Muhalefette iki ayrı psikoloji

Altılı Masa’dan Millet İttifakı’na evrilen muhalefet koalisyonunda iki zıt dinamik sanki hiçbir şey yokmuş gibi birbirinden bağımsız ilerlemeye devam ediyor.

Bir yanda işleyen seçim takvimi ve İttifakın pazartesi Ankara’da açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni (OPMM) gibi çalışmalar var. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş önerisi, Temel İlkeler ve Hedefler, OPMM, adayla birlikte açıklanacak Geçiş Süreci Yol Haritası ve daha önce kurulan komisyonlara bakınca her şey süt liman.

Hatta beklenenden daha iyi işleyen, stres testlerinden başarıyla geçen, liderler ya da elitler arası ihtilafların hedefinden saptıramadığı bir ittifak duruyor.

Sonuçta Türk siyasi hayatında en fazla parlamentoda, meclis komisyonlarında, bir de resmî törenlerde yan yana gelmiş siyasal çizgiler ortak bir siyaset tasavvuru konusunda harıl harıl çalışıyor.

Diğer tarafta ise neredeyse Altılı Masa hiç kurulmamış, İttifak ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemek için en azından ilke kararı almamış gibi bir adaylık tartışması yürüyor. Yanlış anlaşılmasın aday açıklamanın bu kadar ötelenmesi mutabakata varılamadığından elbette, masa yok sayıldığından değil.

OPMM her farklı siyasi görüşün kendi önceliklerinden belli ölçülerde feragat ettiği, üzerinde uzlaşılan maddelerin öne çıkarıldığı bir anlayışı yansıtıyor. Adı üzerinde mutabakat metni. Bu da karşılıklı anlayış, empati, gerektiğinde geri adım atabilmekle mümkün olan bir şey.

Peki aday belirleme sürecinde de benzer bir süreç işliyor mu? Yani herkesin içine sinen ve rahatlıkla savunabileceği ve sonunda da seçimin kazanılacağından emin olunan bir isim arayışı mı var yoksa tek taraflı bir ısrar ve bu ısrar karşısında çıkış yolu bulunup bulunamayacağı gerilimi mi?

Pazartesi günü Ankara’da Congresium’daki toplantının kulisindeki konuşmalar bu gerilimi yansıtıyordu.
Bir yanda seçim sonuçları konusunda tereddütlü yorumları bile manipülasyon ve gündem oluşturma çabası olarak gören, adaylık tartışmasının uzamasını kişisel ikbal beklentileri ile açıklayan bir özgüven vardı.

Diğer tarafta ise seçimleri kazanamamanın hem Türkiye hem de İttifak üyeleri için oluşturacağı siyasi maliyetin çok da yabana atılamayacağının altını çizen, İYİ Parti’nin ev sahipliğindeki toplantının havası üzerinden tünelin ucunda görünen ışığın ne olduğundan emin olmayan bir tereddüt hali koridorlarda dolaşıyordu.

OPMM maddeleri içinde olumlu unsurlar hiç şüphesiz eksiklerin çok daha ötesinde. Sonuçta 6 partinin hassasiyetleri dikkate alınmış. Bu metin tümüyle uygulansa ki pratik buna ne kadar izin verir ayrı mesele, Türkiye yapısal bir dönüşüm için gerekli enerjiyi toparlayabilir.

Cumhurbaşkanlığını sarayını halka açmak, tüm Cumhurbaşkanlığı uçaklarını satıp yangın söndürme uçağı almak gibi popülist söylemler zaten oy verecek kitleyi heyecanlandırabilir ve aslında siyaset de biraz bu. Ama Türkiye’yi yeniden inşa etmek ile eskiden intikam almak arasındaki dengeyi bulmak muhalefetin zor eşiklerinden biri olacak gibi duruyor.

Millet İttifakı’nın 28 Şubat, 28 Kasım 2022 ve 30 Ocak 2023’teki üç toplantısına bir bütün olarak bakıldığında en yüksek heyecan ve birlikte hareket etme coşkusu ilk toplantıda idi.

Hafta başındaki program diğerlerine göre çok daha geniş katılımlı ama ortak hedefe birlikte yürüme heyecanının daha az hissedildiği programdı. İlk toplantıdaki 700 kişinin elektriği son toplantıdaki 3000 kişinin ürettiği sinerjiden daha yüksekti denebilir.

Bu enerji düşüklüğünde yeni Türkiye’yi anlatacak daha genç, kitleyi heyecanlandıracak aktörler ve konuşmaların süresi başta olmak üzere farklı bir sunum tarzı ile sahnenin kurgulanmaması da rol oynamış olabilir. Ama masanın havası doğal olarak kitleye de yansıyor.

Madde madde OPMM ele alınabilir ama bunun gerçekleşmesi için gereken, kazanacak bir aday üzerinde uzlaşmak. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçebilmek, OPMM’nin uygulanması, Geçiş Süreci Yol Haritasının hayata geçmesi, seçime kadar yan yana konulacak hepsi bir emeğin sonucu olan sıfırların başına ‘bir’ rakamının gelip gelemeyeceğine bağlı.

Keşke Türkiye’nin sorunları Yeşilçam replikleri ile çözülebilecek kadar kolay, kimlik siyasetinin belirleyici olduğu 87 milyonluk bir siyaset hafızası sloganlarla şekillenecek kadar değişime açık olsa idi.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum