Maske dağıtımı ve sistem sorunu

Amerika’ya, Avrupa’ya tonlarca maske hediye eden Türkiye, kendi ülkesinde maske dağıtımını düzenli bir şekilde başaramadı…

Dışarıya gönderdik içeride kalmadığından değil, dağıtımı tekel altına almak istediğimizden!

Aman Belediyeleri dışlayalım, her kamu faaliyeti “bizim” damgamızı taşısın, “bize” oy getirsin anlayışı…

İsmet Berkan “Gündem” adlı bültende, “Maske Dağıtma fiyaskosu bitti, hükümet teslim oldu” diye yazıyordu!

Tam bir ay önce maske satışı yasaklanmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan “vatandaşa maskesini biz yollayacağız” demişti.

Kendisi adına gönderilen maske ve kolonyalar “Cumhurbaşkanının selamı var” diyerek çeşitli kamu görevlilerince dağıtılmıştı.

Bütün vatandaşlarla kiriz süresince maske dağıtmak fikri de çok cazip gelmişti anlaşılan.

NASIL DAĞITILACAKTI?

Devletin bütün vatandaşlara maske ulaştıracak bir teşkilatı yoktu; olması da gerekmezdi.

Önce PTT dağıtacak denildi, tabii PTT altından kalkamadı… Eczacılar denildi olmadı. İşverenler denildi olmadı…

Üstelik maskesiz sokağa çıkış yasaklanmıştı!

Bir ay böyle geçtikten sonra 4 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı şu açıklamayı yaptı:

“Bugüne kadar piyasada satışına izin vermediğimiz cerrahi maske ve bez maske satışına halkımızın kolayca ulaşabileceği yerlerde izin vermeyi planlıyoruz. Maske türlerine göre üst fiyat belirleyerek halkımızı mağdur edecek girişimlerin önünü keseceğiz.”

Baştan düşünmek, dağıtımın hangi organizasyonla yapılacağını araştırmak gerekmez miydi?

Belli ki, dağıtımın “nasıl”ı, fizibilitesi, teşkilat kapasitesi düşünülmeden “biz dağıtalım” kararı alınmıştı…

Halbuki rasyonel düşüncenin ilk adımı nasıl sorusudur. İktidar “kim” diye düşündükçe rasyonellik oranı düşüyor; “bizden” mi değil mi?

‘BELEDİYELER İYİ ÇALIŞIYOR’

Belediyeler ve muhtarlar bunun için dışlandılar çünkü hepsi “bizden” değil! Hele de en büyük seçmen kitlesini barındıran büyük şehir belediyeleri!

Bırakın maske dağıtımında onların da katılımını sağlamayı, aşevleri kapatıldı, ekmek dağıtmaları engelledi, yardım toplamaları yasaklandı.

İktidarda vatandaşın gözüne girme enerjisi olur da muhalefet beledilerinde olmaz mı? Olmalı üstelik.

İbrahim Kalın akademik ve etik dürüstlükle açıkça ifade etti; “belediyelerimiz iyi işler yapıyor.”

Vatanın, milletin, ülkenin, insanımızın, halkımızın yararına olan; bütün kurumların hizmet yarışında olması değil mi?

Siyasi çıkar düşüncesiyle engellemek neticede toplam hizmet kalitesini düşürmez mi?

Maske dağıtımında belediyeler dışlanacağına onların da katımı ile daha geniş kesimlere maske ulaştırılmış olmaz mıydı?

Zaten Anayasa’da merkezî ve mahalli idareler aynı “idare” başlığı altında düzenlenmiştir.

Ama belediyeler hem kısıtlandılar hem hiçbir hukuki işlem yapılmadan “FETÖ- PKK” diye suçlandılar!

‘SİSTEM’ SORUNU

Maske dağıtımındaki sorunlar gösteriyor ki, “güç” tutkusuyla bir elde aşırı yetki toplanması yönetimde rasyonelliği ve verimliliği aşağıya çekiyor.

Virüsle mücadelede Türkiye elbette başarılı bir aşamada… Bu başarının sebepleri; kökleri derinlere inen modern tıp öğrenimidir, elbette Ak Parti iktidarında gelişmesini sürdüren sağlık teşkilatımızdır ve… Bilim Kurulu ile Sağlık Bakanı Koca’nın politize olmaktan uzak, kapsayıcı ve rasyonel kriz yönetimidir.

Bu gerçek, kamu hizmetlerinde iş bölümünün, politize olmaktan uzak durmanın, rasyonel ve kapsayıcı davranmanın ne kadar önemli olduğuna bir örnektir.

Maske fiyaskosu ise politize, siyaseten tekelci ve dışlayıcı bir yönetimin başarısızlık örneğidir.

Yetkilerin tek elde ölçüsüz toplanması kararlarda gecikmelere, objektif rasyonel tavırlar yerine duygusal tavırlara, hukuki kurallar yerine siyasi kayırmalara yol açıyor. Kurumlara güven indeksi aşağıya yöneliyor.

Prof. Kemal Gözler, “Türkiye Nereye Gidiyor” adli hacimli kitabında CB sisteminin “Bir Buçuk Yıllık Bilançosu”nu yazdı: Kararlarda gecikmeler, çelişkiler, objektif kurallar yerine kişilere göre düzenlemeler, uzmanlığın önemsizleşmesi, kurumların aşınması… (http://www.anayasa.gen.tr/index.htm)

Nitekim, uluslararası indekslerde çizgilerimiz aşağıya doğru!

Halbuki 2010’a kadar hemen tamamı yukarıya gidiyordu.

Türkiye’nin önünde dağlar gibi ağır bir ekonomik sorun var. Sistem mutlaka kuvvetler ayrılığına uygun ve rasyonel hale getirilmeli, en azından dilde ve uygulamada kapsayıcı ve rasyonel olmaya özen gösterilmelidir.

YORUMLAR (160)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
160 Yorum