Yüzde yedi büyüme ekonominin neresinde?

Ekonominin uzmanları ki KARAR sayfalarında gayet yetkin isimler yazıyor, zaten yorumladı ama haberiniz vardır. Türkiye ekonomisi 2022 yılının ikinci çeyreğinde yani Nisan, Mayıs, Haziran’da yüzde 7,3 büyüdü.

Sözün kısası hepimiz ortalama yüzde 7 daha fazla ürettik, yüzde 7 daha fazla tükettik, yüzde 7 daha fazla kazandık, yüzde 7 daha fazla harcadık. Türk Lirası olarak değil yakıt, ekmek, gezmek, ev bark olarak daha fazla harcadık.

Bu rakam durup dururken açıklanmadı. Altında uzun hesaplamalar var. Sonuçta kimse kafasına göre uydurmuyordur diye düşünmek istiyor insan.

Ama sokaktaki ekonomiye bakınca o yüzde 7’nin nerede olduğunu görmek pek kolay değil.

Petrol istasyonlarında son bir iki gündür bir sakinlik var. Benzin almak için uğradığımda pompa görevlileri ‘abi vatandaş indirim olacak diye duydu, depoyu mecbur değilse doldurmak için indirimi bekledi’ diyor. Yani o kadar büyüdük ve kazandık ki harcamak için petrol fiyatlarındaki indirimleri takip ediyoruz.

Malum okul zamanı yaklaşıyor. Çocukların okulunda servis görevlileri ile sohbet ettim. Karadeniz şivesi ile önündeki çalmayan telefonlara boş boş bakan sarışın beyefendi daha iki soru sormadan anlatmaya başladı.

“Abi bu okuldan iki sene önce yirmi üç araba kalkıyordu. Geçen sene ona düştük. Bu sene belki dört-beş araba kaldırırız. Velinin parası yok ki versin.”

Servise mecbur kalanlar ne olacak dedim. “Bir yolunu bulacak yapacak bir şey yok. Şoför aldığı para ile depoyu dolduramıyor. Veliyi arayıp para istediğimde de ‘git Tayyip’ten al’ diyor. Ben yapayım?”

En yakın mesafe için talep etmeyi düşündüğü rakamı söyledi. Neredeyse özel okul taksiti. Allah herkesin yardımcısı olsun.

Aklıma geçen sene önce döviz sonra petrol fiyatları patlayınca halini sorayım diye aradığım servis şoförü geldi. “Sorun yok abi memleket bizim, dertse çekeriz” demişti. Kamyon arkasında güzel duracak söz. Ama iki ay sonra servis ücretine yapılan zammı atlama diye haber etti.

Veli haklı. Şoför de haklı. E öğrenci de okula gidecek. Ama büyüdük. Daha çok kazanıp daha çok harcıyoruz. Rakamlar öyle diyor.

Ofise giderken döviz bürosunun önünde pandemi zamanında içeri az kişi girebildiği için alıştığım ama sonra unuttuğum kuyruk görüntüsünü fark ettim. İçeri girip hayırdır bu ne kuyruğu dedim. Genci yaşlısı, kimi elinde birkaç yüz dolar/avro kimi bir tomar Türk Lirası kapıda bekliyordu.

“Abi en az bir haftadır böyleyiz.” Millet fiilen başka ülkelerin para birimleri ile yaşamaya başladı anlayacağımız. Ama büyüdük. Hem de baya büyüdük.

Bu arada bankaları geçtim günlük hayatta sadece cüzdan şişiren yüzlük-ikiyüzlük banknotlarla ne kadar gidebileceğiz bilemiyorum. İkiyüzlükler artık hep yeni orası ayrı.

Semt pazarında biraz da pazarcı derdini anlatsın diye fiyatlara itiraz ediyorum. Domates, salatalık, biber alıp yaz mevsiminde elli lira mı verilir diyorum. “Abi o elli lira değil. Beş lira beş” diyorlar. Velhasıl kafada bir sıfır çoktan geri gelmiş. Ona göre hesap yapıyorlar.

Üstüne kışa girerken evlerde ve sanayide doğalgaza yüklü zamlar geldi. Daha bu örnekler uzar gider. Ne yukardaki anlattıklarım ne de kişisel hikayelerimiz istisna.

Yapılan araştırmalarda zaten toplumun yüzde 80’i ülkenin ekonomik olarak kötüye gittiğini söylüyor. AK Partilisi de MHPlisi de.

Peki bu hâkim kanaat seçmenin oy verme davranışını etkiler mi? Hiç etkilemez demek zor. Nitekim iktidar son seçimden bu yana 15 puana yakın oy kaybetti. Eğer mevcut oranını koruyabilirse kendisi için önemli bir başarı.

Ancak muhalefet kanadında bu kayan oy tek bir adrese yönelmiyor. Kopan seçmenin en az yarısı bir önceki seçimlerde yer almayan partilere ve o zaman diğer kategorisine giren siyasi aktörlere dağılıyor.

Millet İttifakı yani CHP ve İYİ Parti bunun kalan yarısını alıyor. Buradan anlaşılan, oyunu en fazla artıran İYİ Parti olmakla birlikte, seçmen ekonomik sorunlardan kendini kurtarabilecek güçlü tek bir adres görmüyor.

Mutlaka bu durağanlıkta kimliklerin, korkuların, bir dönem alternatifsizlik olarak kodlanan aktör eksikliğinin yerini kendi içinde rekabet eden muhalif aktör çokluğunun alması da önemli bir etken.

Ancak ekonomi konusunda muhalefetin, çoğu gözlemciye göre zaten yeterli olan kapasitesini gerektiği kadar güçlü siyasal bir dile tahvil ederek bütüncül bir çerçevede topluma aktaramamasını yabana atmamak gerek.

Seçimler mutlaka iki iyi aktör arasında ya da umut veren yeni bir alternatifi iktidar getirmek için yapılmıyor. Hem Türkiye tarihinde hem de küresel tecrübede bunun örnekleri çok.

Bazen sadece iktidar değişsin diye sandığa gidiyor insanlar. Ama tek başına bu da gelecek nesillere yarın bugünden daha iyi olacak garantisi vermiyor.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum