İktidarın işi zorlaşıyor

AK Parti 17 yıllık iktidarında ilk defa 31 Mart’ta seçim kaybetti. İstanbul’da 14 bin oy farkını fazlasıyla telafi edeceğine inanarak seçim iptal ettiren iktidar, 800 bin oy farklıyla sandıktan mağlup çıktı.
Aşırı özgüven, siyasi öngörü kaybı yaratmıştı.

Seçim sonuçlarını isabetle tutturan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, İstanbul’da seçmenlerin üçte birinin 30 yaş altında bulunduğunu, AK Parti’nin bu kitleye bir “ütopya”, yani geleceğe ilişkin umut ve heyecan veremediğini söylüyor.

Evet, AK Parti bir süredir umut vermek yerine korku ve endişe faktörlerine dayalı bir dil kullanıyor. Buna “had bildirme” söylemi eşlik ediyor…

Büyük kentlerde iktidara büyük çapta oy kaybettiren sosyoloji budur.
Öcalan’a açıklama yaptırmak bu sosyolojiyi değiştirmedi tabii.
İktidarın sorunlarını yarın yazacağım. Bugün seçimin galip tarafına bakalım.

İMAMOĞLU FAKTÖRÜ

İmamoğlu’nun başarısının da temelinde aynı sosyoloji var; toplumu bunaltan konularda yeni bir söylemle umut verebildi…

“Tipik CHP’li” denilen türden bir isim değil, ama elbette CHP’li…
Tarihsel olarak CHP’ye oy vermeyen sağ kanat kesimlerden oy aldı. HDP’den de oy aldı; AK Partinin devreye soktuğu “Kürdistan, Dersim” kavramlarını kullanmadan…

Toplumumuzda yaygın kimlikler ayrışmasının yarattığı haklı endişeleri kaşımadı; aksine hukuk, adalet, özgürlük, liyakat gibi kavramlarda buluşmaya çağıran bir söylem geliştirdi:
“Siyasi görüşü ne olursa olsun, liyakat, çalışkanlık ve millete hizmet aşkı olan herkes benimle çalışacaktır, çalışabilir. Partilerden alınan referans kağıtlarıyla işe girme dönemleri bitmiştir. Partiler kutsal yapılar değildir. Tabu değildir. Partiler gibi liderleri de kutsal değildir. Bir parti başkanı, bir belediye başkanı ya da bir cumhurbaşkanı, fark etmez, onları kutsallaştırmak, milletin üzerinde bir yere konumlandırmak asla doğru değildir.”

Elbette AK Parti de benzer söylemlerle yola çıkmıştı ve oy almıştı. Ama bugün iktidarın bu kavramları kullanması, uygulamadaki ağır sorunlar sebebiyle artık inandırıcı gelmiyor.

İmamoğlu söylem ve davranışlarıyla “umut” yaratmayı başardı. “Her şey çok güzel olacak” sözünün geniş kitlelerce bir motto halinde benimsenmesi bu sosyal psikolojinin ifadesidir.

İKİ İTTİFAKLI SEÇİM

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kamu kurumlarında otoritenin kurumsal olmaktan kişisel olmaya yönelmesine yol açtı. Teoride de bertilen bir husustur bu. Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Mehmet Uçum “tek adam değil ama tek kişilik hükümet” tanımı yapmıştı. (25 Ocak 2017)

Seçim kampanyalarında da Cumhurbaşkanı hem partisinden hem mahalli adaylardan çok daha fazla ön planda yer alıyor. Binali Yıldırım’ın “İstanbul sorunları konuşulsun, adaylar yarışsın” görüşü Cumhur İttifakı’nda fazla yer bulmadı.

Bütün seçimlerimizde ağır basan “sivil görüntü” bu defa muhalefet saflarındaydı.

Nitekim etrafında bakanlar ve makam arabaları gibi faktörler olmadan İmamoğlu hep ön plandaydı. Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener ona destek verdiler.

KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER

İmamoğlu’nun ön plana çıkması sağda yaygın “CHP’ye elimiz gitmez” duygusunu yumuşattı.

Daha esaslı bir faktör, Kılıçdaroğlu’nun baştan beri CHP’nin farklı kitlelere açılması yolundaki politikasıdır.
Türban yasağı ilkelliğinden Türkiye’nin kurtulmasında Kılıçdaroğlu’nun önemli katkısı oldu.

Kemal Kılıçdaroğlu 2009 yılında İstanbul Belediye Başkanı adayıydı. Kadir Topbaş’la ve Kılıçdaroğlu ile CNN Türk’te programlar yapmıştım. CHP’nin dar bir tabana sıkışmasını sorduğumda “insanların inançları ve kılık kıyafetlerinin olduğu gibi kabul edilmesini”, bunların siyasi tartışma konunu yapılmaması gerektiğini söylemişti. (6 Mart 2009)

Genel Başkan olunca partisini sağ seçmenlere açtı; Mehmet Bekaroğlu ve Abdüllatif Şener gibi isimler bugün CHP’dedir.
Son seçimlerde “İstanbul’a mitil atan” lider Meral Akşener oldu; günde iki üç ilçede açık hava toplantıları yaparak İmamoğlu’nu destekledi.

Şehirli ve diyaloğa açık bir milliyetçiliği yansıtan İYİ Parti ve lideri Akşener’İn bu seçimlerde katkısı büyük oldu.

CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi arasındaki ilişkiler çok önemlidir.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu da parti kuracaklar; onların da öncelikli tabanı şehirler olacak.

İktidarın işi zorlaşıyor; hem seçim sosyolojisi hem ağırlaşan ekonomik ve jeopolitik sorunlar yüzünden. Yarın devam edeceğim.

YORUMLAR (108)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
108 Yorum