel yıkma, bina camları kırma gibi haller alsa da oldukça haklı tepkiler bunlar. Gerek ülkemiz gerekse Dünya basınında yer bulmaya devam ediyor.

Ancak bir gelişme var ki hem bu gösteriler hem de pandemi gündeminin arasında kaybolmuşa benziyor. O da Kasım ayında ABD’de yapılacak olan başkanlık seçimleri. Her zaman olduğu gibi sadece ABD halkını değil tüm Dünya’yı ve dolayısı ile Türkiye’yi de ilgilendiren bir seçim bu.

Seçim yarışı mevcut Başkan Donald Trump ile Demokratların adayı Joe Biden arasında geçiyor. Bu iki adaydan şu an için anketlerde önde giden Joe Biden. Tabii ki anketlere ne kadar güvenebiliriz, dört ay içerisinde rakamlar ne kadar değişir bilemeyiz. Ancak Joe Biden’ın kazanacağını varsayarsak Türkiye açısından ufukta zor günler var diyebiliriz.

ABD-Türkiye ilişkileri, özellikle Ekim 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı ve ardından S-400 krizi ile birlikte son derece gergin bir dönemde. O kadar ki ABD Kongresi’nde Türkiye’ye yaptırım uygulanması bile teklif edildi. Ancak bu teklifin kanunlaşmasını Başkan Trump engelledi.

Aynı şekilde Kuzey Irak, Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesi hatta son dönemlerde Libya gibi konularda da ABD, Türkiye’nin politikalarına -şu an için- daha yakın. Ancak mesele o ki, bu yakınlık ABD devlet aygıtının ve bürokrasisinin kararları ile belirlenmiş, kurumsal bir yakınlık değil. Tamamen Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişisel dostluğuna dayanıyor.

İşte Biden’ın seçilmesi ihtimali bu noktada Türkiye için sorun olacağa benziyor. Çünkü Biden, yaklaşık kırk yıllık siyasi kariyerinde son derece Türkiye karşıtı bir çizgi izledi. Irak’ın bölünmesini, Kürt devletini savundu. Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesine karşı çıktı. Ermeni tasarılarını hep destekledi. Türkiye ve Yunanistan arasında yediye-on yardım oranını tesis eden de yine Biden’dı.

Başkan olursa bu Türkiye karşıtı politikaları devam ettirme ihtimali var. Bunlara ek olarak ABD dış işleri ve savunma bakanlığı Pentagon’un da son yıllarda Türkiye’ye mesafeli olduğunu biliyoruz. Bütün bunlar bir araya gelince ülkemizi zor günler bekliyor olabilir.

Hatırlarsınız, geçtiğimiz Ekim ayında Barış Pınarı Harekâtı başladığında ve ABD’den yaptırım sesleri gelince Türkiye’de borsa çökmüş, ekonomide bir belirsizlik baş göstermişti. Aynı durum Halkbank davası için de geçerli.

Olası bir yaptırıma sadece ABD ile Türkiye arasında bir sorun olarak bakmak yanlış olacaktır. Zira ABD’nin yaptırım uyguladığı bir ülke olmak, Türkiye’nin üçüncü ülkelerle olan ticari ilişkilerini de olumsuz etkiler. ABD’nin deyim yerinde ise aforoz ettiği bir ülkeye diğer ülkeler mesafeli durur.

Geçtiğimiz günlerde ABD’de yayınlanan bir kitapta Başkan Trump’ın Dünya’da en çok görüştüğü liderin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu yazıldı. O kadar ki Başkan Trump, çok sevdiği golf oyununu oynarken bile telefon geldiğinde oyunu bırakıp Erdoğan ile görüşmüş.

Zaten Başkan Trump’ın Türkiye’de de yatırımları var. Kendisi, eşi, damadı birçok defa Türkiye’ye geldiler. Bu anlamda Trump ülkemize yakın bir insan. Görevi bırakırsa iki ülkenin ilişkilerinin nasıl bir hal alacağı ise meçhul.

Seçimler, Kasım ayında yapılacak. O zamana kadar hem ABD’de hem de Dünya’da bir çok gelişmeler olacaktır. Özellikle pandeminin nasıl bir rota izleyeceği ve bunun sosyo-ekonomik etkileri şu an için belirsiz. Dolayısıyla neticeyi bugünden kestirmek zor.

Ancak olası bir Biden zaferi ve ardından Biden’ın eski Türkiye karşıtı politikalarına devam etmesi, ülkemizi hem ekonomik hem de siyasi olarak olumsuz etkileyecektir.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum