Türkiye çivi iktidar çekiç

Hayatın normal akışında yaşanacakların neden olacağı dalgalanmaların tsunamiye dönüşmesini engellemek, krizleri daha öngörülebilir bir çerçevede tutmak için geçici de olsa kanuni düzenlemeler yapmak bir yere kadar anlaşılabilir. Ama bugün itibariyle Türkiye’de hükümet etmenin temel dinamiği büyük oranda kolluk güçleri marifetiyle ya da gece yarısı yayınlanan İçişleri Bakanlığı genelgeleriyle yasaklar koymak haline geldi. 

Hayatla, toplumla kavga etmeye kadar vardı iş.  

Ne geçmişte yaşananlar ne de şimdi yanlış politikalar sonucunda döviz, faiz ve işsizlikte geldiğimiz durum ne yazık ki ders almaya yetmedi. Artık sorun olarak görülen her gelişme talimat, yasak, düzenleme, tebliğ ile aşılmaya çalışılıyor.  

Sorunu çözmek için temelde yatan sebeplere inme yaklaşımı toptan kayboldu.  

Aslında son aylarda salgının kontrolden çıkmasıyla iyice görünür hale gelen ‘asayiş-güvenlik-talimat-otorite’ çıkmazının onlarca örneğini daha önce de yaşadık. 

Bir vakıf mesela, iktidarın istediği forma girmeyince, başka bir siyasi çıkışla da özdeşleşince vakfın kurduğu üniversite tek imzalık kararlarla kapatıldı. Binlerce öğrenci, hocası ortada kaldı.  

Kürtler 2019 yerel seçimlerde iktidar partisine oy vermeyince belediye başkanları görevden alındı, hapse atıldı. Sandık da seçmen de polis gücüyle terbiye edildi. 

İktidarın istediği çizgiye uygun yayın yapmayacağı anlaşılan yayın organları hukuken engellenemeyince fiîli yasaklar devreye girdi. Uygun görülmeyen kanalların kurulmasına müsaade edilmedi. Lisans verilmeyince, RTÜK’ten ilgili onaylar çıkmayınca da yasal engele ihtiyaç kalmadı.  

Tüm dünyayı kasıp kavuran bir salgının Türkiye’yi de etkilemesi elbette normal. Ancak iktidar ittifakı kamuoyunda yükselen ‘devlet neden var?’ sorusuna yanıt veremeyince ve salgın süreci yönetilemeyince çare yine ‘olumsuz sonuçları’ yasaklamakta arandı.  

Örneğin neredeyse bir yıldır işçi çıkarmak yasak. Halbuki şirketlere gerekli yardım yapılsa, çalışan işçi başına onun işsizlik ödeneğinden çalmadan anlamlı katkıda bulunulsa, ekonomi kendi mantığı ile doğru yönetilse buna gerek kalmayacak. Ama sorunu çözmeye, yönetmeye tâkât yoksa en kısa çözüm yasaklamak. İşsizlik rakamları yasak talimatına rağmen artıyor o ayrı. 

Polisle toplumu karşı karşıya getirdiyseniz, kolluk güçlerinin bir kısmı da sizin nobran bacak kıran, kafa koparan, had bildiren yaklaşımınızdan gaza gelip kendini partinin polisi, vatandaşı da tekme tokat adam edilmesi gerekenler olarak görürse bu sefer hoşunuza gitmeyen olayların görüntüsünün alınmasını yasaklarsınız olur biter. Sorun oluşturan düzenlemeleri ya da tavrı düzeltmek değil mesele.  

Milyonlarca kamera ile tüm vatandaşların kayıt altına alınması yasal, kamu adına hukuk çerçevesinde kamu görevi yapması gereken kolluk güçlerinin kanunu uygulaması özel hayat. 

Bir yanda sizin kendi koyduğunuz kısıtlamalara cenazelerde, kongrelerde kavm-i necip olarak uymamanız normal, sizin uymadığınız, içinde de onlarca çelişki olan kanunları sıradan vatandaşa uygulayan güvenlik görevlilerine vatandaşın tepki göstermesi yasak. Turistlere parayla pasaport satılsın, neredeyse diplomatik dokunulmazlık getirilsin, ama turist yanda yüzerken çelişkili yasakları uygulayan jandarmaya da insanlar tepki gösterilmesin isteniyor! 

Tüm bunlarla kalsa iyi. İktidar her geçen gün kendi kendini aşmakta büyük maharet gösteriyor.  

İzah edilemeyen, tam uygulanamayan, alkollü içki satışlarını patlatan alkol yasağında kuyruğu dik tutmak için bu sefer tarak satmak yasaklandı. Tarak yasak ama sigara serbest. Neden? Öyle işte. 

Çiftçi elinde kalan ürünleri çöpe dökmeye başlayınca dün yasaklanan semt pazarları şimdi haftada bir gün açılacak. Peki her hafta birden fazla pazara çıkarak semt semt gezen pazar esnafı şimdi haftada sadece bir gün sizin evinize yakın bir yerde pazar kuramazsa ne yapacaksınız? Sorun değil yarın da semt pazarlarının gün ve sayısı arttırılır. Memleket laboratuvar zaten.  

Üniversitede bir hocam ‘tüm memleket Tansu Çiller’in ekonomi öğrenmesi için deney tahtası oldu’ demişti. Şimdi de pandemi nasıl yönetilmez dersinin konu mankeni olmak bizim kısmetimizmiş. 

Geldiğimiz noktada iktidarın elinde çözüm için sadece çekiç olunca Türkiye’deki tüm sorunlara da çivi muamelesi yapıyor.  

Her sorun ya yasak marifetiyle ya da gizlenerek çözülmeye çalışılıyor.  

Bir kez yönetimde bütüncül bakış açısını ve kurumsal yönetim kapasitesini kaybedince bundan sonrası çorap söküğü gibi geliyor.   

İktidar artık lunaparklarda boşluklardan kafasını çıkaran ayıcıklara elindeki tokmakla vurmaya çalışanlara benziyor.   

Vatandaşın nasibine de başına vurula vurula yönetilmek düşüyor.

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum