Batı düşmanlığı ve Kuvayı Milliye

Batı ile sorunlarımız konusunda tavır almakla Batı’ya düşmanlık yapmak çok ayrı şeylerdir.

Batı ile ihtilaflı olduğumuz konular; terör tanımı, Kıbrıs ve Ege sorunlarındadır. Bu sorunlarda bütün hükümetlerimiz haklarımızı kararlılıkla savunmuştur. Bu sebepten sorunlar karşı tarafı memnun edecek şekilde noktalanmamıştır, devam etmektedir. Bu bir maratondur.

Bütün hükümetler, aynı zamanda, Batı ile ilişkileri geliştirmenin, Batılı kurumlarda yer ve yetki sahibi olmanın, Batı biliminden, ekonomisinden ve hukukundan yararlanmanın önemini hiç gözden kaçırmadılar. Türkiye her devirde dünyaya ‘Batılı’ diplomasi imajı verdi ve bunun yararını gördü. Buna AK Parti iktidarının ilk on yılı da dahildi…

Fakat son 6-7 yılda iç politika popülizmiyle Avrupa’yı “Haçlı ittifakı” diye nitelemeye ve hatta iktidar blokundan “NATO’dan çıkma, üsleri kapatma” söylemlerine kadar uzanan bir Batı karşıtlığı sergileniyor.

HANGİ ATATÜRK?

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun da nüanslı ifadelerle de olsa bu söyleme yönelmesi hayret vericidir. Kılıçdaroğlu o açıklamalarında “Kuvayı milliye ruhu”na atıfta bulunuyor…

Bir numaralı Kuvayı Milliyeci Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele döneminde Bolşevik Rusya’dan silah ve para yardımı almak için Batı karşıtı konuşmalar yapmıştır. Rahmetli Atilla İlhan, “Hangi Atatürk” adı eserinde, bir “Galiyevci Mustafa Kemal” kültürü yaratmak için hep Gazi’nin o beyanlarını seçmişti.

Benim “Ama Hangi Atatürk” adlı kitabımın konusu budur.

Sol Kemalizmde Kuvayı Milliye kavramı Batı’ya ve kendi deyişleriyle “sandıksal demokrasi”ye karşı bir referanstır. Halbuki…

Mustafa Kemal Paşa’nın bir Fransız gazetesine verdiği mülakattaki şu sözlerini, 11 Şubat 1924 tarihli muhafazakâr Tevhid-i Efkâr gazetesinden aktarıyorum. Gazete, bu bölüme “memleketin asrileştirilmesi” ara başlığını koymuştu:

16.jpg

“Bu maksatlardan Fransa’da pek büyük memnuniyetle malum olacak şey siyasetimizin, geleneklerimizin, menfaatlerimizin bizi fikir ve temayül itibariyle bir Avrupa Türkiyesi, daha doğrusu Batı’ya yönelmiş bir Türkiye arzu etmeye meylettirmiş olacaktır.”

Böyle çok konuşmaları vardır. 1930’larda İngiltere ve Fransa ile ittifak siyaseti yürütmüş, ömrü vefa etmediği için 1939’da imzayı İsmet Paşa atmıştır.

HANGİ ABDÜLHAMİT?

Atatürk dedi diye değil, tarih, jeopolitik ve modernleşme zarureti bunu gerektirdiği için Batı ile ilişkilerimiz son derece önemlidir.

Abdülhamit de İngiltere ile ittifak yapmayı çok istemişti. Fakat İngiltere sanayileşen Almanya’ya karşı Rusya ile ittifak yapınca Abdülhamit Almanya’ya yönelmişti.

Adülhamit Meclis-i Umumi’yi açış nutkunda “medeniyet aleminin terakkilerine yetişemediğimiz” için zayıf düştüğümüzü anlatıyor, “Avrupa medeniyetinin en evvel ülkemize dahil edilmesi” gerektiğini belirtiyordu. İcraatı da o günkü şartlarda bu yönde olmuştu.

Modernleşmenin otoriter modelleri geride kalmıştır. Zamanımızda belli bir ekonomik cesametten itibaren iktisadi kalkınma, hukuk, özgürlük ve bilim ancak birlikte gelişmektedir.

Bilim, hukuk, teknoloji, piyasa ekonomisi, sermeye deyince, bunlar Batı’yla ilişkilerle gelişmektedir.

LABORATUVAR DENEYİ GİBİ

Batı ile siyasi ihtilaflarımızı oy için hamasi sözlerle körüklemek… Yahut Batılıdan gelen hukuk ve demokrasi eleştirilerine öfkelenip Batı’yı toptan Türkiye düşmanı gibi göstermek maalesef ilişkileri olumsuz etkilediği gibi hukuk, demokrasi, özgürlük kavramlarının Batı komplosu sanılmasına da yol açıyor.

Batı’da her zaman Türkiye karşıtları gibi Türkiye taraftarları da olmuştu; şimdi niye onları kaybettik?

Bun durumdan Yunanistan ustaca yararlanıyor. Araplarla kavgalarımızdan da Yunanistan ustaca yararlanıyor…

İyi mi yapmışız Yunan’a bu fırsatı vermekle?

Batı kurumlarındaki yerlerimizi güçlendirdiğimiz ve hukuk standartlarımızı kabul edilebilir düzeylere yükselttiğimiz zaman Batı ile sorunlarımızda da elimiz daha güçlü oluyor. Popülist davranışlar ise diplomasiye de ekonomiye de ciddi zarar veriyor.

Tarihin asırlık tecrübeleri bir tarafa, AK Parti iktidarının ilk on yılındaki iktisadi yükseliş ile son 6-7 yıldaki düşüş farkının devasa büyüklüğü de bunun laboratuvar deneyi gibi ispatıdır.

YORUMLAR (175)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
175 Yorum