Muhalefet Cumhurbaşkanlığı adaylığını yönetebilecek mi?

Seçimler 2023 Haziran’ında gerçekleşecekse önümüzde neredeyse bir yıl kaldı. Resmi seçim takvimi en geç Mayıs 2023 başında start alacak. Bu durumda birçok kararın o zamana kadar alınmış olması gerekiyor.

İktidar seçim kanunu değişikliği ile meclisteki dağılımı kendi işine yarayacak şekilde etkileme amacında. Yeni düzenlemeyi küçüksemek, yok saymak da doğru değil iktidarın mühendislik çabalarının toplumun iradesine tümüyle ket vuracağını düşünmek de.

Biraz eski alışkanlıkların etkisi ile meclis dağılımını çok önemsiyoruz. Önemsiz değil ama hala asıl mesele cumhurbaşkanlığı seçimi. Hele bir de mecliste sistem değişikliğini getirecek referandumun önünü açacak çoğunluk olmazsa mevcut sistem bizim kaderimiz olacak.

Dolayısıyla muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayının kimliği daha da önem kazanıyor. Seçimlere yaklaşık bir sene kalmışken tartışmanın buraya yoğunlaşması hem normal hem de muhalefetin yumuşak karnını ortaya koyuyor.

Bir yanda aday olmak isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, diğer yanda kamuoyu yoklamalarında ismi öne çıkan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir yanda da sürekli kendi adaylığı üzerine kulis yapanlar, ekranlarda aday olarak kendini tarif edenler.

Muhalefet liderlerinin hemen hemen tüm yayınlarında konu cumhurbaşkanlığı adaylığına geliyor, onlar da kimi isteyerek kimi istemeyerek bir cevap veriyor. Sonra da kamuoyunun asıl merak ettiği konu, başlığa çekildiğinde de en çok tıklanan mesele bu olunca haliyle bu cevap tartışılıyor.

Aday kim olur, son dakikada ibre kimi gösterir bunu şimdiden kestirmek kolay değil ama görünen köy de kılavuz istemez. Muhalefet cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasını bütüncül bir strateji içerisinde yürütemiyor.

Sadece son birkaç günde üst üste yine bu konu gündemde. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, tv100’de Kılıçdaroğlu’nun “liderler aday gösterirse onur duyarım” açıklamasına “Herkesin aday gösterdiği bir insan reddedilir mi?” sözleri ile hem hayır demiyor hem de doğrudan Kılıçdaroğlu’na destek çıkmıyor. Bu durumda tersini yapması da zaten zor ama Akşener’in asıl kritik vurgusu belediye başkanlarının adaylığına yönelik.

Akşener Yavaş ve İmamoğlu’nun adaylığına ilişkin “Her iki arkadaşımızın da popülaritesine büyük saygı duyuyorum. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın söylediğiniz sistem içerisinde adaylığına dair ‘Hayır olmaz’ diye bir durumunuz yok. Sayın Kılıçdaroğlu, o 6’lı masadaki genel başkanın inisiyatifine bağladı işi. Dolayısıyla o masadan çıkacak olana hepimiz uyacağız.” diyerek aynı anda birçok mesaj veriyor.

Bir yanda belediye başkanlarının aday olmasını istemeyen Kılıçdaroğlu ile ayrışıyor, diğer yanda bu konuda bir ışık bekleyen başkanları kolluyor diğer yanda da altı liderin kararı diyerek masanın diğer ortaklarını gözetiyor.

Biraz gecikmiş olsa da Ekrem İmamoğlu Fox Tv’de ‘benim adayım da genel başkanım” diyerek aslında son dönemde kendisi için en kritik çıkışlardan birini yaptı. İlk bakışta bu açıklama Kılıçdaroğlu’nu güçlendirdi gibi dursa da işin varacağı yer tam tersi olabilir.

Tam bu sırada hem gündem olmak hem Yavaş’ın adaylığını rehin almak hem de İYİ Parti ile cumhurbaşkanlığı üzerinden hesaplaşmak isteyen Ümit Özdağ, Yavaş’ı desteklediklerini söyledi.

Burada kimin neyi niçin dediğini sayfalarca değerlendirebiliriz. Ama burada muhalefet cumhurbaşkanlığı tartışmaları arasında hem zaman hem zemin kaybediyor. Toplumda adayın yarın açıklanmasına ilişkin bir beklenti yok. Aksine sokağın derdi kendine yetiyor. Muhalefetten beklenen de bu derde derman olacak bir yaklaşım geliştirmesi.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasını bir takvime bağlayarak ötelemek, o zamana kadar da toplumdaki beklentilere dönük siyaset üretmek görünen en makul adımlar arasında.

Muhalefetin karşısında iktidar ise yanlış politikalar konusunda bile kararlı ve net bir fotoğraf veriyor. Bu netlik Türkiye’nin hayrına mı tartışılır ama seçmende en azından kendi kitlesini tahkim ettiği bir vakıa.

Görünen o ki, önümüzdeki bir yıl Türkiye’yi ülke gerçekleri, iktidarın güç kullanımı, kişisel beklentiler ve uluslararası dinamikler arasında savrulan bir dönem bekliyor.

YORUMLAR (27)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
27 Yorum