İYİ Parti’ye saldırılar

2000’lerin başında AK Parti siyaset yoluna çıkan Erdoğan ile, bugünkü Erdoğan adeta iki ayrı şahsiyet gibidir.

Vesayetçi yargı kararıyla siyasetten yasaklanmıştı. Fakat Anayasa Mahkemesi parti lideri olabileceğine karar vermişti. Milletvekili olamıyordu.

CHP lideri Deniz Baykal’ın desteğiyle, anayasa değiştirildi, Erdoğan’a seçilme yolu açıldı. Meclis’te Baykal’a teşekkür konuşmasını AK Parti Grup Başkanvekili Burhan Kuzu yaptı:

“Genel Başkanın Sayın Baykal’a da ayrıca teşekkür ediyorum, sağ olsun, var olsun; hakikaten büyük destek verdiler. Bu kadar büyük yüksek çıkması beni ayrıca sevindirdi.” (Zabıt Ceridesi,13 Aralık 2002)

Demokraside rekabet ve medeni çatışma vardır fakat gerektiğinde böyle jestler de demokrasinin gereğidir.

Sonra, güçlenen Erdoğan rakip taraftan kimseye şöyle jestler yapmayacaktır. Enis Berberoğlu örneğinde olduğu gibi, tam aksine davranışlar sergileyecek, Berberoğlu, AYM’nın 17 Eylül 2020 günlü kararıyla Meclis’e dönebilecektir.

“DAHA NELER OLACAK?”

Erdoğan, kendisine siyaset yolunu muhalefet açtığı halde kendisi iktidardayken muhalefeti hapisle korkutmak istemekten de sakınmadı.

2019 seçimlerin de Akşener’e sözleri:

"Birileri şu an cezaevinde süre dolduruyor aynı yola sen de düşebilirsin. Neden? Cumhurbaşkanı'na iftira atamazsın. Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. Çünkü o milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak." (9 Mart 2019)

Rize’de Akşener’e tertipli yakışıksız tavırlar üzerine Erdoğan’ın sözleri:

“Bu daha bir. Daha neler olacak neler, daha dur bakalım. Bunlar iyi günler.” (26 Mayıs 2021)

Muhalefet hakkında benzer sözleri çok. Ülkedeki genel baskı havası, yargıya yaygın güvensizlik de belli… Dövülen, yaralanan muhalif gazeteciler, politikacılar… Cumhur İttifakı tarafında “bizde deli çoktur” sözleriyle ifade edilen tavırlar…Ve Cumhurbaşkanı’nın “Benim adım… Beni kendinle uğraştırma!” sözleri… Ve, ertesi gün…

‘SİLAHLI SALDIRI’

Ertesi gün İstanbul İYİ Parti binası kurşunlandı. Olay aydınlanmadan, böyle bir ortamda akla ne gelir? Tehditler, saldırılar, “bizde deli çoktur” lafları hafızalarda olduğu için İYİ Parti camiasında bunun siyasi bir saldırı şüphesiyle karşılanması doğaldır. Medya da “silahlı saldırı” diye haber yaptı.

Akşener’in değerlendirmesi de böyle oldu:

“Seçime 1,5 ay kala, Recep beyin üçüncü tehdidi üzerine partimiz kurşunlanmıştır. Daha önce dendi ki bana, ‘Bu günler iyi günlerin daha neler göreceksin’; lince uğradım. ‘Sen bu işleri yanlış yapıyorsun bayan’ dendi, evim basıldı. Velhasılı kelam bu sefer de ‘Beni kendinle uğraşmaya mecbur bırakma, beni kendinle uğraştırma’ dendi. Bugün de partimizin İstanbul il başkanlığı iki yerden kurşunlanmıştır.”

Davutoğlu da, ülkedeki siyasi şiddet ortamına dikkat çekerek, “Sinan Ateş'in katledilmesinin üzerinden 13 hafta 91 gün, 2 bin 684 saatin geçtiği bir süreç” diye konuştu.

Böyle bir ortamda lider ne yapardı?.. Hemen olay yerine gelir, korkmadığı haykırır, cesaretiyle meydan okurdu, Akşener de bunu yaptı.

ERDOĞAN DÜŞÜNÜYOR MUDUR?

Acaba inşaat bekçisi hırsız kovalamak için ateş açmış da kurşunlar, E-5 karayolunu aşarak yolun karşı yakasındaki İYİ Parti binasına mı çarpmıştı?!! İktidarın son açıklaması bu. Ne derece inandırıcı? Dosya açılınca bir kanaate varabileceğiz.

Fakat iktidarın da ilk kanaati “saldırı”dır. İçişleri Bakanı Soylu’nun ilk açıklamasında

“İYİ Parti il binasına saldırı, bir provokasyondur. Olayı aydınlatmak için polisimiz tahkikat yapmaktadır…” diyordu.

Peki, mademki “olayı aydınlatmak için polisimiz tahkimat yapmakta” idi, Soylu önceden nereden biliyordu “provokasyon” olduğunu?!. Olur a, “mahallenin delilerinden” biri çıkarsa, “provokasyon” olmalı!

Ömer Çelik “saldırı”yı lanetledi. Ondan bu medeni davranışı beklerdim. Ama Akşener’in Cumhurbaşkanı hakkındaki sert eleştirilerinin “yakışıksız ve provatif olduğunu” söyleyerek kınadı aynı zamanda.

Çelik’ten bir beklentim daha var: Cumhurbaşkanı’na “yakışan dil” nedir, yakışmayacak “provokatif dil” nasıl olur?..

Bunu cevabını alacağımı sanmıyorum.

En önemlisi: Sayın Erdoğan, nasıl bir “siyasi ilişkiler Türkiye”si devraldığını, bugün “siyasi ilişkiler”in ne halde olduğunu hiç düşünüyor mudur?

Ama tarih yazacak, o düşünmese de.

YORUMLAR (276)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
276 Yorum