6 parti bir araya gelince ne oldu?

Siyasetin en önemli hedeflerinden biri, ülkede yaşayan herkesin, hangi siyasi görüşe, hangi etnisiteye, hangi dine, mezhebe mensup olurlarsa olsunlar bütün haklarının, hukuklarının, özgürlüklerinin herhangi bir sebeple ihlali mümkün olmayacak şekilde teminat altına alınmasıdır.

Bu hedefi dillendiren siyasi söylemlere rastlamamız mümkündür.

Siyasetçiler daha çok muhalefette oldukları dönemlerde hak ve özgürlükler hakkında konuşurlar.

Aynı sıklıkta olmasa bile iktidarda oldukları zamanlarda da konuşurlar.

Geciken adaletin adalet olmadığını söyleyen Hz. Ömer’in adaletini örnek gösteren siyasetçilerimiz eksik olmaz.

Konuşurken güzel konuşurlar, sıra uygulamaya gelince hak hukuk dinlemeyebilirler.

Demek ki konuşmakla olmuyor.

Demek ki siyasetçilerin sözlerine değil icraatlarına bakmamız gerekiyor.

Artık öğrenmişizdir herhalde; ‘medinetü’l fazıla’ yani erdemli ülke gerçek değildir, ütopyadır.

Teorisi yapılabilir. Fakat pratiği imkansızdır.

‘Bilge kral’ da yoktur.

Başlangıçta ‘bilge’ görünen krallar güçlendikçe değişebilir.

Öyleyse insanların hakları, özgürlükleri birilerinin keyfine bırakılamayacak şekilde hukuka, ihlali halinde müeyyidesi olan kanunlara rapt edilmelidir.

6 siyasi parti liderinin bir araya gelerek imzaladıkları ‘parlamenter sistem’ deklarasyonunda “Temel hak ve özgürlükler; dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için güvenceye kavuşturulacaktır” cümlesini görmekten memnun oldum.

İktidara geldiklerinde bunu başaramayacaklarsa bile demek ki sorunu görmüşler.

Bu sorun zamanında AK Parti de görmüştü. Bir müddet çözmeye de çalıştı. Sonra nedense kendi takip ettiği çizgiyi terk etti.

Temenni edelim ki bir gün iktidara gelirlerse altını imzaladıkları bu cümleleri unutmasınlar.

Deklarasyonda yargı bağımsızlığına, yargı tarafsızlığına, ‘siyasi etik’e, şeffaflığa, denetlenebilirliğe, hesap verebilirliğe, devlet sırrına, ehliyete, liyakate, kuvvetler ayrılığına, yürütme yetkisinin tek bir kişide toplanmamasına yapılan vurguları okurken “Sütten ağzı yanmışların deklarasyonu” demekten kendimi alamadım.

28 Şubat darbesinden sonra iktidara gelen AK Parti’nin programı da ‘sütten ağzı yanmışların programı’ydı. Hak, hukuk, özgürlükler programda yerli yerindeydi.

Sonra o günlerdeki hassasiyet kayboldu.

Program hala aynı ama maalesef uygulama değişti.

Deklarasyonun bir yerinde vekillerin ve bakanların asgari ücretin onda birini geçen hediyeleri beyan etmeye mecbur olacaklarını okudum.

Bugünkü hesapla 450 liraya saat alınmaz. Kravat bile alınmaz. Anca yarım depo benzin.

Ama hediye hassasiyeti bile yansımış deklarasyona.

Ya da zıvanadan çıkmış hediye gevşekliği.

Burası güzel.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi en çok Meclis’in işlevlerini, yetkilerini budadı.

Cumhurbaşkanı bir kararname yazıyor ve kararname kanun oluyor.

Meclis’e ihtiyaç bile yok.

Evet birçok kanun Meclis’te oylanıyor.

Fakat kanunlar çoğu zaman Külliye’de yazılıyor.

Meclis’te vekiller ‘yanlış anlaşılır’ endişesiyle bırakın sakıncalı taraflarını imla hatalarını bile düzeltmekten çekiniyorlar.

6 siyasi partinin deklarasyonu Meclis’i güçlendirmeyi de vadediyor.

Deklarasyonda temas edilen konular hukuku önceleyen bir zihin yapısına hitap ediyor olabilir.

Fakat maalesef bütün zihinler hukuku öncelemiyor.

Toplumun kahir ekseriyeti -çoğu zaman haklı olarak- maişeti önceliyor.

Ayrıca, parlamenter sisteme geçiş oldukça külfetli ve çok aşamalı bir süreç sonunda mümkün olabilir.

O da Meclis’te yeterli sayıyı bulabilirseniz.

Dolayısıyla, sistem değişikliği bir seçim vaadi olmaya elverişli görünmüyor.

Ancak, bu 6 partinin ülkenin sorunlarına nasıl baktığına dair ipuçları veriyor.

Vatandaş, acil olan derdine çare içermediği için deklarasyonda dile getirilen meselelere hak ettiği alakayı göstermeyebilir.

Fakat şu kadarını görmüştür.

Bu 6 parti bir araya geldiler, birlikte çalıştılar ve halkın huzuruna çıkıp birlikte hazırladıkları metni imzaladılar.

Şu halde birlikte başka şeyler de yapabilirler.

Ne gibi?

Ülkenin sorunlarını nasıl çözeceklerini aralarında tartışmak gibi.

Aralarında uzlaşmak gibi.

Cumhurbaşkanı adayını belirlemek gibi.

Deklarasyon bir aşamaydı, nispeten kolaydı.

Bundan sonraki işleri daha zor.

YORUMLAR (79)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
79 Yorum