Trabzonspor daha neyi bekliyor?
Onlarca yıldır sürekli iddia edilegelen ve bizim de büyük oranda katıldığımız ancak nedense spor kamuoyunca adeta “ yok farz edilen “Türk futbolunun kirli tarafı , 2011 Şike skandalından tam 14 yıl sonra bu kez” bahis skandalı” olarak patlak verdi. Soruşturmalar halen devam ediyor.
Bir önceki yazıda” Türk futbolundaki illegalitenin bahisle sınırlı olmadığını” yazmıştık.
Nitekim Türk futbolundaki faal hakemlerin yaklaşık üçte ikisinin bahis hesabı olduğu ve bunların çok ciddi bir kısmının düzenli olarak bahis oynadığının ortaya çıkmasından sonra gözler futbolculara çevrildi.
Futbolcularda da durum çok farklı değildi. Binlerce futbolcunun bahis hesabı vardı ve bunların çoğu da bahis oynuyordu.
Peki skandal bununla mı sınırlıydı?
Hayır tabiki.
Soruşturma, bazı kulüp başkanlarının bahisle yetinmediğini “ maçların sonuçlarını etkileyecek ve değiştirebilecek faaliyetlerde de" bulunduğunu, kısaca” şike” yaptığın ortaya koyuyordu.
Birçok gözaltı ve tutuklama yapıldı.
Aslında içinde olduğu oyunun bir parçası olan hakem ve futbolcunun, o oyuna oynadığı bahis, pekala doğrudan şike de sayılabilir.
“En azından şike yapmaya eksik ya da tam teşebbüs” başlıkları ile hukuki literatürde irdelenebilir.
Ancak şu an bahis-şike ilintisi ve bunun hukuki müeyyidesinden daha ziyade soruşturmanın derinliği, genişliği ve Türk futbolunun olabildiğince “temizlenebilmesi” ile daha çok ilgiliyiz.
Zira bizim kanaatimize göre bahis, şike, doping ve daha bir çok yasa dışı eylemin Türk futbolunda kapladığı alan” mevcut soruşturmanın tespitlerinden “çok ama çok daha fazla.
Futbolcu simsarı ve güya futbolcuların haklarını koruma misyonu ile futbolun içine giren menajerlerin bir çoğunun kulüp başkan ve yöneticileri ve hatta hakemlerle olan” maddi ve manevi ilişkileri” özellikle mercek altına alınmalı. Buralardan çok enteresan ve çok şaşırtıcı sonuçlara ulaşılabilineceğini tahmin etmekteyiz.
Türk futbolunun, hormonlarından ve kirlerinden arınmış olarak, gerek kendi ulusal liginde ve gerekse Dünya ve Avrupa arenasında kaliteli ve seviyeli bir rekabet düzeyine ulaşması isteniyorsa eğer mevcut soruşturmanın daha da genişletilerek bu temizliğin yapılması zaruridir.
Bu arada masumiyet karinesinin esas olduğunu, suçu ispatlanana kadar gerek futbolcu gerek hakem gerek yönetici ve gerekse menajer kim olursa olsun herkesin masum sayılacağını not düşelim.
BEN YAPMADIM O YAPTI
Tabii bu kadar bahis oynayan futbolcu olur da anlı şanlı kulüplerimiz bunun dışında kalır mı?
Kalmaz tabi.
Nitekim soruşturma hakemler nezdinde üçte iki gibi inanılmaz bir seviyede ortaya çıkınca başta dört büyük kulübümüz olmak üzere bütün kulüplerimiz soruşturmanın derinleştirilmesi ve gereğinin her ne ise yapılması konusunda oldukça dokunaklı bildiriler yayınlandılar.
Ancak konu futbolculara gelip de işin ucu kulüplerimize dokununca bildiriler, tavırlar hemen değişti.
-Yok bizim oyuncumuz bir kerecik oynamıştı!
-Yok bizim oyuncumuzun yerine halasının oğlu oynadı!
-Yok bu oyuncu bize gelmeden önce oynamışmış!
-Yok oyuncumuzun kimlik bilgileri çalınmış da o bilgilerle oynanmış!
Hemencecik ortalığı adeta bir Levent Kırca türü parodi furyası kapladı.
Yav bir kere bahis oynayan kişi bu işi para kazanmak için yapar. O zaman para kazanmak için yaptığı bahisi neden başkasının üstüne yapsın?
Ne yani, bahisten para kazandığında koskoca ve ünlü milli futbolcuya gelip” abi, ben senin kimlik bilgilerini çalıp adına bahis oynadım ve şu kadar para kazandım, gidip o parayı alıpta bana versene mi “ diyecek?
Güldürmeyin insanı.
Ve lütfen dürüst olun.
Bugün korumaya çalıştığınız o oyuncuyla yarın belki bir şampiyonluk maçına çıkacaksınız.
O oyuncunun belki de tüm sözleşmelerinden daha fazla bir miktarda parayı reddederek şike ve bahis yapmayacağına dair garanti verebilir misiniz?
Veremezsiniz!
TRABZONSPOR HALA NEYİ BEKLİYOR?
Trabzonspor’da da iki genç oyuncun ismi bahis soruşturmasında geçiyor.
Hatta futbol federasyonu bu oyunculardan birine 45 gün, diğerine ise üç ay hak mahrumiyeti cezası verdi.
Masumiyet karinesi gereği bu oyuncuların da kendilerini savunma hakkı var şüphesiz.
Ama eğer bu oyuncular bahis oynamışlarsa yarından tezi yok derhal Trabzonspor ile ilişkileri kesilmelidir.
Sakın kimse yok oyuncular gençtir yok cahildir diye hikaye anlatmasın.
Günümüzde ortaokul çocukları dahi cep telefonlarından her türlü kumar sitesine ulaşabiliyorken Trabzonspor A takımına yükselmiş iki oyuncunun” bahsin ne demek olduğundan ve futbolculara olan yasaktan bir haber olduklarını iddia etmek” olsa olsa yukarıda da bahsettiğimiz bir Levent Kırca parodisi olur.
Çok ilgilenen ya da merak eden varsa herhangi bir profesyonel kulübün U 16 hatta U 15 yaş grubu takımının antrenmanına gidip” bahis konusunun yasal durumu” hakkında o çocuklardan bilgi alabilir. Sizi futbolculara olan bahis yasağı konusunda aydınlatacaklardır.
Trabzonspor altyapısının A.Ş. K. türü üretimlerini anımsamak dahi istemiyoruz.
Ancak acilen ,Fatih Tekke‘den beri ulusal düzeyde tek bir yıldız dahi çıkaramayan bu yapının tamamının ve özellikle hocalarının, bu konuda ve aslında çok daha sayıda konuda neler yapıp neler yapmadığının da Trabzonspor camiasınca yeniden sorgulanması gerekmekte.
Zira 25 yıldır kayda değer üretim yapamayan bu yapı, geçen yıl Eyüp Hoca’nın olağanüstü performansıyla ulaştığı U19 finali ile zevahiri kurtardı gibiydi.
Ama bu durum, alt yapının müsabakalarda derece yapmak yerine asıl misyonu olan “üst yapıya personel taşımak” konusunda üretiminin O (yazı ile sıfır) olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Maddi yetersizliklerden dolayı transfer yapamadığı için sezona bir çok mevkide eksiklerle giren ve muhtemelen bu nedenle oynadığı 12 maçın beşinde puan kaybeden Trabzonspor, gönül ister ki bu mevkileri altyapıdan yetişen yıldız oyuncularıyla doldurabilsin.
Ancak altyapı A takıma yıldız yerine, bahis meraklısı futbolcular gelmekte.
Fatih Tekke’nin büyük hayali olan Avrupa şampiyonluğuna bu tür oyuncularla gidemeyeceği çok açık.
