Bir zamanların Alamancı gurbetçi kardeşlerimiz birkaç yıldır memlekete krallar gibi gelip krallar gibi dönüyorlar.
Allah kazançlarını bol eylesin çünkü onların gerek getirdikleri dövizler ve gerekse gurbet ellerde yaptıkları yatırımlar memleket için çok önemli. Zamanında az çile çekmedi ilk kuşaklar…
İşin bize has bir yönü var hepimizin bildiği Kapıkule ötesi ve berisi diye. Genelde bizler “Ya, Avrupalı şöyle, Avrupalı böyle…” geyikleri yaparken Kapıkule’nin ötesi ve berisinde farklı davrandığımızı unutuyoruz. Bayram ziyareti için çıktığım yolun dönüşünde piyasalarda altın ve döviz fiyatları uçarken yollarda da gurbetçi kardeşlerimizin uçtuklarına bizzat şahit oldum. Pek çok gurbetçi eş-dost-akrabamın Ankara-İstanbul arası mesafeyi 2,5 saatte gittiklerini ballandıra ballandıra anlatışlarını çok dinlemiştim, bu kez gözlerimle şahit oldum. Elin Avrupalısının yaptığı son model araçlarla Allah ne verdiyse basıp giden, tek rakipleri THY olan gurbetçileri görünce insan korkmuyorum dese yalan olur.
Buradaki temel sorun işin Türk işi kısmı. Şu an için “Bizim başımıza bir şey gelmez”inden çok “Bize dokunmaz” kısmı beni ilgilendiriyor. Düşünsenize memleketten yola çıkan bir gurbetçi kardeşimiz yol açıksa Ankara’dan İstanbul’a 2.5, oradan da Edirne’ye 2 saatte gidebiliyor. Ankara-Kapıkule Sınır Kapısı arası aşağı yukarı 700 km. Bu şu demek, aracın hız kadrajının son göstergesine kadar gaza basıldığı!
Sanırım ülkemiz sınırları içinde çalışan orta halli bir vatandaşımız kullandığı araç bu hızları yapsa bile böyle bir maceraya atılma cesaretini sürekli gösteremez. Ç:ünkü böyle bir hızla otobanda bile olsa seyir halinde olmak demek kafadan en az indirimli fiyatı ile iki kez 921 TL trafik cezası yemek anlamına geliyor. Otoban dışında yenebilecek cezaları saymıyorum. İki cezanın toplamı 1842 TL yapıyor. Normal sınırlarda bir ceza daha yeseniz ödeyeceğiniz ceza Türkiye sınırları içinde bir asgari ücret kadar oluyor.
Gurbetçi kardeşim hızlı gitmek senin hakkın, can da senin ama Allah korusun karışacağın bir kazada birçok masum, yolunda kuralınca giden insanın da canına sebep olabilirsin! Bu nedenle THY ile yarışmayı bırak limitlere göre de zaten uçar gidersin, önce can güvenliği!
Ama bu cezalar gurbetçi kardeşlerimizin bir kısmının umurunda bile değil. Neden? Çünkü paraları uçuyor da o yüzden. O gelirken de giderken de bir an önce yolun bitmesini istiyor. Ödeyeceği ceza cebine dokunmuyor; toplasan en fazla 200 Euro vererek yolu bitirecek. Türkiye’de sıradan birinin bu kadar cezayı umursamaması için aylık en az 1520 bin TL para kazanıyor olması gerekir.
Geçenlerde Avrupa’nın alt ezik sınıfından bir turist sosyal medya hesabından paylaştığı videoda; market alışverişi yaparken hesap makinesi ile malların fiyatlarını Euro’ya çevirerek “Come to Turkey!” diyerek dalga geçiyor ve “Buralar sudan ucuz, gelin hayatınızı yaşayın!” mesajı veriyordu.
Her yıl Turist sayılarında İtalya ve İspanya gibi ülkeler kadar olmasa da hatırı sayılır bir seviye yakalıyoruz ama gelin görün ki turizmden kazandığımız gelir Avrupa’daki pek çok küçük ülkesinin bile kat be kat gerisinde. Çünkü bize gelen turistlerin çoğunluğu tabiri mazur görün ülkelerinin çulsuz tayfası. Maalesef zengin ve paralı turistleri bunca zenginliğimize rağmen yeterince çekemiyoruz.
Pandemi nedeniyle bu sene her alanda işler fazlası ile sıkıntılı bir de uçan döviz fiyatları hayatımızı iyice zorlaştırıyor. Gerçekten zor bir durum. Gerçi TÜİK’in enflasyon rakamları ile mutfaktaki rakam arasında uçurum var ama olsun çok önemli değil.
Yolda gelirken kendi kendime acaba hepimiz “Almanya’da çalışıp Türkiye’de mi yaşasak?” dedim.
Bulunduğum şehirde çalışıp her gün İstanbul’a git-gel yapan birçok tanıdığım var. Onlar gibi olabilsek keşke. Arada çok fazla mesafe var yoksa iyi fikir değil mi? Berlin’de 3-4 bin Euro’ya çalışıp Edirne’de oturmak harika olurdu. Almanya’nın vasat çalışanı olarak Türkiye’de krallar gibi geçinip giderdik
Dolar 7,30, Euro 8,5 TL mi olmuş?
Bir an aklıma gençliğimizin yüksek enflasyonlu günlerindeki bir röportaj sırasında muhabirin benzin zamları ile ilgili sorusuna bir vatandaşımızın “Ben hep 50 TL’lik alıyorum” cevabı geldi. Neyse biz uçmaya devam edelim. Herkese iyi uçmalar.
