İttifak büyüyor mu?

Perşembe akşamı Ankara’da sürpriz bir muhalefet buluşması yaşandı. Özellikle son iki yıldır hemen hemen tüm muhalefet partileri birbirlerini ziyaret ederek karşılıklı görüş alışverişinde bulunmayı bir rutin haline getirmişti.

İkili gerçekleşen bu ziyaretler hem muhalefetin ortak bir dile yaklaşmasına yardımcı oldu hem de iktidarın muhalefeti dar bir alana hapsetmeye dönük stratejisine karşı alan açıcı bir fonksiyon icra etti.

Özellikle seçim takvimi yaklaştıkça doğal olarak Millet İttifakı’nın genişlemesi ya da üçüncü bir ittifak kurulması yönünde beklentiler artınca görüşmelerin içeriği de değişmeye başladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ilk kez üçlü bir masa etrafında fotoğraf vermesini bu çerçevede değerlendirmek gerek. Burada süreci ilk başlatanın son dönemde iki liderle tekli görüşmelere hız veren Davutoğlu’nun olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla perşembe akşamı konuşulanların ilk kez orada gündeme gelmediğini düşünebiliriz.

Elbette üç lider bir araya geldiğinde memleketin her konusu hakkında fikir alışverişi yapılmıştır ama bu toplantının odağının millet ittifakının büyümesi ya da farklı ittifak kombinasyonları olduğunu tahmin etmek için içerde olmaya gerek yok.

Öncelikle kamuoyunda uzun süredir tartışılan bu senaryoların artık somut olarak liderlerin gündemine gelmesi olumlu bir gelişme. Muhalefet açısından bugüne kadar takip edilen yolun kendi lehine bir trend oluşturduğu açık. Millet İttifakı, Cumhur İttifakı ile kafa kafaya bir yere geldi. Ama 20 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ekonomik önlemlerin kur üzerindeki etkisi ve sonrasında TEAM araştırmanın açıkladığı rakamlar muhalefet için sonucun çantada keklik olmadığını ortaya koyuyor.

CHP, özellikle Kılıçdaroğlu’nun aktif lider iletişimi ve “helalleşme” gibi çıkışları ile tabanını genişletmeye çalışıyor ama iktidarın en ciddi alternatifi olmasına rağmen oylarını birkaç puandan fazla artıramadı.

İYİ Parti 2021 başı itibariyle önemli bir çıkış yakaladı. 2018 seçimlerine göre oylarını yüzde 50 artırdı. Yüzde 10’dan 15 bandına yükseldi ama bu yükseliş de bir yerde durdu. ‘Ömer’in Yolu’ gibi muhafazakâr sağa açılma çabaları istenen sonucu üretemedi.

Gelecek Partisi ise özellikle en başta DEVA ile ayrı çıkmanın getirdiği etki ve Erdoğan’ın AK Parti tabanını konsolide etmeyi başarması ile beklediği ölçüde büyüyemedi.

Muhalefetten beklenti temelde iki başlıkta özetleniyor. Bir araya gelip güçlü bir varlık ortaya koymak ve özellikle muhafazakâr sağ seçmeni ikna edecek şekilde ülkeyi ‘rövanşizme sapmadan yönetebilirler’ algısını oluşturmak.

Gelinen noktada sadece muhtemel bir iktidar değişikliğinde değil, bu gerçekleştiğinde oluşacak iktidarın Türkiye’yi uzun vadeli yönetmesinde de en önemli dinamiklerden biri sağ – muhafazakâr seçmenin ikna edilmesi olacak.

2002 seçimleri aslında buna dair bir fikir veriyor. Sol bir partinin en büyük ortak olarak iki sağ parti ile oluşturduğu koalisyon ağır bir hezimet yaşadı ve yerine yine sağda duran AK Parti ciddi bir başarı ile iktidar geldi. Seçmen yaşadığı büyük ekonomik travmaya rağmen daha önce merkezi iktidarda denemediği, daha doğrusu Refah özelinde denediği ama başarılı olamayan bir partinin devamını, CHP’ye tercih etti.

Bugün de CHP tek başına hareket etmek istese, yanına en azından İYİ Parti’yi almasa fotoğraf ne kadar farklı olabilir bilmiyorum. Ya da tersten okuyalım. Bugün muhalefetin en büyük partisi merkez sağda yer alsa iktidardan muhalefete oy geçişkenliği bu kadar sınırlı bir banda hapsolur muydu?

2022’nin CHP’si, Baykal’ın CHP’si değil. Kemal Kılıçdaroğlu ciddi bir değişimin sözcüsü. Bu trendin CHP’nin ilerdeki oy oranlarına ve tabanına yansıması da büyük ihtimal. Ancak an itibariyle Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çağrısının içinin dolması gerekiyor. Bu çağrının siyasallaşması da Gelecek, DEVA ve Saadet gibi aktörlerle ortak bir paydada buluşulmasından geçiyor.

İttifak yapısında ve görünümünde hiçbir değişiklik yapmadan sadece ‘dışardakiler gelsin katılsın’ demek CHP ve İYİ Parti teşkilatını tatmin edebilir ama istenen sonucu doğuramayabilir.

Son tahlilde CHP de İYİ Parti de Millet İttifakı’nın ana aktörleri ve birlikte AK Parti-MHP koalisyonu ile eşit oy tabanına ulaştıkları için oyun kurucu rolleri daha fazla. Ancak muhalefet taban genişletecekse ‘ben durduğum yeri değiştirmeyeyim herkes buraya gelsin’ yaklaşımı buna hizmet etmeyebilir. Ayrıca söylem ve vizyonda asgari ortaklaşma ittifaka girmesi muhtemel aktörler için de gerekli.

Kırmızı çizgi hassasiyeti herkes için genişlemeyi zorlaştırır. Burada eğer taraflar birlikte hareket etmek istiyorlarsa ki ilk görünen o, bu işbirliği ‘nasıl olmaz’a değil ‘nasıl olur’a kafa yormaları gerek. Karşılıklı esneklik göstermek sadece yola çıkarken değil, sonrasında da kaybedilmemesi gereken bir özellik.

Süreç zor. İkili bir ittifak bile kolay ilerlemiyor. Üçlü hatta olabilirse dörtlü, beşli bir ittifak daha da zor olacaktır. Türkiye’de muhalefette iken başlayan böyle bir koalisyon kültürü belki ilk kez bu zeminde denenecek. Hem beklentileri yüksek tutmamak ve liderlere zaman tanımak gerek hem de muhalefetin bir araya gelmeyi deneyip başaramamış olmasının seçmene vereceği işaretin maliyetini de yabana atmamak şart.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum