Okullara finans dersleri!

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Milli Eğitim müfredatına “finansal okuryazarlık” derslerinin konulacağını açıkladı. Bunun için Milli Eğitim ve SPK ile görüşmeler devam ediyormuş.

Hemen şunu belirteyim; bu son derece önemli bir karardır ve birçok kimsenin tahmin edemeyeceği sonuçlar doğuracaktır.

Zira bu dersler toplumsal “rasyonelleşme” sürecini hızlandıracaktır. Hamasi, yahut kader-kısmet, yahut siyaset kapısı gibi saiklerle düşünmeye alışmış toplumda, iktisadi zihniyetin yaygınlaşmasını sağlayacaktır.

ZİHNİYET DEĞİŞMESİ

Ne demek finansal okuryazarlık? Şöyle tarif ediliyor:

“Bireylerin bütçe yapma, tasarruf, borç alma ve yatırım gibi anahtar finansal kavramlar hakkında bilgi sahibi olmaları ve bu bilgileri kararlarında kullanabilme becerisi.”İktisadi konularda kurtarıcı beklemek, Atatürk’ün iktisat alanında da harikalar yarattığını sanmak, Demirel dönemindeki “baba bizi kurtar” sloganı yahut zamanımızda “nass var” gibi söylemler yerine, bu dersler ekonomiye ekonomi kanunları gözüyle bakmayı yaygınlaştıracaktır.

İktisat öğrenimi görmüş olanlar dışında, milyonlarca esnaf, üretici, tüketici ve borsa aktörü daha çok ‘ampirik’ bilgiyle tecrübeyle hareket ediyor. Şimdi okullarda asgari düzeyde sistematik bilgi sahibi olacaklar.

Dindar insan elbette faizi haram sayacaktır fakat “nass”da haram olan faizle, devletin para politikası aleti olan Merkez Bankası ve finansman işlemlerinin aynı olup olmadığını düşünecektir. Ebussuud Efendi’nin para vakıflarının faizle kredi vermesine “maslahat-ı amme” açısından bakması gibi…

Zaten son yıllarda bu yönde ciddi yayınlar oldu.

YASTIK ALTI’ SORUNU

İnsanoğlu bütün zamanlarda refaha özendi fakat refah üretmek başka bir konu. Büyük tarihçi Fernand Braudel, daha 1500’lü ve 1600’lü yıllarda, İngiltere’de ahalinin küçük tasarruflarını “yastık altı”nda tutmayıp şirket hisseleri alarak, bankerlere, ilkel bankalara faiz karşılığı yatırarak sermaye birikimi hızlandırdığını, bunun Avrupa’ya yayıldığını, İngiltere’de “iddihar” yani “yastık altı” olmadığını anlatır. (Braudel, Maddi Uygarlık, Ekonomi ve Kapitalizm, cilt II, s. 348, 386-387)

Sanayi Devrimi’nin ve iktisadi doktrinlerin İngiltere’de başlamasının temelinde bu dinamik vardı.

Bizde ise, 21. Yüzyılda, 2016’dan itibaren Erdoğan’ın, Mehmet Şimşek’in “yastık altı” döviz ve TL’lerin sisteme katılması yani bankaya, hisse senetlerine ve borsaya girmesi için defalarca çağrıları oldu. Şu sözler Mehmet Şimşek’indir:

“Vatandaşın tercihlerine saygılıyız, vatandaş yeter ki kaynağını âtıl tutmasın, yastık altında tutmasın. Temel konu bu. Bu altın için de geçerli, döviz ve diğer finansal kaynaklar için de…” (7 Aralık 2016)

Niye 2016’dan sonra?.. Rasyonel politikalardan sapma, Merkez Bankası’na baskılar ve ekonomide döviz sıkıntısı o zaman etkilerini gösteriyordu da ondan.

Bu çağrıların pek bir etkisi olmadı tabii.

PİYASA VE MODERNLEŞME

Suç halkın değildir. Suç, “geri kalma”nındır… 1980’den itibaren piyasa ekonomisine kademe kademe geçtik. Kredi, finansman, döviz, kombiyo, borsa, bono, tahvil zamanla hepimizin hayatını etkilemeye başladı ve “finans okuryazarlığı” ihtiyaç haline geldi. Şimşek rakamlar veriyor:

Borsada 8,6 milyon ve sermaye piyasalarında işlem yapan 12 milyon kişi var. Bunlar önemli rakamlar. Belki Batı’daki kadar değilse de büyük rakamlar.”

Ortadoğu’nun ilerisinde, Batı’nın ve Uzak Doğu’nun gerisinde!

Merhum Şerif Mardin, bizdeki modernleşme anlayışında yaygın olan eğilimi, “Batı’yı felsefe ve iktisat sistemi değil, âdâb-ı muaşeret olarak gördüler” diye belirtir. (Türk Modernleşmesi, s. 17)

Üretim tarzı yerine “yaşam tarzı” kavgalarımız!..

Hâlâ “orta gelir tuzağı”nda olsak da piyasada “finans okuryazarlığı” ihtiyacının ortaya çıkması toplumsal “rasyonelleşme” göstergesidir. AK Parti’nin şehirleri kaybetmesinin sebebi de, gelişmesinde etkin olduğu bu sosyolojik değişimdir.

Piyasa ekonominin gelişmesinde büyük katkıları olan Turgut Özal ve Kemal Derviş’i rahmetle anıyorum.

Yapısal reform” deyip adlarını koymadığı için eleştirdiğim Mehmet Şimşek’i de bu genel doğrultusundan dolayı destekliyorum.

Türkiye’nin önünde daha epey uzun ve zor bir yol var.

YORUMLAR (125)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
125 Yorum