Sandığı kırmayalım

Sovyet diktatörü Stalin bir konuşmasında “seçimlerde önemli olan oy verenler değil, oy sayanlardır” demişti. Ağzına sağlık, hazret bu sözü ile kendi ülkesinin ve liderlik ettiği eski doğu bloğu ülkelerinin sözde hür seçimlerinin gerçek yüzünü çok güzel açıklamıştı. Gerçekten hem eski doğu bloğu ülkelerinde mesela Doğu Almanya’da ya da bugün Kuzey Kore’de, hem de Saddam ve benzeri diktatörlerin ülkelerinde ne hikmetse seçimlerde iktidardaki parti ya da başkan oyların neredeyse %100’ne yakınını alır, otuz yıl, kırk yıl iktidarda kalırdı. Sonra tarih gösterdi ki bu tarz rejimler eninde sonunda yıkılıyor ve onların bu oy hırsızı liderleri de genelde hasta yataklarında huzur içinde ölmüyorlar. Hatta Doğu Almanya yıkıldıktan sonra güya seçimle başa gelmiş olan ama aslında Moskova’nın tayin ettiği kukla Erich Honecker, birleşik Almanya’nın mahkemelerince seçime hile karıştırmaktan yargılanmış, ceza almıştı.

Başka ülkeleri eleştiriyoruz ama maalesef ülkemizin de geçmişinde böyle kara lekeler yok değil. Üçüncü çok partili hayat denememiz olan 1946 seçimlerinde benzer rezillikler ülkemizde de yaşanmış ve açık oy – gizli tasnif gibi eşi benzeri görülmemiş bir sahtekârlıkla seçimlere gölge düşürülmüştü.

Bu olay tarihimizin kara bir lekesi olarak geçmişte kaldı diye düşünürken maalesef son birkaç seçimdir, sandık güvenliği konusu yeniden sorun olmaya başladı. Hiç kuşkusuz mahkeme kararı olmadıkça kimseyi suçlayamayız ki bu yazının amacı da bu değil. Vatandaşlar olarak hangi siyasi partinin destekçisi olursak olalım, oyumuza sahip çıkmalı ve sandık güvenliğini tehlikeye düşürecek her türlü girişime karşı durmalıyız. Türkiye’miz Dünya’daki birçok ülkeden önce hür seçimler yapmaya başlamış, kadınlara oy hakkı vermiş olan bir ülkedir. 1950’den bu yana da hür seçimleri ufak tefek tatsızlıklar olsa da sürekli olarak uygulamış ve bugüne kadar getirmiştir. Ülkemizi adeta bir Kuzey Kore, bir Mısır konumuna düşürecek, seçim yapmaktan aciz bir üçüncü dünya ülkesi olarak gösterecek her harekete engel olmak boynumuzun borcudur. Ne insanlarımız ne de ülkemiz böyle bir lekeyi hak etmez.

Sevindirici olan bu bilincin giderek artması ve “Oy ve Ötesi” ve benzerleri gibi birçok gönüllü seçim gözlemcisi sivil toplum kuruluşunun giderek daha fazla gönüllü bulmasıdır. Sandık güvenliğine olan hassasiyetin artması bu açıdan çok sevindiricidir. Aslında her birimiz çoğumuzun sahip olduğu akıllı telefonlar sayesinde oy kullandığımız ve hatta başka sandıkların da seçim sonuç tutanaklarının resmini çekebilir ve bunu YSK’ın sitesinde ilan edilen sonuçlarla karşılaştırabiliriz. Ayrıca hatırlamakta fayda var ki oy sayımı halka açıktır ve sandıklar açıldıktan sonra istediğimiz seçim mahalline giderek sayıma tanıklık edebiliriz. Bu engellemeye hiçbir sandık görevlisinin hakkı yoktur.
Seçim güvenliği bir ülkenin demokrasisinin namusudur. Sandığın güvenirliğini, inandırıcılığını, hakemliğini kırmak, ülkemizin huzurunu, iç barışını ve hatta geleceğini kırmak olacaktır. Sandığı kırmayalım, yoksa ülkemiz, insanlarımız, hepimiz parçalanır yerlere saçılırız.

Unutmamalı ki cumhuriyetimiz, demokrasimiz yıkılırsa onun enkazı altında hepimiz kalacağız.

Twitter:@M_Morgil

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.